Dünya Sağlık Örgütü’nün günlük kişi başı tuz tüketimini 5 gramın üstünde önermediğini ve bu miktarın tepeleme bir çay kaşığına denk geldiğini ifade eden Karaca, bu miktarın içerisinde besinlerin kendi içerisindeki tuz miktarının da dahil olduğunu, bu sebeple tükettiğimiz tuz miktarının vücudumuzun ihtiyacından çok fazla olduğunu dile getirdi.

Karaca, beslememizdeki fazla tuzun, yüksek tansiyon, inme, kalp ve damar hastalıkları ve böbrek hastalıklarına yol açtığını, inme ve kalp hastalıklarının dünya çapında sakatlanma ve ölüme sebep olan en önemli iki neden olduğunu söyledi.

Beslenme konusunda tavsiyelerde bulunan Karaca: “Tuz tüketimi azaltılmalıdır, besinlerin içerisinde olan sodyum miktarının yeterli olduğundan yemek hazırlama ve tüketim esnasında mümkünse tuz ilave edilmemelidir. Hazır soslar, atıştırmalık ürünler, turşu ve salamura, konserve et ve balık ürünleri, aromalı/aromasız doğal/doğal olmayan mineralli içecekler yüksek miktarda tuz içermeleri sebebiyle az tüketilmelidir.” dedi ve şöyle devam etti.

“Her gün yediğimiz tuzun dörtte üçü zaten paketlenmiş ve hazırlanmış gıdalardadır. Bu tüketici tarafından ortadan kaldırılamaz, bu nedenle insanlara daha az tuz yemelerini söylemek, besin içerikleri tuz ile kaplıyken çok da etkin bir önleme yöntemi olmamaktadır. Bu nedenle özellikle gıda endüstrisinin tuz azaltma politikaları önem taşımaktadır. Bakanlığımızca yapılan protokoller gereği paketli gıda endüstrisi ve lokantacılar kademeli olarak tuz azaltmayı hedef olarak belirlemişlerdir.”

Karaca “Hepimiz, daha uzun ve daha sağlıklı yaşayabilmemiz için tüm yiyecek endüstrisinden yüksek tuz kullanım alışkanlıklarını bırakmalarını istemeyi, takip etmeyi tüm toplum ve politika düzenleyiciler olarak görev haline getirmeliyiz.” diyerek Tuza Dikkat Haftası’nda toplumda yüksek tuz tüketimine dikkat çekti.