Toplantıya Saadet Partisi parti sözcüsü Birol Aydın. Saadet Partisi Manisa İl Başkanı Zekayi Yılmaz, Saadet Partisi ilçe başkanları, kadın kolları başkanları, gençlik kolları başkanları ve parti üyeleri katıldı. 

Saadet Partisi Manisa İl Başkanı Zekayi Yılmaz yaptığı konuşmada şöyle dedi;

"Ülkenin gündemi nasıl çok hızlı değişiyorsa buna paralel olarak Manisa’nın da gündemi çok hızlı değişmektedir. İnsanlar huzurlu ve mutlu değildir. Manisa tarım kenti iken asgari ücretli yoksulluk sınırının altında fabrikalara mahkum oluyor bunu da iş bulabilenler. Bunun yanında Manisa boşanma oranlarında da Türkiye’de zirveyi kimseye bırakmıyor. Bunun çok farklı sebepleri olsa da en büyük sebep ekonomik anlamda ki sıkıntılardır. Biz yersiz ve gereksiz gündemlere takılıp kalmayacak, iktidarın gerçek gündemi unutturmak adına ortaya her gün bir yenisini attığı kısır tartışmalarla da asla enerji ve zaman kaybetmeyeceğiz"

Türkiye’nin asıl gündemi; Enflasyondur, hayat pahalılığıdır

Saadet Partisi Manisa İl Başkanı Zekayi Yılmaz Türkiye'nin asıl gündeminin hayat pahalılığı olduğunu söyledi. Başkan Yılmaz; "Türkiye’nin asıl gündemi Enflasyondur, hayat pahalılığıdır, yağmur gibi yağan zamlardır. İsraf ve yolsuzluktur. Bitirilen tarım, yok edilen hayvancılıktır. Yapılan yanlış yatırımlar ve yürütülen yanlış politikalardır. Yanlış politikaların en dramatik örneklerinden birisi maalesef tarım ve hayvancılık politikalarıdır. Manisa son yıllarda sanayisiyle ön plana çıkmış olsa da tarım ve hayvancılıkta ciddi bir potansiyele sahiptir. Daha ilkokul sıralarında öğretilirdi. 'Türkiye dünyada tarım ve hayvancılıkta kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biriydi.' Peki bugün durum ne? Devletin resmi kurumu TÜİK'e göre; 2021'de tarımda %2,2'lik küçülme gerçekleşmiş. Son 10 yılda çiftçi sayısı 1 milyon 56 binden, 530 bine düşmüş! Yani tam yarı yarıya azaldı. Bunlar çok çarpıcı örnekler ve geleceğimiz adına endişe verici rakamlar. Manisa ovası türkülere konu olan Kırmızı Buğdayı ama şuan buğday eken bir elin parmaklarını geçmiyor. Buğdayı dışarıdan alıyoruz. Kendi çiftçimize ektirmiyoruz destek vermiyoruz sonra sıfır gümrük ile şeker ve buğday ithal ediyoruz"  dedi.

Cumhurbaşkanı, "büyük bir müjde olarak" yaş çay taban fiyatlarını açıkladı.

