Akhisar’da Yeşiller Sol Gelecek Partisi’nin yönetim kurulu Parti Genel Eş Sözcüsü Arif Ali Cangı’nın katılımıyla belirlendi.


Açılış töreni Ragıbey Mahallesi 18 Sokak üzerinde bulunan parti binasında gerçekleşti. Yeşiller Sol Gelecek Partisinin Akhisar’da kuruluşuna parti genel eş sözcüsü Arif Ali Cangı, Manisa il eş sözcüleri Nur Taycı ve Hüseyin Yücel katıldı. Akhisar Yürütme Kurulu Üyeleri eş sözcüler Mine Erbab ve Ahmet Yenigün olurken, yönetim kurulu üyeleri de Sermet Deral Okan Erdal, Ayşe Akkoyun’dan oluştu.

Parti binasında konuşmasını yapan Yeşiller Sol Gelecek partisi Genel Eş Sözcüsü Arif Ali Cangı; "Türkiye’de adaleti çok konuşuyoruz, ama bir o kadar da eksikliğini hissediyoruz. Toplumsal adalet ilkesini, tüm toplumsal konularda yön verici ve düzenleyici başat bir ilke olarak kabul ediyoruz.

Herkesin eşit ve özgür yaşamasının 4 adaletin sağlandığı bir ülkede mümkün olacağını düşünüyoruz. Bir ülkede iktisadi adalet, tanınma adaleti, çevre ve iklim adaleti, katılım adaleti sağlanırsa , toplumsal adaletin de gerçekleşeceğini biliyoruz.İktisadi adalet, adil gelir paylaşımını, refahı, bölgesel eşitliği, güçlü yerel ekonomiyi ve istihdam güvenliğini beraberinde getirir.Tanınma adaleti, etnik, dinsel, kültürel, cinsel kimliklerin özgürce kendini ifadesinin güvencesidir. Herhangi bir etnik, dinsel, cinsel, bedensel ve cinsiyet farklılığını dışlamayan tanınma adaletini toplumsal adaletin önemli bir özelliği olarak görüyoruz.

Katılım adaleti, farklı görüşlerin, kadınların, LGBT bireylerin temsili, çoğulculuğu, demokratik işleyişi, yasama ve yürütmenin bağımsızlığı ve denetimiyle birlikte güçler dengesini gözetir.

Çevre ve iklim adaleti, insanın bir parçası olduğu tüm doğal varlıkların yaşamını tehdit eden aşırı tüketimin yerine doğa dostu üretimi destekleyen bir kullanımı, , iklim dostu temiz enerji sistemlerini, nehirlerin özgür akmasını, temiz toprağı, temiz suyu ve genleriyle oynanmamış sağlıklı tohumları savunur.Adil bir yaşam için mücadele ediyoruz. Toplumsal, küresel ve yerel adalet için çabalıyoruz. Herkesin özgür ve eşit olduğu, kendisi ve doğa ile barışık bir dünyada , insanca yaşabilmesini savunuyoruz.

Doğayı tahrip eden bize ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmayan eşitsizliğin sömürünün ve savaşların kaynağı olan kapitalizme karşı verilen küresel mücadelenin bir parçasıyız. Emperyal saldırganlığı, işgal ve savaşları, neoliberal politikaları, sosyal hakların tahrip edilmesini, ekonomik büyüme saplantısını ve tüketim toplumu anlayışını reddediyoruz.

Daha iyi bir dünyanın mümkün olduğuna , bunun içinde sistemi radikal bir biçimde değiştirmek gerektiğine inanıyoruz. Ama bunun için bir gün gelmesini umduğumuz o güzel günleri beklemiyoruz. Seçimler yoluyla yerel yönetimleri ve parlementer sistemi değerlendirerek sivil toplum çalışmaları ile demokratik halk mücadeleri ile , kampanya ve eylemlerle değişimi bugünden başlatmak ve dünyayı değiştirmek zorunda olduğumuza inanıyoruz.

Kürt sorunu, alevi sorunu ve tüm etnik, dini kimlik sorunlarını barış içinde kalıcı çözümünü eşit yurttaşlık ilkesini merkeze koyarak aşabileceğimizi düşünüyoruz. Herkesin kendisini güven içinde hissedeceği, diğer kültürler ve kimlikler tarafından baskı altın alınmayacağı bir arada yaşama kültürünü önemsiyoruz. Etnik kimlik, kültür, dil, din, cinsel yönelim ve cinsiyetiyle tek tip olma dayatmalarına karşı çoğulcu, farklılıkların eşit beraberliğine dayalı bir toplumsal yaşamı savunuyoruz.Türkiye’de bugün yeni bir umuda, yeni bir demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü, ve ekolojist, sosyal gelecek hayaline her zamankinden fazla ihtiyaç var. Bu umut, kendine ve doğaya başka bir deyişle emeğine, diline, imliğine, kültürüne, inancına ve ekosisteme sahip çıkarak hep birlikte barışçıl bir yaşam isteyen insanların yeşerttiği bir umuttur.

