Dünya kurulduğu günden bu yana insanoğlu uygarlık denilen medeniyeti yakalamasına rağmen üç günlük dünyayı kendisine dar etti. Kimi zaman asılsız dedikodulardan kimi zamanda psikopat yada egosunu yenemeyen zavallı statükocu idareciler yüzünden çıkan savaşlar sebebiyle.
Hem dünya hem milyonlarca insan milyarlarca adet bombayla, kimyasal bir çok atıkla mahvoldu. Bu savaşlarla size demokrasi getireceğim diyenler çoluk çocuğa dünyanın kaç bucak olduğu gösterdiler.Oyuncak bebeği olmadan oyuncak arabası olmadan yok oldular yok edildiler.
Yaşayanlar ise adına yaşamak denirse yüzlerce çeşit hastalığın pençesine düştü. Bazıları patlayan bombalar sonucu yanlarında ölen yakınlarının can verişlerine şahit olup travmaya girdiler.
Kiminin asla sahip olamadığı ya da olamayacağı bu çocuklar birer yapma oyuncak gibi onun bunun bilerek bilmeyerek atış noktası oldu. Dünyanın mutluluk ve neşe kaynağı olan çocuklara hayatı zehir ettiler ÇOCUK KATİLLERİ….!

Yaklaşık 30 yıldır süren Afgan soykırımı yetmiyormuş gibi 2001 yılında ikiz kulelere yapılan eylemi mana edip haçlı seferlerini başlatıyorum diyen bush Müslüman aleminin inancını basite indirgeyerek, onların yer altı zenginliklerine sahip olma eylemi içinde olduklarının mesajını vermiş oldu.

170 bin civarında postallının medeniyetlere ev sahipliği yapan Iraka adım atmasıyla bu postallar Q33NY kodlu uçağın öcünü SENARYO gereğince almış oldu.
Bu Afgan ve Irak soykırımı nedeniyle zulüm, haksızlık denen kavramlar dünyada şu ana kadar yaşanmadı. Saddamın bir bayram günü asılması uluslar arası hukuki bir suç olmasına rağmen hiçbir devlet liderinin bu olaya dur dememesi de ayrıca çok enteresandı.

Buralarda kurulan pazarlar sonucu Afganistan halkının 50 çeşit kara mayınıyla hala mücadele edişi protez sektöründen kazanılan paralar adete yap işlet devret misali günden güne yaygınlaşmakta. Bu savaşlarda çin, rus, italyan, ingiliz mayınlarının kullanılması insanların kolsuz bacaksız bırakılıp protezlere yada sakat arabalarına ihtiyaçlı hale getirmeleri birbirlerine şirketler aracılığıyla da işlerini devretmeleri bu zihniyetin varlık amacının işareti.

Sakat bırakılan kadınlara halıcılık kursu açılması ilmek ilmek dokunan bu halıların yok paraya baskıcı güçler tarafından alınması Afganlı kadının gözünün nuru olan bu emeklerin ona kurşun sıkanların ayağının kiri olması kadınların onur ve gururlarıyla oynanması boz yap öldür tüket politikalarının sonucu maalesef. Afganistan da hala 8 ayda 500 kişinin öldürülüp sakat bırakılması kendisine medeni ülkeler ismini takan idareciler tarafından yapıldığı aşikar. İnsan hakları evrensel beyannamesinin yaprakları dahi açılmadan yapılan bu işkenceler sonucu yaşadığımız gerçeklerle kanımız donmuş vaziyette.

Iraka gelip de masa ve sehpalar üzerinde her renk açmış tomurcuk çiçeklerle karşılanan heyetlere teşekkür edenler acaba o çiçeklerin bir çocuk tarafından elleri olmadığı için tutulamayacağını düşündüler mi. O sehpalarda kan üzerinden acaba ne konuşuldu. Acaba Iraka yapılan bu vahşetin hesabını soruldu mu. Belli ki ŞÜKRAN edildi. Bu ekip Asimilasyona hazır her hallerinden de belli. 

Zencilerin boyunlarına ip ve zincir takanlar dünya ırklarının varlığı karşısında kulakları duymayıp renk ayırımı yapanlar hala postallarınızdaki kiri temizlemenin zamanı gelmedi mi. Elinizden gelen bütün uygarlık oyunlarını oynadınız.
Postallarınızla çocukları yok ettiniz onları sakat bıraktınız.
Kadınların onurlarını öfkelerine kul köle ettiniz.
Bu ulusların tarihini kültürünü yağmaladınız.
Ayağınıza çok bol gelen bu kan kokan postalları çocuklarınıza ailelerinize hediye etmek sizi üzüyor mu….!

Haçlı seferini başlatan GİDİCİ; kafana fırlatılan ve de o gazetecinin ayağını çok sıkan, inciten, insanlığından utandıran, ayakkabılar keşke gol olmasaydı. Her biri gül tarlası olan bebelerin, bu dünyanın en güzel kokulu çiçeklerinin bir hatırı da mı yoktu.