Saadet Partisi parti sözcüsü Birol Aydın ise çaya yapılan zam ve işsizlik oranlarına vurgu yaptı. Birol Aydın "Müjde dedikleri artış kaç? %73! Peki tarım sektörünün girdilerinde yaşanan artışlar ne kadar? Gübre %300 artmış, mazot %300 artmış.. Fakat yaş çay %73 artıyor. Cumhurbaşkanının bu açıklamasından hemen sonra ise; ÇAYKUR, çaya %44 zam yaptı. Kusura bakmayın ama siz, bu kafayla enflasyonu değil; çiftçiyi/üreticiyi sıfırlarsınız! Hayat pahalılığına değil, tüketicinin alım gücüne darbe vurursunuz ancak! Nitekim öyle oluyor. Anadolu hızla boşalıyor Manisa’da tarımla uğraşan insanların sayısı azalıyor. İnsanlar tarlasını ekmek yerine asgari ücrete fabrikalara işçi olmaya çalışıyor. İş bulanlar şanslı bulamayanlar ise işsizler kervanına katılıyor. Ekin ekmemiz gereken topraklara beton dökülüyor. Üretici alın terinin karşılığını alamıyor, tüketici ucuz ve sağlıklı gıda bulamıyor. Çözüm ithalatın önünü açmak, gümrüğü sıfırlamak değil; üreticiyi güçlendirmektir. Yandaş şirketlere, yazlık-kışlık saraylara değil, çiftçiye kaynak aktarmaktır! Tarım politikalarını sil baştan yeniden yapmaktır. Çünkü bu politikalarla belki günü kurtarabilirsiniz; fakat Türkiye’nin geleceğini kaybedersiniz. Türkiye bir yol ayrımındadır. Gerekli tedbirler alınmadan artık yaşanan problemlerin düzelmesi de mümkün değildir. AK Parti ekonomide yaşanan problemler, sümen altı edilerek, görmezden gelinerek, çözülemez. Bu süreçten ancak problemlerle yüzleşip, köklü yapısal reformları gerçekleştirerek çıkabiliriz.. Yani gerçekçi olmaya, problemlerle yüzleşmeye, yapılan hataları kabullenmeye mecburuz, daha doğrusu iktidar buna mecburdur. Görünen o ki; küresel bir gıda krizi kapıya dayanmıştır. Gıda ve tarımda kendi kendine yeterlilik çok daha önemli hale gelmiştir. Bu yüzden artık gıda, tarım ve hayvancılığı öncelikli alan ilan edip; derhal bir 'Milli Tarım ve Gıda Stratejisi' belirlenmelidir. Üreticiler, birlikler, kooperatifler, ticaret borsaları bu sürece aktif bir şekilde dahil edilmeli ve "seferberlik ruhuyla" yeni bir çalışma dönemi başlatılmalıdır. Bu çerçevede üretici borçlarında yapılandırmaya gidilmeli; kaynak kullanımı adı altında alınan haksız faizler silinmelidir. Ana para borçları uzun vadeye yayılmalı ve verilen destekler ciddi oranda artırılımalıdır. Aksi takdirde Türkiye, Allah korusun, yarın ekmeğe muhtaç hale gelebilir. Hiç uçak inmeyen havalimanı var! Bu konuya hiç girmeyeceğim bu konuya Parti Sözcümüz Birol Aydın bey mutlaka değinecektir"  dedi. 

İnşaat Maliyet Endeksi Son Bir Yılda %101 Arttı

Saadet Partisi parti sözcüsü Birol Aydın   konuşmanın devamında ise konut ve kira artışlarına değindi. Aydın "Konut ve kira fiyatlarındaki astronomik artışlar, son günlerde vatandaşlarımızın canını çok yakmaktadır. Manisa da da normal bir daire için apartman dairesi kiralar 2500 TL’ler telaffuz edilmektedir. Konut fiyatlarının hızla artmasında hükümetin uyguladığı kur ve faiz başta olmak üzere, yanlış ekonomi politikaları geliyor. Çözüme maliyet artışlarını düşürerek başlamak gerekmez mi?" ifadelerini kullandı.

