Ticaret Bakanlığı Bütçesi üzerine Meclis’te konuşan CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu teknolojik yoğunluğu artırmadan paranın değerini ve emeği ucuzlatarak, ihracatı artırarak büyümeye çalışmak ve böylece enflasyonu kontrol edeceğini ummak -en hafif ifadeyle- iş bilmezlikti ve ne yazık ki duvara tosladık dedi.

Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un geçen yıl ki bütçe konuşmasını hatırlatan Bakırlıoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü. Salgın nedeniyle dünyanın alternatif tedarikçiler aramaya başlaması, bölgeselleşme eğilimi, Türkiye'nin küresel tedarik zincirindeki konumu ihracatımıza yeni fırsatlar sunmaktaydı ve ihracat rakamları her ay artmakta, Nâs öne sürülerek ardı ardına faiz indirimleri yapılmaktaydı. Dövizin ve enflasyonun patlamaya başladığı yeni ekonomik planın açıklandığı günlerden bahsediyorum. Türk tipi yeni ekonomik model gayet basitti; düşük faizle üretimi ve ihracatı destekleyeceğiz, ihracat üretimi artıracak, cari fazla verilecek, bu cari fazlayla da dolar frenlenecek, enflasyon düşecek, vesaire, vesaire. Bu kadar basit bir kalkınma modelinin daha önce kimsenin aklına gelmemesi tuhaftı ama bunu hiçbiriniz dert etmedi. Hatırladınız mı o günleri?

Olmayacak Duaya Amin Dediniz

Peki, biz ne demiştik? 17 Kasım 2021’de Plan ve Bütçede, Bakanlığın bütçesi tartışılırken aynen şu ifadeleri kullanmışım: İhracat rakamlarındaki rekorların sebebi -Selin Hanım'ın da gayet güzel açıkladığı gibi- rekabetçi kur, ucuz emek ve sizin de belirttiğiniz gibi dünyadaki tedarik zincirlerinin bölgeselleşme eğilimi. Günümüz dünyasında kur politikalarının ve ucuz emeğin rekabeti artırmayacağı açık yani bu ihracat politikasının sürdürülebilir olmayacağı aşikâr. Yani özetle şunu söylemişiz: Olmayacak duaya amin demeyin, ülkeyi felakete sürüklemeyin.

Konuşmasında bakalım kim haklı çıkmış diyen Bakırlıoğlu konuşmasının devamında 2021’in 10 aylık ihracatının bir önceki yıla göre artışı yüzde 33,9; bu sene aynı dönem için artış yüzde 15,4; yarı yarıya inmiş, ekim ayındaki artış ise sadece yüzde 3. Ocak-Ekim 2021 ithalatı ise bir önceki döneme göre yüzde 22,5 artmış -geçen sene- bu seneki artış ise neredeyse 2 katı, yüzde 39,4. Dış ticaret açığımıza baktığımızda, Ocak-Ekim 2021 dış ticaret açığı bir önceki döneme göre yüzde 16 azalarak 33,8 milyar dolara gerilemiş, bu sene aynı dönemde dış ticaret açığı yüzde 168,3 artarak 91 milyar dolara çıkmış. Enerji fiyatlarındaki artışı hiç hesaba katmazsak bile bu açık bu sene yüzde 40 olarak artmış, geçen sene ilk 10 ayda ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 84,3’e ulaştığını, bu oranın 2022 yılında yüzde 69,6 olduğunu söylemiştiniz. Bugün ne oldu biliyor musunuz? 2002 yılıyla hemen hemen aynı, yüzde 70. Ticaret hadlerine bakarsak -ki bu çok önemli bir veri- Eylül 2021’de 88,4 imiş, bugün yüzde 71,2. İhracattaki yüksek teknolojili ürünlerin payı 2017’de yüzde 3,4 idi, bugün ise yüzde 2,9. Kilogram başına ihracat 2014’te 1,59 dolarken bugün 1,2 dolar. Bakın, artmıyor, düşüyor.

1980’den Daha Kötü Durumdayız

IMF’in verilerine göre Türkiye’nin dünya ekonomisindeki payı darbenin yapıldığı 1980’de yüzde 0,86 idi, bu oran 2013’te yüzde 1,24’e çıktı, başkanlık sistemine geçtiğimiz 2018 yılında ise yüzde 0,91’e düştü.

Bugün ne biliyor musunuz? 0,67 yani getirdiğiniz Türk tipi başkanlık sistemi, Türk tipi ekonomik model bu ülkeye 80 darbesinden daha fazla zarar vermiş.

Şimdi, bir kere daha soruyorum: Kim haklı çıktı? Ne yazık ki üzülerek söylüyorum, bir kere daha biz haklı çıktık. Neden mi? Sanayinin yapısını değiştirmeden, yapısal reformlar yapmadan, bilgi üretmeden, teknoloji üretmeden, teknolojik yoğunluğu artırmadan paranın değerini ve emeği ucuzlatarak, ihracatı artırarak büyümeye çalışmak ve böylece enflasyonu kontrol edeceğini ummak -en hafif ifadeyle- iş bilmezlikti ve ne yazık ki duvara tosladık ifadelerine yer verdi.

TL değerli, bu değerli TL’yle ihracatımızın rekabet etme şansı yok.” dediklerini hatırlatan CHP’li Bakırlıoğlu o gün dolar 9 liraydı, bugün 18,60…

Bugün ihracatçılar, bu kura rağmen, “TL aşırı değerli ihracat yapamıyoruz.” diyorlar. Yani başladığımız noktaya mı döndük? Hayır ne yazık ki başladığımız noktada yani “nas” dediğiniz, faiz indirmeye başladığınız, yeni ekonomik modeli uygulamaya başladığınız noktada değiliz. “Faiz sebep, enflasyon sonuç.” dediğiniz gün dolar 9 liraydı, bugün 18,60; o gün enflasyon yüzde 19’du, bugün yüzde 85. Bugün yoksulluk içindeyiz, yokluk içindeyiz diyerek sözlerini sürdürdü.

Sefalet Liginde Dünya Birincisiyiz

Dünya birincisi olduğumuz sefalet endeksine dikkat çeken Bakırlıoğlu hayat pahalılığına marketlerde süte alarm takılmasını örnek gösterdi.

Şimdi sormak istiyorum: Bir anne veyahut da baba eğer bir marketten süt çalıyorsa ona “hırsız” diyebilir miyiz? Eğer bir ülkede bir anne ve baba süt çalıyorsa bilin ki o ülkede daha büyük hırsızlar vardır diyerek sözlerini tamamladı.