Türkiye de hayvan olmak savaş alanında ateş altında kalmak gibi.



Kurban bayramına sayılı günler kaldı. Yapılacak vahşetleri şimdiden hissedebiliyorum. Kafasına satırla vurulan inekler. Bacakları hızarla canlı canlı kesilen inekler. Bu nasıl bayramdır asla anlamadım. Ortalık kan gölü, binlerce hayvan boğazlanıyor adı bayram. Bir canlının ölümünden bayram kelimesini üretmek ne kadar doğru buda tartışılır. Hz. İbrahim’in rüyasında oğlunu Allaha (c.c.) kurban edişi ve Allah (c.c.) ile şeytan arasındaki gidiş gelişi maalesef insanlığı yani Müslüman alemini bu katliam çılgınlığı içine sokmuş durumdadır. Kaç tane hayvan boğazlarsan o kadar Müslümansın neredeyse. Hijyenik ve adaba uymayan farz olmadığı halde insanlık dışı yok edilişler maalesef kapıda. 



Türkiye de kedi olmak köpek olmaksa başka bir ızdırap. Kediysen her an bir aracın altında kalabilirsin, kediysen her an tekme yiyebilirsin, kediysen boğazlanabilir kuyruğun bile zevk için kesilebilir. Kediysen…. Kediysen….



Köpek olmak ise tamamıyla bir utanç tablosu. Geri kalmışlığın bir yansıması gibi. Köpek sevmek, bakmak, doyurmak bir mesele. Kapının önüne yemek su koymak dahi hayvan düşmanlarının moralini bozmaya yetiyor. Kendisini yaratanın köpeği de yarattığını bilmezmiş gibi cehalet sevgisizlik diz boyu. Sanki bu dünya insanlara aitmiş gibi. Bazen köpekleri bir veterinerde ya kuyruğu yada kulakları kesilirken görebilirsiniz. Sanki Allah (c.c.) kulaksız ya da kuyruksuz yaratmayı bilmiyor gibi onda bile değişiklik yapmak ister insanoğlu. Haddine kalmış cehaletiyle hadsizlik yaparak. 



Kaderini değiştiremediğimiz bu canlarımızın cezaevleri belediyeler tarafından en ilkel vaziyette yapılanmıştır. Bu ilkel ve bir canlının asla yaşayamayacağı alanlar günümüz Türkiyesinde neredeyse her ilde her ilçede mevcuttur. Yazları sıcaktan kavrulan bu dilsiz garipler kışında soğuktan adeta donmaktadırlar. Bazen de selin içinde hayata tutunmaya çalışmaktadırlar. 



Belediye başkanlarına yardımcılarına bakınca ise bu canlara hiçbir iyileştirme yapmadıkları verdikleri sözleri asla tutmadıkları gün ışığı gibi ortadadır. Kendileri makam araçlarından inmeyerek en lüks otellerde dünyayı dolaşıp keyif çatarken harcanan paralardan nasiplenmeyen bu emanetler itilip kakılmaktadırlar. Elbette gün olur devran döner bu canlarda veballerini bu milletten alırlar tabiî ki Allahın izniyle.



Hayvanlara hiçbir şekilde sağlanmayan konforun tek sorumlusu belediyelerdir. Çevre vergilerinin belli bölümü hayvanlar için ayrılması gerekirken paranın gidiş akıbeti bilinmemektedir. Belediyelerin bünyesinde veterinerlik yapanlar bir kısırlaştırma dahi yapamadığı gibi ameliyat anında kaç tane köpeğin katledildiği de bilinmemektedir. Türkiye de sokaklar uyuz köpeklerle doludur. Hayvan severler kendi ceplerinden hatta anne babalarından almış oldukları cep haşlıklarıyla hayvanlara bakım ve hizmet etmektedirler. Bu hizmeti belediyelerin yapması mecburiyeti varken.



Türkiye de hayvan toplayıcıları 5199 sayılı hayvan hakları yasasına göre kısırlaştırılmış aşıları yapılmış köpekleri aldıkları merkeze bırakmaları gerekirken ormanlık alanlara bıraktıkları bilinmekte ve gözlenmektedir. Bu vicdansızlık ve Allahın (c.c.) yaratmış olduğuna olan isyanın sebebi ise asla bilinememektedir. 



Devletimizin hayvanlarımızın bütününü kapsayan bir yasayla mutlaka iyileştirme sağlama mecburiyeti günümüzde hasıl olmuştur. Yaratılanı yaratandan ötürü sevme bakma mecburiyetimiz vardır. Devletin ve belediyelerin reklam ve kırtasiyeye harcadığı parayla bu ülkenin bütün canlıları huzurlu şekilde yaşayabilir.



Kuran-ı kerimde kıtmirin cennete gireceği açıklanırken hala köpeklerin sevgisiz kalışları esasında hepimize bir ihtar değilmidir. 



ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

*Barınaklar mutlaka yeniden yapılanmalıdır. Köpekler kışın soğuktan yazın sıcaktan korunmalıdır. Her canlının üşüdüğü göz ardı edilmemelidir.

*Barınaklarda toplu değil mutlaka tekli yada 2-3 köpeğin bir arada kalması sağlanmalıdır.

*Barınaklarda sadece hazır mama değil lokanta atıklarıyla beslenmede çeşitlilik yapılmalıdır

*Sahiplendirilmesi yapılan hayvanların kimlik karneleri kişi T.C. no alınarak yapılmalıdır. Çip no deftere kayıt edilip takibi yapılmalıdır. Gerekiyorsa belediyeler hayvan pasaportlarını kendileri yaptırabilmelidirler.

*Kısırlaştırılıp aşılanması yapılan çip takılan hayvanların çip renkleri yıldan yıla değişiklik arz etmelidir. 2012 yılı mavi ise 2013 yılı kırmızı vs.. olmalı ve aşıları bu şekilde takip edilmelidir.

*Sokak aralarına mutlaka suluk ve yemek konulacak yalakların yapılması şarttır. Şehir dışına değil uygun görülen her alana bu yalaklardan ihtiyaç nispetinde konulmalıdır. 

*Kuş yuvaları yapılarak ağaçlara yerleştirilmesi meyve ağaçlarının sayısının mutlaka arttırılması gereklidir. 

*Belli mahallelerde hayvanların barınacağı ve gece kendisini soğuktan koruyabileceği alanların yapılması zorunludur.

*Kedi evlerinin en kısa zamanda kış gelmeden park yada köpek barınaklarına yada mahalle aralarındaki ağaç üstlerine konulması gerekliliği vardır.

*Köylerde yaşayan köpekler mutlaka kimlik kartlarıyla sahiplendirilmeli. Şehirden şehre itilip kakılmamalıdır. Bu Allahın yaratmış olduğu cana hürmet olarak görülmelidir.

*En kısa zamanda hayvanların sağlık sorunlarını çözmek için dijital röntgen, renkli doppler ultrasound, videootoskop cihazlarıyla hizmet verecek konuma getirilmesi 100.000 insan nüfusunu aşan ilçelerde belediyelerin bu yapılanmayı sağlanması zorunlu hale getirilmelidir.



HER CANLI BİR CANDIR. İNSAN-HAYVAN-AĞAÇ



SU. 

- - - -