İşsizlik Oranları Alarm Veriyor

Saadet Partisi parti sözcüsü Birol Aydın işsizlik oranlarının alarm verdiğini aktardı ve "Gelinen noktada, dar gelirli vatandaşın bırakın ev alması, ev alma hayali bile ortadan kalkmıştır. Ev kiralarındaki hızlı yükseliş nedeniyle, vatandaşlarımız birbirleriyle mahkemelik olmaya başlamıştır. Fiyat artışları toplumsal barışı da tehdit etmektedir. TÜİK verilerine göre; 2014 yılında kendisine ait konutta oturanların oranı %61,1 iken, 2021 yılı sonu itibariyle bu oran %57,5’a düşmüştür. Kirada oturanların oranı da aynı dönemde %22,1’den, %26,8’e yükselmiştir. Bu kargaşa ortamında işsizlik oranları da alarm vermektedir. İşsizlik oranı tekrar yükselmeye başladı. Şubat ayında %11,1 olarak açıklanan işsizlik oranı, Mart 2022 dönemi için %11,5 olarak gerçekleşti. Bir de bunlar istatistiklere takla attırılan rakamlar. İş bulamadığı için artık iş aramayan ve işsiz kabul edilmeyenlerin de içine konulduğu aslında geniş kapsamlı işsizlik oranı olan atıl işgücü de bir önceki aya göre yükselişe geçmiş bulunuyor. Avrupa İstatistik Ofisi verilerine göre; Avrupa’da eğitim seviyesi yükseldikçe işsizlik oranı düşüyor, kazanç artıyor. Ancak Türkiye’de durum ne yazık ki bunun tam tersi. Eğitimde Son Sıralara Geriledik. İsraf diyorum, çünkü Türkiye’de son 5 yılda doktora yapan öğrenci sayısı %75 artmış. OECD verilerine göre ise; hem okula hem de işe gitmeyen 30 yaş altı genç nüfusun en yüksek olduğu ülke yine Türkiye. Hükümetin en çok övündüğü konuların başında üniversite sayısını artırmak geliyor. Oysa İlk 500’e giren bir tane bile üniversitemiz kalmadı, PISA verilerine göre de; matematik ve fen bilimlerinde son sıralardayız. Sürekli değişen eğitim sistemiyle, alfabenin her harfini deneyerek değiştirdikleri sınav sistemlerinde "gençlerimize yarış atı muamelesi yapan mantık"la ve niteliksiz müfredat ile koca bir nesil heba edilmektedir. Maalesef yeterli sayıda hocası ve talebesi olmayan üniversitelerimiz var. Şimdi ustalar çırak, topraklar çiftçi, üniversite mezunu gençlerimiz de iş bulamıyor. Nitelikli, kalifiye gençlerimiz fırsat bulunca yurt dışına gidiyor veya gitmek için fırsat kolluyor. Çünkü bu ülkede yetişen, bu ülkenin kaynaklarıyla eğitilen nitelikli gençlerimiz, yetiştikleri ülkede bir gelecek göremiyorlar " ifadelerini kullandı.

Türkiye'yi Gençlerimizle Birlikte Yeniden Ayağa Kaldıracağız

Saadet Partisi parti sözcüsü Birol Aydın Türkiye'yi gençlerle birlikte yeniden ayağa kaldıracaklarını söyledi ve sözlerine şöyle devam etti;

"Hayallerini bu ülkenin topraklarında filizlendirmek isteyen gençlerimiz, maalesef kendi ülkelerine küsüyorlar ve kırılmış bir kalple gidiyorlar. Yüksek enflasyon bir gün elbette düşer, ekonomi toparlanır, toprak ekilir, tersaneler ve atölyeler yeniden çalışır; fakat kaybolan yıllar nasıl geri getirilebilir ki? Asgari ücretin 4250 lira, ortalama memur maaşlarının dahi 8-9 bin lira olduğu ülkemizde; açlık sınırı 6 bin lirayı, yoksulluk sınırı ise 18 bin lirayı geçmiş bulunmaktadır. 20 yılın sonunda gelip duvara toslayanlar, başlarını iki elinin arasına alıp "biz ne yaptık böyle?" “ Bu hal neyin nesi”, “ bunlar nasıl oldu da başımıza geldi” diye düşünüp, nefis muhasebesi yapacağına, hatalarını telafi etmenin yollarını arayacağına; hâlâ algıyla, boş ve anlamsız tartışma konularıyla ülkeyi yönetmeye çalışmaktadır"