Ecem’i bir gün sonra, zeytin tarlasında ailesi ile birlikte zeytin toplama işçileri arasında bulduk.

Hayata hep güler yüzle bakan, sahnedeki rolü gereği mimiklerinin dışında hep gülen Ecem Akkuş ile zeytin toplama aralığında asırlık zeytin ağacının kökünde sohbet ettik. Ecem, “Hayat benim ve annem ve babam için, her sabah yatağımızdan kalktığımızda şükürle başlıyor. Ben evin tek kızıyım. Babam rahatsız, anneciğim hem baba hem de annelik yaptı. Onun hakkını ne yapsam ödeyemem. Okumayı çok seviyor, sosyal hayatın içinde olmak için çaba sarf ediyorum. Akhisar 8 Mart Kadın Dayanışma Gurubundaki arkadaşlarım ile 25 Kasım Kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele ve dayanışma günü nedeni ile “AH BİR KONUŞABİLSEM” tiyatro oyununda görev aldım. Sahnede tecavüze uğrayan bir kızı canlandırdım. Şimdi de Anneannem, Fatma Ası, Annem Nurhayat Akkuş, Teyzem Fatma Ası, diğer teyzem Yasemin Asi Filiz ve kuzenim Tuğba Kıynak ile zeytin toplamak için tarladayız. Tabii ki mesleğim ile ilgili iş arıyorum. Ama hiç sorun etmiyorum. Hayata karamsar olarak bakmıyorum. Çağdaş bir Türk kadını olarak, ülkemin demokratik, insan haklarını savunan, çocuklara ve kadına şiddetin olmaması için, laik Cumhuriyetimiz için, Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde mücadelemi sürdürüyorum ve sürdüreceğim.” Dedi.

 “Ecem benim her şeyim.” Diyen 49 yaşındaki anne Nurhayat Akkuş, “ Eşim Ecem’in doğduğu 1990 yılından beri rahatsız. Hem eşim hem de biricik kızım için çalıştım ve çalışmaya devam ediyorum. Onun okuması için namusumla yapmadığım iş yok denebilir. Evlerde hizmetçilikten tutunda, tarlalarda amelelik yaptım. İşte şimdi de Ecem, annem ve kardeşlerim ile birlikte zeytin toplamak için buradayız.  Eşimin rahatsızlığı ruhsal olduğu için onun iş konusunda bizlere destek olması imkânsız. Kızım gibi bende ailem ve ülkemiz için her şeyin çok iyi olmasını istiyorum.” Dedi.

(Haldun Akyüz'ün Özel Haberi)