İnsan vücudunda, su ve elektrolit dengesinin korunmasına hidrasyon denir. Yaşlanmaya bağlı vücut su miktarı, susama hissi ve böbrek fonksiyonlarının azalması ile artan bilişsel problemler, ilaç kullanımı, iştahsızlık gibi değişikler hidrasyonu olumsuz etkiler. Toplamda vücudun kaybettiği sıvı, tüketilen sıvı miktarından fazla olduğunda dehidrasyon yani susuzluk meydana gelir. Özellikle demanslı yaşlılar, sıvı tüketmeyi hatırlamayabilir veya susamaya karşı duyarsızlık geliştirebilirler. Yaşlılık döneminde yeterli hidrasyonun sağlanamaması önemli sağlık problemlerini de beraberinde getirerek, yaşlılık döneminde bireylerin yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir. 


YAŞLILARDA HİDRASYONUN ÖNEMLİ OLMASININ 10 NEDENİ

1. Gelişmiş beyin performansı

Hafif dehidrasyon bile hafızayı, ruh halini, konsantrasyonu ve reaksiyon süresini etkileyebilir. Günlük sıvı tüketimine sadece birkaç bardak su eklemek bile, biliş üzerinde olumlu bir etki gösterdiğini söyleyebiliriz. Sıvı ihtiyacının karşılanması, bilişsel duyguları dengeleyebilir; hatta kaygı duygularıyla savaşabilir. Özellikle, alzheimer, demans gibi bilişsel işlev bozukluğu için daha yüksek risk grubu olan yaşlılarda susuzluk durumunda zihinsel karmaşa riski görülme sıklığı artacaktır.


2. Sindirim

Düzgün bir sindirim için suya ihtiyaç vardır. Yetersiz sıvı, düzensiz bağırsak hareketleri, gaz, şişkinlik, ve mide ekşimesine neden olabilir. Yaşlanmayla birlikte, fiziksel aktivitenin azalmasına bağlı da sindirim sorunları sıklıkla görülmektedir. Bu nedenle, kabızlık problemi yaşayan yaşlı bireylerin su ile birlikte yeterli lif içeren sebze, meyve, kurubaklagil ve tam tahılları beslenmelerine eklemeleri sindirim sorunlarını önlemede destekleyici olacaktır.


3. Daha fazla enerji

Dehidrasyon dolaşımı yavaşlatarak beyne oksijen akışını etkileyebilir. Sıvı eksikliği, kalbin tüm vücuda oksijen pompalamak için daha fazla çalışmasına da neden olabilir. Tüm bu harcanan enerji sonucu yorgunluk, halsizlik ve azalmış odaklanma görülebilir. Bununla birlikte, iştahsızlık yaşayan zayıf yaşlı bireylerde kas kütlesi kaybı artacak; yaşam kalitesi bozulacaktır.


4. Kilo kaybı/yönetimi

Su, tokluk hissi sağlayarak açlık hissetmemeye yardımcı olur. Metabolizmayı hızlandırır. Örneğin; yapılan çalışmalardan birinde aşırı kilolu kadınların her yemekten önce ilave su tüketimi vücut ağırlığını azaltarak, vücut kompozisyonunda önemli azalmalara yol açmıştır. Başka bir araştırmaya göre, su alımını yalnızca %1 artıran yetişkinler daha az kalori tüketmiş ve bu yetişkinlerin genel olarak şeker, kolesterol, sodyum, doymuş yağ alımları azalmıştır.


5. Azalmış eklem ağrısı

Eklemlerde bulunan kıkırdaklar yaklaşık %80 su içerir. Yeterli su tüketimi de kemikler arasındaki sürtünmeyi azaltmaya yardımcı olur. Daha az sürtünme, daha yumuşak hareket eden eklemler ve daha az ağrı anlamına gelir.


6. İyileşmiş sıcaklık regülasyonu

Susuz kalmak vücudun daha fazla ısı depoladığını gösterir ve sıcaklara tahammül etme yeteneğini azaltır. Bol su içmek, aktivite sırasında aşırı ısındığınızda ter üretmenize yardımcı olur, böylelikle vücut soğutulur. Bu soğutma mekanizması sayesinde özellikle kronik hastalığı olan yaşlılar için sıcak çarpması ve diğer potansiyel ölümcül ısı koşulları önlenir.


7. Böbrek taşı önleme

Böbrek taşları, idrar yolunda oluşan mineral kristalleri birikimidir. Her gün yeterli miktarda su tüketimi, idrar yolundaki mineral konsantrasyonunu seyreltmeye ve taş oluşma ihtimalini azaltmaya yardımcı olabilir. Su, mesanedeki zararlı bakterileri temizlemeye yardımcı olur ve idrar yolu enfeksiyonlarını önlemeye yardımcı olabilir.


8. Daha sağlıklı kalp

Kan büyük ölçüde sudan oluşur. Yeterli su içilmediğinde, konsantre hale gelerek minerallerin (elektrolitler) dengesizliğine neden olabilir. Potasyum ve sodyum gibi mineraller, kalbin sağlıklı çalışması için önemlidir.


9. Detoksifikasyon

Yeterli su alımı, vücudun idrara çıkma, nefes alma, terleme gibi yollarla, atıkları ve zararlı maddeleri uzaklaştıran doğal detoksifikasyon sistemlerini destekler.


10. Daha az baş ağrısı

Gün boyu oluşan hafif bir dehidrasyon bile baş ağrısına ve migrene neden olabilir. Kronik baş ağrısı ve yorgunluğun en önemli nedenlerinden birisi yetersiz sıvı alımıdır. Yaşlı bireylerde vücutta dehidrasyon oluştuğunda kuru cilt, ağız, baş dönmesi, baş ağrısı, bitkinlik, kalp atışında hızlanma, hareket etme güçlüğü, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, böbrek taşları gibi pek çok önemli sağlık problemi görülebilmektedir. Bu nedenle, yaşlı bireylerin kronik hastalıklarına bağlı ilaç tüketimlerinin de fazla olduğunu göz önüne alarak gün boyu en az 1,5-2 litre su tüketmelerine dikkat edilmelidir. Günlük sıvı ihtiyacını destekleyebilmek için su içeriği yüksek süt, tuzsuz ayran, kefir, şekersiz hoşaf, çorba, salatalık, karpuz, lahana, marul vb. yeşillikler gibi besinlerin tüketimi beslenmelerinde arttırılabilir. Bununla birlikte, yaşam alanlarının içerisinde çeşitli noktalarda su bulundurmak, suların içerisine nane, salatalık, limon, tarçın vb. aroma verici besinlerin eklenmesi gibi uygulamalarla da sıvı alımına katkı sağlanabilir.