DOĞU TÜRKİSTAN ARTIK BU ACI BİTSİN
Uzun süredir DOĞU TÜRKİSTAN da Uygur Türklerine yapılan zulümlerden hepimiz haberdarız. 5 Temmuz 2009 tarihinde bir fabrikada Doğu Türkistan Türkleri ve Çinliler arasında yaşanan olayları gazete sayfalarında internet sayfalarında dehşetle okuduk halada okuyoruz. Urumçide yapılan katliamlar sonucu yüzlerce soydaşımızı maalesef kaybettik. Acımız sonsuz. Bu sebeple Doğu Türkistan Dışişleri Bakanımız Saygıdeğer büyüğümüz İsmail Cengiz beyefendiden almış olduğumuz bilgileri siz çok değerli dostlarla paylaşmayı yerinde buluyorum.
SU: Doğu Türkistan Hükümeti sözcüsü olarak sizden bu katliamın nasıl oluştuğu konusunda bilgi alabilirmiyim.
İSMAİL CENGİZ: 26 haziran 2006 tarihinde guandoung ayaletine bağlı olan merkezi şehirde iki Uygur kızına yapılan taciz sonucu başlayan tartışmalar kavgaya dönüşmüş olaylar fazla büyümeden yatıştırılmış idi. Cumhurbaşkanı sayın Gülün çindeki seyahatini tamamladığı günün sabahı saat 2 sularında 200 kadar çinli sopa ve demir çubuklarla fabrikanın yatakhanesinde kalmakta olan Uygurlu gençlere saldırarak katliama dönüşen olayların fitilini yakmışlardır. Uygurlu gençlerin demokratik tepkilerini koymak üzere 5 haziran 2009 tarihinde Sincan özerk bölgesi içinde yapmış oldukları masum gösteri çin güvenlik güçleri tarafından katliama dönüştürülmüştür. İlk gün 1000 kişi yaralanmış olup kamuoyunun bilgisi dahili içinde 200 genç hedef gözetmeksizin zırhlı araçlarla dağıtılmış, çiğnenmiş katledilmişlerdir. Hastanelerde çinli doktorların hastaları bakmaması sonucu gençlerin büyük bölümü bakımsızlıktan ölmüşler cesetlerinin de rasgele sokaklara atıldığı haberler arasındadır.
Nitekim 6 Haziran günü gecesi, görgü tanıklarının ifadelerine göre sokak köşelerinden 100ün üzerinde ceset toplandığı bilinmektedir. Nitekim her geçen gün resmi ajans haberlerinde de ölü sayısının artması bu iddiamızı doğrulamaktadır. Resmi söylemin aksine ölü sayısının 200ün çok üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Ağır yaralı olarak sokak köşelerinde inleyen yardım talep eden gençlerin hastaneye götürülmeyip yerlerde darp edilerek öldürüldükleri yada ölüme terk edildikleri öğrenilmiştir.
SU: Uygur gençlerine yapılan acımasız işkenceleri içimiz titreyerek okuduk bu konuda bizleri bilgilendirirmisiniz.
İSMAİL CENGİZ: Doğu Türkistanlıların evleri aranmakta evlerdeki bilgisayarlara el konulmakta gençler ya da evin erkekleri alınarak şiddete maruz kalmaktadırlar.
7 Haziran 2009 günü saat 10.35de aldığımız haberlere göre, çeşitli mahallelerden toplanan gençlerin, kamyonlarla Urumçinin Yu en leung denilen semtinin yakınında, Seymaçen mahallesinin arka tarafında yer alan hipodrom sahasına getirildikleri, gençlerin burada çırılçıplak soyuldukları, çinli asker ve polisler tarafından sopalarla, cop, demir çubuklarla darp edilerek insanlık dışı işkenceye tabi tutulmuşlardır. Doğu Türkistanlılara ait iş yerlerinin yağmalanmıştır. Hatta etnik kimliğe bakılmaksızın rastgele ateş açılmıştır. Bölgede adeta soykırım uygulanmaktadır. Abartısız ifade edilirse bir nesil yok olma tehlikesiyle baş başadır.