Bu umut, insanların hayatlarıyla ilgili kararlara her düzeyde katılımını, zorunlu gören, katılımcı ve doğrudan bir demokrasi umududur. Bu umut, küresel ekolojik kriz ve iklim değişikliği nedeniyle geleceğinin tehdit altında olduğunu gören ve dünyamızın insanlar ve tüm canlılar için giderek yaşanması imkansız bir yer haline gelmemesi için mücadele veren insanların umududur.Bu umut, insanın insanı ve doğayı sömürmediği çalışan, çalışmayan, tüm insanların emekçilerin , onurlu bir biçimde ve insanca yaşayabilecekleri özgür ve mutlu bir yaşam kurabilecekleri toplum yaratma umududur.

Bu umut, gerçek özgürlüğün, gerçek eşitliğin, gerçek adaletin, gerçek, demokrasinin ve doğayla uyumlu bir yaşamın mümkün olduğuna inananların umududur. Bizler bu umut ve hayalleri paylaşanlarla, umudumuzu büyütecek bir yolu birlikte yürümek istiyoruz. Gücümüzü yalnızca yaşadığımız toprakların tarihinde değil, insanlık tarihinde de benzer umutları yeşertmek için türlü fedakarlıklara katlanmış insanların yarattıkları gelenekler, fikirler ve değerlerden alıyoruz.

Ulaşmaya çalıştığımız dünyada, insan doğanın, erkek kadının, devlet bireyin, işveren işçinin, kimse kimsenin efendisi değil. Tek doğrunun mutlak bilginin, hiyerarşinin, sömürünün, militarizmin, şiddetin, hakim olduğu bir dünyada yaşamak istemiyoruz. Çünkü çoğulculuk zenginliktir.Yeşil hareketin, özgürlükçü solun, emek hareketinin, kadın özgürleşme hareketinin ve feminizmin, Lgbt hareketinin, ötekileştirilenlerin hakları için verilen kimlik mücadelelerinin , hayvan hakları savunucularının, nükleer karşıtı hareketin, insan hakları ve barış savunucularının ve gençlik hareketlerinin mücadele geleneklerini sürdürüyoruz.

Doğrudan demokrasiye inanıyoruz. Politik mücadelemiz her yönü, her yerel örgütün, her çalışma grubunun eşit düzeyde katılımcılığı ile gerçekleşiyor. Katılımcılık, siyasi çalışmalarımızda ve hayatın her alanında en önemli ilkelerimizden biridir. Katılımcı bir siyasi partinin de katılımcı bir ekonomik sisteminde, katılımcı bir demokratik rejiminde mümkün olduğuna inanıyoruz.

Hiyerarşinin, lider hegomonyasının, erkek egemenliğinin olmadığı bir partiyiz. Eşsözcülük sistemini seçilmiş görevlerde kadın kotasını ve rotasyonu benimsiyoruz. İnsanın , doğanın bir parçası olduğuna inanıyoruz. Doğanın vazgeçilmez haklara sahip olduğunu, insanların doğanın ve diğer canlıların haklarını ve yaşam ortamını koruma sorumluluğuna sahip olduğunu düşünüyoruz. Doğayı bir kaynak deposu olarak görmüyor, doğa ile uyumlu bir yaşam ve yeşil bir gelecek kurmayı hedefliyoruz. Solun evrensel değerleri olan eşitlik, özgürlük, adalet , barış ve dayanışma bizi bir araya getiren değerler. Solun dünyayı değiştirmek, demokrasiyi geliştirmek, barış içinde eşit ve özgür yaşamak için verdiği tarihsel mücadele birikimine dayanıyoruz.Şiddete karşıyız. Savaşa, militarizme ve devlet militarizmine karşı mücadele ediyoruz. Erkeklerin, kadınlara, insanların diğer canlılara yönelik uyguladığı şiddete ve toplumsal şiddetin her yanına sinmiş her türlü şiddete karşı mücadele ediyoruz.Şiddetsiz bir politik dil ve mücadele arayışımızı sürdürüyoruz. Ve vicdani reddin temel hak kabul edilmesi gerektiğini savunuyoruz.