İYİ Parti Akhisar İlçe Başkanlığı Ekonomi Politikalar Başkanı Yaşar Artar, İlçe lokalinde basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasına İYİ Parti İlçe Başkanı Halil Korkmaz, Kadın Kolları Başkanı Gülse Soylu, Gençlik Kolları Başkanı Doğukan ve İYİ parti yönetim kurulu üyeleri katıldı. Basın açıklamasını İlçe Başkanlığı Ekonomi Politikalar Başkanı Yaşar Artar okudu.

İlçe Başkanlığı Ekonomi Politikalar Başkanı Yaşar Artar;

Değerli Basın mensupları, Saygıdeğer İyi'ler, Sayın Konuklar,

Sizleri ,Şahsım ve İlçe Yönetim Kurulumuz adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Bugün burada ülkemizin içinden geçtiği karanlık tünelin reel gerçeklerini sizler vasıtasıyla Yüce Türk Milletimize ve yerelde Akhisar Halkımıza açıklamak üzere toplanmış bulunmaktayız.

Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.

Hepimiz birer ekonomist olduk ham dolsun. Sokakta oynayan çocukların dilinde svaplar, pazarcının dilinde tüfe, kamyoncunun dilinde enflasyon, çobanımızın dilinde GSMH.

Akp'nin belki de en iyi icraatlarından biri bu olsa gerek. Ne var ki ve maalesef bu terimler varsıllıktan değil, inim inim inleten yoksulluğun hezeyanlarıdır.

Şimdi bu konulara girerken bazı ana başlıklar altında toplayarak daha anlaşılır kılacağımızı ifade ediyor, mevzusuza geçiyorum.

1. FAİZ İNDİRİMLERİ

Merkez Bankası'nın faiz indirimi kararına ilişkin "Belirsizlik artmıştır, bu bir kriz hali olmaktan çıkmış buhrana çevrilmiştir. Bu karar tepeden tırnağa her şeye zam demektir. Enflasyon artacaktır.  "Merkez Bankasının faizi düşüren kararının mantıksal ve rasyonel hiçbir açıklaması yoktur. Güya enflasyonu düşürmek için böyle bir karar alınmış ancak bu kararın enflasyonu arttırıcı etkisi olacaktır. Bu kararı anlamak mümkün değildir. Madem kuru önemsemiyordunuz, 128 milyar doları niye heba ettiniz? 'Kur nereye giderse gitsin' diye bakacaksanız bu ülkenin kaynaklarını niye heba ettiniz? Kur lobisi kazandı ama millet kaybetti. Karar kur lobisini memnun etmek için alınmıştır.

Merkez Bankasının en büyük silahı itibarıdır, ancak alınan kararla kurumun bu silahının etkisi de sıfırlanmıştır. Merkez Bankasının bağımsızlığı bitirilmiş, siyasi iktidarın talimatları doğrultusunda kararlar alınmaya başlanmıştır. Hazinenin ve firmaların borçlanma maliyeti artmıştır. Bunlar vatandaşa her geçen gün daha ağır durumda yansıyacaktır. Sürekli oynayan bir kur nedeniyle hiç kimse iş yapamaz, ticaret yapamaz. Türkiye de fiyat kaybolmuştur. Belirsizlik artmıştır, bu bir tükenişin ayak sesleridir. Enflasyon artacaktır. Türkiye'nin dış borcunun arttığını hatırlatmak isterim, Millet fakirleşiyor. Fakirleşen bir ihracat ta söz konusu.

Türkiye ÜNİVERSİTE DİPLOMALI MİLYONLARCA GENCİ ırgat bir ülke haline getiriliyor. Bu bir macera, bu maceradan bir gün dönülecek ama iş işten geçmiş, gençlerimiz, emekçilerimiz, emeklilerimiz, çiftçilerimiz sefalete mahkum olacaktır.

2. İŞİNİZİ YAPMADIĞINIZ ZAMAN GRİ LİSTEYE ALINIRSINIZ

Mali Eylem Görev Gücü (FATF), Türkiye'yi "gri listeye" almıştır.

Aradan geçen sürede sadece mevzuatı hazırlanmış ancak hiçbir uygulama yapılmamıştır. Gelinen nokta Türkiye açısından çok kötü bir şey. Bunu kimse dış borca falan bağlamasın. İşinizi, görevinizi yaptığınızda bu listeden çıkartılıyorsunuz. İşinizi yapmadığınız zaman da gri listeye alınmanız kadar normal bir şey yoktur. Ayrıca yakın zamanda varlık barışına ilişkin çıkan kanun da bu kararın alınmasında etkili oldu.

3. “SEBEBİNİ ANLAYAMADIĞIMIZ BİR ŞEKİLDE BU LİMANLARIN SÜRELERİ UZATILMAK İSTENİYOR”

Devlete ait 18 adet liman daha önce değişik tarihlerde özelleştirilmişti, “Bu limanların işletme sürelerinin bitmesine uzun süreler var. En yakın olanı bile 2027 yılında bitiyor. Fakat buna rağmen AKP grubu ve teklifi gönderen hükümet, sebebini anlayamadığımız bir şekilde bu limanların sürelerini uzatmak istiyor. Kabaca 30 yıllık verilmiş ama 49 yıla tamamlanması şeklinde bir durum var. Neden?