SU: Doğu Türkistan Türklerine uzun yıllardır yapılan asimilasyon uygulamaları sonucu bir çok acılar yaşandı. Bu bizi müthiş derecede üzmekte rahatsızlık vermekte, insanca yaşama hakkını Doğu Türkistanlı ne zaman elde edecek bu konuda gelinen nokta nedir. (DTSH) özgürlük mücadelesinde nerede.
İSMAİL CENGİZ: Doğu Türkistan Sürgün Hükümeti (DTSH) nin kuruluş amaçlarından biri budur. Ayrıca Doğu Türkistanın işgal ve istila altında olduğunu, esaret altında bulunduğunu hür dünyaya göstermek amacıyla kurulmuştur. En önemli neden ise, Doğu Türkistan halkının bağımsızlık ve özgürlük talebinin vurgulanması ve bu hedefler doğrultusunda uluslar arası arenada temaslarda bulunulmasıdır.
Hür dünyada çeşitli ülkelerde faaliyet gösteren derneklerimiz, vakıflarımız malumunuz olduğu üzere bulundukları ülkelerin yasaları çerçevesinde çalışmalarını sürdürebilmektedirler. Dünya Uygur kurultayı da Alman yasalarına göre kurulmuş olan örgütümüzdür.
Ancak bu örgütlerimiz çoğu zaman- haklı olarak yasaların getirdiği kısıtlamalarla karşı karşıya kalabilmektedirler.
Halbuki hür dünyada bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi içinde olan bizlerin yeri geldiğinde daha serbest hareket etmemiz gerekmektedir. Ayrıca bir takım eylemlerimiz, yaşadığımız ülkelere zarar verebilmektedir. İleriki günlerde daha da sıkıntılı günlerin bizi beklediği malumunuzdur.
Dolayısıyla hiçbir ülkeye bağlı kalmadan, hiçbir ülkenin yasalarını çiğnemeden hür dünyada yaşayan MÜLTECİ, DAVA ADAMI, VATANSIZ gibi sıfatlarımızla bağımsızlık ve özgürlük hedefiyle mücadelemizi farklı boyutlarda sürdürmek, TİBET SÜRGÜN HÜKÜMETİ, KEŞMİR SÜRGÜN HÜKÜMETİ gibi bizimle aynı kaderi paylaşan örgütlerle işbirliğinde bulunmak ve gerektiğinde uluslararası gözlemcilerin hakemliğinde Pekin yönetimi ile masaya oturmak gibi amaçlarla DOĞU TÜRKİSTAN SÜRGÜN HÜKÜMETİ kurulmuştur.
Bazı şarlatanların ifadesiyle hayali değildir. Ancak show-men ler için, vatan hainleri için ürkütücü bir gerçektir. Kendi anayasası vardır, kendi yasaları vardır, kendi hedefleri vardır. Parlamentosu, parlamentoyu oluşturan milletvekilleri vardır.
Özetlemek gerekirse, Doğu Türkistan Sürgün Hükümetinin talebi; tam bağımsızlıktır, hedef; TAM BAĞIMSIZ DOĞU TÜRKİSTAN dır.
SU: Saygıdeğer büyüğüm gelinmiş olunan bu noktada Türk Hükümetinden gerekli olan desteği gördünüzmü. Türk halkının size vermiş olduğu destekten memnun musunuz..
İSMAİL CENGİZ: TÜRKİYE MİLLİ BİR DURUŞ SERGİLEMİŞTİR.
Doğu Türkistanda yaşananlara seyirci kalmak için vicdansız olmak gerekir. İnsan olanın bu olaylara kayıtsız kalması beklenemez. İlk defa bir hükümet ilk defa Türke yönelik olay karşısında kararlı tutum sergilemiştir. Erdoğanın VAHŞET ve SOYKIRIM tanımlamaları ONE MİNUTE den çok ağır bir tavırdır. Aynı tavrı diğer siyasilerimiz de sergilemeli, Hükümete destek olmalı, konunun BM gündemine taşınması noktasında Hükümeti yönlendirmelidir.
T.C. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, daha sonra T.B.M.M. Başkanı Sayın Köksal Toptan birkaç defa konuyla ilgili kamuoyu önünde değerlendirmelerde bulunmuşlar, bence ONE MİNUTE den daha ağır ve sert tepkide bulunmuşlardır. Aynı şekilde diğer siyasi partilerimizin, milletvekillerimizin, sivil toplum örgütlerimizin tepkileri takdir-e şayandır.
