Eğitim-Sen Akhisar İlçe Temsilciliği, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Dindar Gençlik” tartışması ile ilgili basın açıklaması düzenledi.

 

 

Eğitim-Sen Akhisar İlçe Temsilciliği Baş Temsilcisi Ramazan Dede’nin okuduğu basın açıklamasının tam metni:

 

Başbakan Erdoğan’ın AKP İl Başkanları toplantısında “dindar bir gençlik yetiştirme” hedefini açıklaması, eğitimin tüm kademelerindeki müfredatın dinsel referanslarla yeniden biçimlendirilmesindeki temel amacı açıkça ortaya çıkarmıştır. Böylelikle bugüne kadar sendikamızın sürekli vurguladığı, demokratik, laik ve bilimsel bir eğitim hizmetinin kalmadığı gerçeği, devletin en yetkili ağzından doğrulanmıştır. Milli güvenlik dersini kaldıran AKP’nin, zorunlu din dersini bırakın kaldırmayı, daha güçlü örgütlemeyi amaçlaması, eğitimin dinselleştirilmesi yolunda bugüne kadar atılan bütün adımların neden tek yönlü olduğunu göstermiştir. 

 

Başbakan Erdoğan açıklamasında, toplumu dindarlar - ateistler ikiliği içinde gördüğünü ve dindarlığın devlet tarafından sistematik biçimde üretilmek istendiğini açıkça ifade etmiştir. Dolayısıyla AKP’nin, toplumsal talepleri de bu ikilik içerisinde ele aldığı ifade edilmektedir. Hemen belirtmek gerekir ki Başbakan Erdoğan’ın söz konusu ifadeleri, demokrasi ve insan hakları açısından kabul edilemezdir. 

 

Demokrasi, Başbakan’ın anladığı biçimiyle çoğunluğun azınlık olan üzerindeki tahakkümü demek değildir. En basit ifadesiyle demokrasi, azınlıkta olanın çoğunluk olabilme hakkının korunmasıdır. Bu nedenledir ki “dindar olmayanların”, yani Başbakan gibi inanıp, düşünmeyen herkesin, en az “dindar olanlar” kadar aynı haklara sahip olduğu ve bu haklarının korunması zorunluluğu vardır. Genel seçimlerde partisi yüzde elli oy olan bir Başbakan’ın, ancak diktatörlerin dile getirebileceği kralbet böylesi bir niyeti açığa vurması manidardır.

 

Eğitim politikalarının oluşturulması ve yürütülmesinde müfredatın içeriğinden, yönetici kadrolarının seçimine kadar eğitim sistemimiz ağırlıkla dinsel referanslarla yeniden biçimlendirilmekte ve mevcut ırkçı, gerici perspektif korunmaktadır. Bugünü dünden farklı kılan, hızla devletleşen AKP’nin politikalarına karşı muhalefet edenin cezaevine gönderilmesi ve bu otoriterlik altında yeniden toplum mühendisliği uygulamalarıyla hayatımıza müdahale edilmesidir. Bu sürecin en önemli yanı ise demokrasiyi güçlendirmek iddiası ile söz konusu adımların atıldığı ifadesinin kullanım sıklığıdır. 

 

Başbakan’ın açıklamasının hemen ardından Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “daha dindar bir toplum” için yol haritasını açıklaması, söz konusu projenin bir program dahilinde ve sistematik biçimde yürütüldüğünü göstermektedir. Örneğin engelli vatandaşlarımızın eğitim hakkından yeterince yararlanamaması AKP için sorun olarak görülmemektedir. Ancak Diyanet İşleri Başkanlığı engelliler için “umre hizmetlerini” geliştirmek için imkanlarını seferber etmektedir. Ne de olsa AKP için önemli olan, bireylerin “dindar” olup olmadığıdır; nitelikli, kamusal, parasız, bilimsel, laik bir eğitim hizmeti üretilmesi değil. İmamları “Cami Dışı Din Hizmetleri”, “aile imamı” gibi projelerle gündelik hayatta daha işlevsel kılmayı amaçlayan AKP’nin amacı tek deneme bonusu tip toplum yaratmaktır.

 

Eğitim Sen olarak, sahip olduğu iktidarın sınırları olduğunu hatırlatarak Başbakan Erdoğan’a sesleniyoruz:  “Asimilasyon insanlık suçudur” diyen Başbakan’a, tek tip toplum yaratma projesinin asimilasyonu hedeflediğini bir kez daha hatırlatıyoruz. Yeni anayasa tartışmalarının yapıldığı bir dönemde, Başbakan  Erdoğan ile bu ülkenin her bir vatandaşının, eşitlik ve özgürlük temelinde aynı haklara sahip olduğunun altını bir kez daha çiziyoruz. Bu nedenledir ki eğitim sistemindeki liberal muhafazakar uygulamalardan derhal vazgeçilmeli, eğitimin dinsel referanslara dayandırılması uygulamalarına son verilmelidir.