Uzunca bir aradan sonra selamlar. Hep zorlu günler, olumsuzluklar, mutsuzluklar ve daha bir sürü benzeri sayabileceğim hayatımızdan eksiler… 

Cümle olarak yazdığımda ne kadar da kısaymış gibi geliyor. Bu bir çöküş mü? Ya da kaybediş… mi? Bence hayır. Biz öncelikli olarak kendi yaşam sahamız dışında kalan her şeyle ilgiliyiz, ama işin bizsel boyutu biraz erteleme biraz içsel disiplinin az olmasıyla örtüşüyor. Kendimizle ilgili işler, uğraşlar hep arkamızdan geliyor, adeta bizi yakalamak için çaba sarf ediyor. Sınava gireceğiz ve bunun için yaklaşan sınav tarihine kadar gerekli olmayan her şey daha önemli bir ihtiyaç gibi… çok klasik bir davranış sosyal medyadan başımızı kaldıramıyoruz, ne için peki?  Sadece merak. Evet, maalesef toplumsal olarak büyük çoğunluğumuzun, büyük bir erteleme hastalığı var. 

Kendimiz için yapacağımız işin pek bir önemi yokmuş gibi onu erteleyip önemi olmayan başka işlere öncelik sağlayabiliyoruz. Sigarayı bırakmamız gerekli, sağlığımıza ve çevremizde bulunan herkesin sağlığına zarar veriyoruz. Ve aynı şekilde burada da bir erteleme hastalığına yakalanmış durumdayız.  

-Yarın olsun söz bırakacağım.       –Bak bu son paket bir daha almayacağım.     –Amann içende ölüyor içmeyen de.. gibi bir sürü erteleme cümlesi.  Sabah uyanmak için alarm kuruyoruz fakat onunla birlikte bir sürü erteleme alarmları ekliyoruz :) 

Dersi sonra çalışırız, sigarayı sonra bırakırız, istediğimiz saatte sonra uyanırız , daha sonra istediklerimizi yapıp mutlu oluruz.. sonra, sonra, sonra yani hep sona bir kala mı yaşayacağız? İskeletimiz nasıl vücudumuza şekil verip ayakta durmamıza destek oluyorsa, düşüncelerimiz ve bakış açılarımız da hayatta şekillenmemiz ve hedeflerimiz doğrultusunda bizlere yol gösterici oluyorlar. Çok basit yaşamın içinde yapmamız gereken ihtiyaçlarımızı ertelemek bizi tembelliğe sürüklüyor. 

Böylece beynimiz enerjisini en basit kademede sürdürüyor, halbuki bu muazzam sistemin çok güçlü işler başaracağının farkındayız aslında. Bizler zamanın içinden geçen yolcularız ve bu yolculukta bize verilmiş çok güzel bir sıfatımız var, insan olmak. Farkına varmadan arkamıza attığımız ve hep daha sonra yaparız dediğimiz şeyler için ne kadar zamanımız var? Kendimizi ertelemeden, limon çiçeği kokusunda, güzel güneşli günlere taşımak dileğiyle.