Özellikle Sanayi ve Ticaret Bakanı sayın Ergunun çin mallarına boykot açıklaması, çinin sert tutumunu yumuşatmıştır. Çünkü çinin anladığı, anlayacağı dilden konuşmuştur. Çünkü bizim çini etkileyebilecek başka bir yaptırım uygulama şansımız bulunmamaktadır. çİN MALLARINA BOYKOT kararı, sadece çinden Türkiyeye yapılacak ithalatı etkilemeyecektir. Aynı zamanda Türkiye üzerinden Avrupaya satılan çin mallarına da darbe vuracaktır ki, bu rakam 20 milyar dolar civarındadır.
SU: çİN MALLARINI HEPİMİZ BOYKOT EDİYORUZ.
SU: çinlilerin yapmış olduğu işkenceler aşağılamalar anlatılır gibi değil bunları duyuyor ve içimiz kan ağlayarak acıları hissedebiliyoruz. Hatta hamile kadınlarımızı zorla kürtaja sürükleyerek alınan çocukları yediklerini de duyuyoruz. Kedileri köpekleri yediklerini biliyoruz. Biz kilometrelerce uzaktan bu işkencelere niteleme yapamadığımızdan dolayı sonsuz ıstırap çekiyoruz. Bu konuda ne söyleyebilirsiniz.
İSMAİL CENGİZ: Malum olduğu üzere yaygın şekilde çin İŞKENCESİ tabiri kullanılmaktadır. Bu tabir, gerçeğin ifadesidir. Tespit edildiği kadar yakın geçmişte Doğu Türkistanlılar üzerinde tam 118 çeşit çin işkence çeşidi uygulanmıştır. Günümüzde de işkencenin her türlüsünün Doğu Türkistan mahkûmları üzerinde uygulandığı işkence metotları insan hakları örgütleri tarafından kayıt altına alınmıştır.
SU: Kardeşlerimiz yapılan zulümler sonucu istemeyerek anavatanlarını terk etmek zorunda kalmaktadırlar. Sığındıkları ülkeler nereleridir. Bu konuda bilgi verirmisiniz.
İSMAİL CENGİZ: Doğu Türkistanın çin Komünistleri tarafından 1949 yılında işgal edilmesinden sonra binlerce insan, vatanlarını terk ederek hür dünyaya sığınmak zorunda kalmışlardır. Aynı şekilde 1960 yılında yine bölgede meydana gelen komünist baskının katliam boyutuna ulaşmasıyla beraber on binlerce Doğu Türkistanlı kardeş ülke Kazakistana, Kırgızistana ve Özbekistana sığınmışlardır. Bir kısmı Pakistana bir kısmı Hindistana ve Afganistana kaçarak yerleşmişlerdir. 1949 yılı öncesi 1937 ve 1945 döneminde de bölgeden yurt dışına çıkışlar olmuştur.
Genel olarak ifadelendirmek gerekirse, şu anda Doğu Türkistan dışında yaşayan Doğu Türkistanlıların sayısının 3,5 milyon civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bu rakam içinde Doğu Türkistanlı Kazak, Özbek ve Kırgız kardeşlerimiz de yer almaktadır. Yoğun olarak Kazakistanda yaşayan Uygur Türkleri, sırayla Özbekistan, Kırgızistan, Suudi Arabistan, Türkiye, Afganistan, Pakistan, Tacikistan, Almanya, Amerika, Hollanda, İsveç, İsviçre, İngiltere, Kanada, Mısır gibi ülkelerde yaşamaktadır. Ciddi sayıda bir nüfus kimliksiz veya mülteci durumundadır. Türkiyede en çok İstanbulda bulunan Doğu Türkistanlıların sayısı 30 bin civarındadır. Niğdenin Altay köyünde, Manisa Salihli ilçesinde, Kayseride, Adanada ve Ağrıda (Kırgızlar) gruplar halinde yaşayan Doğu Türkistanlılar 60 yıldır vatandan uzak, vatan hasreti ile bağımsızlık mücadelesini sürdürmektedirler.
SU: Bölgenin barışa kavuşması anlamında şu ana kadar yapılmış ya da yapılacak olan çalışmalar nelerdir. Uluslararası düzeyde izlenecek yol belirlendi mi.
İSMAİL CENGİZ: Doğu Türkistan Sürgün Hükümeti; Doğu Türkistan sorununun tehlikeli bir aşamaya geldiğini ve çin Hükümetinin de bölge halkının endişelerini azaltmak için girişimde bulunulması gerektiğinden hareketle; 26 Haziran Guandoungdaki ve 5 Haziranda Urumçideki olaylarda göz altına alınan, tutuklanan Doğu Türkistan gençlerinin şartsız serbest bırakılmaları talep etmekte ve Guandoungda olayların başlamasına sebep olanların ve katliama seyirci kalan yöneticilerin tutuklanmaları halinde bölgedeki hadiselerin yatışacağı kanaatini hür dünya kamuoyu ile paylaşmaktadır.
Doğu Türkistan Sürgün Hükümeti; bölgesel barış ortamını tehdit eden olayların durdurulması noktasında her türlü girişimde ve özveride bulunmaya açık olduğunu, gerekirse olayların büyümeden yatıştırılması amacıyla Ankaranın veya BM ve Pekinin güvencesinde bölgeye gidilebileceğini beyan etmektedir.
Doğu Türkistan Sürgün Hükümeti bu vesile ile tüm dünyaya ilan etmekteyiz ki, biz kendi topraklarımızda özgür ve bağımsız yaşamanı ötesinde öncelikle “BARIŞ İÇİNDE VE İNSANCA YAŞAMAK İSTİYORUZ” Kendi milli ve dini kimliğimizi koruyarak, kendi kültürümüzü yaşamak istiyoruz. İnsanca yaşama ortamının sağlanması konusunda Ankaranın bütün uluslar arası mekanizmaları harekete geçirecek şekilde girişimde bulunması hem dini bir vecibedir, hem de vicdani, milli ve insani bir borçtur.
Doğu Türkistan Sürgün Hükümeti olarak, Bölgenin stratejik önemine ve yaşanan sorunlara vakıf olduklarını bildiğimiz Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sayın Başbakanımızın Urumçiden, Kaşgardan yükselen imdat çağrısına kulak vereceklerine, dertlerine derman olacaklarına inanıyor ve halkımızın bu haklı beklentisini kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz.
SU: 1949 yılından bu zamana kadar geçen süre içinde nüfus dağılımını detaylandırırsak nasıl bir sonuç elde etmiş oluruz.
İSMAİL CENGİZ: Bugün Doğu Türkistanda 30 milyon civarında çinli olmayan nüfusun yaşadığını söyleyebiliriz. Bu rakama çinli nüfusu da dahil ettiğimizde 40 milyonun üzerine çıkmaktadır.
Detaylandırmak gerekirse yaklaşık olarak Doğu Türkistanda; 26 milyon Uygur, 2 milyon Kazak, 150 bin Kırgız, 5 bin Özbek, 40 bin Tacik, 5000 Tatar, 11 bin Salar, 600 bin Mançu ve Moğollar ile 900 binin üzerinde Tungan (Müslüman çinli) nüfus bulunmaktadır.
Resmi rakamlara göre bölgede yaklaşık 7 milyon Çinli nüfus bulunmaktadır. 1949 yılında işgal edildiğinde sadece 270 bin kadar olan çinli nüfus (1949da bölgede 4 milyonun üzerinde Türk nüfus yaşıyordu) bugün zorunlu çinli göçmen akınıyla 20 milyonun üzerine çıktığı tahmin edilmektedir.
SU: Sürgün hükümetinin çalışma sistemi nedir.
İSMAİL CENGİZ: Sürgün hükümetinin çalışma mahalli, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık görevini üstlenenlerin bulundukları ülkelerdir. Sayın Cumhurbaşkanı İgemberdi ile Başbakan sayın Rahmet Avustralyada ikâmet ettiklerinden, Sürgün hükümetimizin çalışma mahalli de bu ülke sınırları içindedir. Hükümetin Amerika ve Türkiyede de sekretaryası bulunmaktadır. Amerikadaki ve Türkiyedeki hükümet üyeleri zaman zaman, ihtiyaç doğduğunda meseleyi gündeme taşımaktadırlar. Adı üzerinde sürgünde dolaşarak davamızı temsil etmeye, halkımızın feryatlarına tercüman olmaya çalışıyoruz. Elbette bizim bir bütçemiz var. Ancak bu bütçe şimdilik hükümeti oluşturan üyelerin katkılarından oluşmaktadır. Herhangi bir maddi destek yoktur. Sürgün hükümetimizin kapısı, kayıtsız şartsız ve karşılıksız her türlü maddi ve manevi desteğe açıktır.
SU: çinlimi cinlimi isimli köşe yazımda ezici güç olan Amerikaya bile çinin baş kaldırışından bahsetmiştim. Bu baş kaldırışta sonuç ne olabilir.
İSMAİL CENGİZ: Amerika, küresel bir güçtür. Dolayısıyla kendi sınırları dışındaki bölgelerle de ilgilenmek durumundadır. Doğu Türkistan yer altı zengin kaynaklarıyla, stratejik madenleriyle dünyayı yakından ilgilendiren, küresel güçlerin iştahına hitap eden bir bölgedir. Amerikanın hem çıkarları hem de geleceği için bu bölge ile yakından ilgilenme mecburiyeti vardır. Yoksa bu ilgi, bizim kara kaşımıza, kara gözümüze aşık olduğundan değildir elbette.
Ama yeri gelmişken ifade etmeliyiz ki; ABDnin Doğu Türkistanlıları her ne sebeple olursa olsun desteklemesi, koruma altına almaları, bizim varlığımız açısından, davamızın geleceği açısından olumlu ve önemli bir gelişmedir. Ve şu gerçeğin altını bir kez daha vurgulamak isteriz ki; eğer çin parçalanacaksa, eğer çini parçalamak istiyorlarsa bunda en büyük katkı Doğu Türkistandan gelecektir.
Elbette olabilir… Çünkü bu iki küresel gücün birbirleriyle çarpışması demek, iki yumurtanın sürekli birbirleriyle tokuşturulması demektir ki, zamanı geldiğinde bu iki rakipten biri mutlaka zarar görecektir. çin, dünya için sarı tehlikedir. çin, küresel güçler için bir tehdittir. Dolayısıyla çinin parçalanması küresel güçlerin çıkarlarına fayda sağlayacaktır. çin karşısında bu küresel güçleri temsil eden gücün adı da Amerikadır. Ekonomik, siyasi, askeri açıdan abluka altına alınan çinin Amerika karşısında zayıflaması yani parçalanması durumunda Doğu Türkistan halkı, bağımsız olmak için yakın geçmişte olduğu üzere bir kez daha ayaklanacak ve özgürlüklerine kavuşabileceklerdir… Bu, şimdilik uzak ihtimal olsa dahi, Amerikanın sürekli çin ile ilgilenmesi, çini daha demokratik, daha açık bir politika izlemeye mecbur bırakacaktır ki, bu da, zamanla insan hakları ihlallerinin daha aza indirgenmesidir… Demokratik bir çin ve özgür bir Doğu Türkistan beklentimizin gerçekleşmesi için olası senaryoların uygulanması sadece Amerikanın menfaati gereği değil, dünyanın çıkarı gereğidir
SU: Doğu Türkistan Sürgün Hükümetine hangi ülkeler destek veriyor
İSMAİL CENGİZ: DTSHnin kuruluşunu ilan etmesiyle Amerika ve Türkiyenin dışında, Hindistan, Pakistan, Tayvan, Afganistan, Rusya ve Japonya gibi ülkelerce yakından takip edilmiştir. Bu ülkelerin ilgili kişi ve kurumlarına gelen talep üzerine bilgi verilmiştir. Özellikle Japon kamuoyunun yoğun desteğinden söz etmek gerekir. Ne var ki Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan gibi Türk Cumhuriyetleri ve İslam ülkelerinden de bir destek görülmemiştir. Sadece bu Cumhuriyetlerden birisinin temsilcisine bilgi aktarılmıştır. Özbekistanda ise Sürgün Hükümetinin kuruluşu sonrası üst düzeyde istişare toplantısı yapıldığı öğrenilmiştir. Azerbaycan, 24 Aralık 2004 tarihinde DTSHnin kuruluşunu haber olarak yayınlamıştır.
SU: Doğu Türkistanın tarihi geçmişi hakkında bilgi verirmisiniz.
İSMAİL CENGİZ: Doğu Türkistanın tarihini, Türk tarihinin başlangıcı içinde değerlendirmek lazım. Türk tarihinin başlangıcı, aynı zamanda Doğu Türkistan tarihinin başlangıcıdır. İslamiyeti kabul ederek, Müslümanlığın Orta Asya ve Uzakdoğudaki bayraktarlığını yürüten Karahanlı Devletinin yıkılmasıyla beraber, zengin doğal kaynaklara sahip olan Doğu Türkistan bu tarihten itibaren Çinlilerin tehdidi ve saldırısına muhatap olmuşlardır.
Özetlemek gerekirse; Doğu Türkistan birçok Türk Devlet, Hanlık ve Beyliklerine ev sahipliği yapmıştır. İskitlere, Hunlara, Göktürklere, Kutluklara, Karluklara, Cengiz İmparatorluğuna ev sahipliği yapan Doğu Türkistanda 744-840 yıllarında Uygur Devletleri kurulmuştur. Daha sonra Karahanlılara ve Seyidiye Hanlığına merkezlik eden bu Müslüman Türk yurdunun huzuru 1759 yılında Çin-Mançu Hanedanının işgali ile son bulmuş ve bu tarihten itibaren günümüze kadar süre gelen üzücü olaylara sahne olmuştur. 1759 yılından günümüze 200den fazla silahlı ayaklanma olmuş ve bu dönemlerde Doğu Türkistan halkı 3 defa bağımsızlık ve özgürlüklerine kavuşmuşlardır.:
1863 yılında bağımsızlığa kavuşan Doğu Türkistanda Yakup Han Bedevlet başkanlığında Kaşgarya Hanlığı kurulmuş ve bu devlet Osmanlı Devletine biat ederek tabi olmuştur. Rusların ve İngilizlerin de tanıdığı bu bağımsız devlet 1876 yılında yeterli destek alamadığından çin-Mançu Devletince yıkılmıştır. Doğu Türkistanın milli adı bu dönemde 1884de “yeniden ilhak edilen, fethedilen toprak” anlamına gelen “Şİncan” adı verilerek çin İmparatorluğuna bağlanmıştır. Bu tarihten itibaren merkezden bağımsız, daha otoriter çinli Genel Valiler dönemi başlamıştır.
1933 yılına gelindiğinde çinli Genel Valilerin dikta rejimlerinden ve baskılarından bunalan halkımız ayaklanarak ikinci, defa bağımsızlıklarını kazanmışlardır. Kaşgarda Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti adlı bir devlet kurulmuş ve Atatürkün de bilgisi ve onayı dahilinde bugünkü ay yıldızlı Gökbayrak, bu Cumhuriyetin resmi milli bayrağı olarak göndere çekilmiştir. Ne var ki bölgenin zengin yer altı maden kaynaklarından faydalanması karşılığında Rusların desteğini alan çinliler bölgede tekrar hakimiyeti ele geçirmişler ve 1937de bu milli devletimiz yıkılmıştır.
1944 yılına gelindiğinde İkinci dünya Savaşından faydalanarak halkımız bir kez daha ayaklanmış ve merkezi Gulcada Doğu Türkistan Cumhuriyeti kurulmuştur. 1946da çinlilerin ve Rusların da katılımıyla bölgede “Karma Hükümet” oluşturulmuştur. 1949 yılına gelindiğinde ise merkezi çinde iktidarı ele geçiren komünist çin birlikleri tarafından işgal edilmiş olup, bu vatan parçasındaki 30 milyon insan, 60 yıldır kendi topraklarında esaret altında cehennem hayatı yaşamaktadır.
UYGARLIK ATALARIMIZ UYGURLARIN YAKTIĞI BİR MEŞALE OLUP SONSUZLUK TÜRK KAVRAMINDA GİZLİDİR.
Doğu Türkistan Artık Bu Acı
Sabahat Uzun
-
-
-
Yorumlar