Hangi hükümetin giderayak 2067 yılına kadar süre uzatım hakkı var? Böyle bir şey olabilir mi? Türkiye’yi 2067 yılına kadar bağlamamak gerekir. İktidar değişiminde tüm bunlar 9gözden geçirilecektir.

4. "YAĞMALAMA VE BİRİLERİNE GARANTİ VERME MANTIĞI VAR"

Eski Akp'ye yakın bir milletvekilinin“Her şey satılsın. Bunları kime bırakacaksınız? Altınlar da satılsın, dövizlerde satılsın, yeniden borçlanılsın” şeklindeki ibretlik açıklamalarını da Yüce Türk Milleti duydu. Bu elbette İtibar edilmesi gereken bir şey değil ancak AK Parti içerisinden birileri bu tür laflar ediyor. Belki konuşturuluyor. AK Parti giderayak bir yağmalama ya da birilerine garanti verme mantığı ile böyle yapıyor diye düşünmekteyiz.

Bu işlemlerin Anayasa’ya aykırılığı da çok ciddi bir şekilde iddia olarak ortada duruyor. Adalet ve Kalkınma Partisi bu iddiaya da teknik hiçbir izahatta bulunamıyor.

5. “ENFLASYONDAKİ KÖPÜK MESELESİNİN NE OLDUĞUNU BİZE İZAH ETMELERİ GEREKİR”

Sayın Erdoğan uzun bir aradan sonra enflasyon gerçeğini kabul ettiğini söyledi. Ancak bu gerçeği nasıl kabul ettiler, nasıl görüyorlar bunu anlamak mümkün değil. Bunu nasıl düşüreceklerine ilişkin hiçbir şey yok. Enflasyondaki köpük meselesinin ne olduğunu bize izah etmeleri gerekir. Enflasyonla mücadelenin birinci şartı, enflasyon beklentilerini olumluya çevirmeniz lazım. Bunu hükümetten bekliyoruz. Bu yapılmazsa memur, emekli, işçi artışlarının anlamı olmaz. Sadece rakamları büyütürsünüz. Alım gücünü artıramazsınız. Bunun temel yolu enflasyonla kapsamlı mücadeledir. Hükümet bu konuda son derece gevşek.

6.  ''ŞİRKETLERE İSYAN DEVLETE İSYAN MIDIR"

Elektrik ve doğal gaz fiyatlarında bir kamyon sürücüsüne, "bu zam değil, başka bir şey" dedirten ve zulüm boyutlarına varan artışlar, elbette tartışma ve protesto konusu olacaktı.

Mhp Genel Başkanı Sayın Bahçeli, halkın faturalara yönelik eylemlerini ve öde(ye)meme gibi tasarruflarını "isyana teşebbüs" suçlaması olarak değerlendiriyor, Mustafa Destici, "Devlete karşı itaatsizliğe teşvik" diyor ama kime isyan, kime itaatsizlik? Zam yapanlar, kamu kurumu değil ki, elektrik ve doğal gaz dağıtım şirketleri... "Şirketlere isyan" veya "şirketlere itaatsizlik" olamayacağını fark eden AKP Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ise zevahiri kurtarmak adına "kamu düzenini bozmak"tan bahsetti. Oysa kamu düzenini bozan, bu zamlara izin verenlerdir!

"Gerçek enflasyon yüzde 112 dolayındadır. Elektrik dağıtım şirketleri de yüzde 112 zam yapmıştır." denilebilir. Bu da doğru değil, zira zammın ucu açık!

Hükümetin emrindeki TÜİK, enflasyonu yüzde 48.6 olarak açıkladı. Kamu personeli ve emeklilere bu oranda zam yapılmadı. Emeklilerin çoğunluğu, asgari ücretin çok altında maaşa mahkûm edildi. Emekliye "Yüzde 30 civarında zam yaptık" dediler. Uygulamaya bakıyorsunuz, zam yüzde 20'de kalmış... Bütün bunlar halkı aldatmak, kandırmak değil mi?

Kıssadan hisse alarak İktidarın tepesindekilere bir mesel anlatarak konuları bağlayacağım.

Sürücü, bir gün sabah saatlerinde Üsküdar'dan Beykoz'a minibüsle gidiyormuş...  ön koltukta oturan arkadaşı ile önceki gece nasıl birkaç büyük devirdiklerine dair sohbet ediyormuş... Bu arada, koltuğuna yan oturmuş, vites kolunu da o zamanki racona göre kullanıyormuş... Fakat çok yavaş gidiyormuş... Önce arkadan bir yolcu seslenmiş:

"Kaptan, işe yetişeceğiz..."

Sürücü duymazlıktan gelmiş! Biraz sonra ortadan iki kişi seslenmiş, yine tınmamış! Derken bütün yolcular aynı anda yüksek sesle tepki gösterince, sürücü, aniden frene basmış, el frenini de çekmiş ve kabadayı bir edayla yolculara dönmüş:

"Ne yani? Minibüste isyan mı var?"

Şimdi minibüste değil ama her türlü zorbalığa karşı bütün Türkiye'de isyan var ve devletlerin görevi, şirketleri değil halkı korumaktır!

İYİ PARTİ KALKINMA KONGRESİNDE KONUŞAN GENEL BAŞKANIMIZ MERAL AKŞENER’İN DEĞİNDİĞİ ANA BAŞLIKLAR

Erdoğan Hükümeti Eşi, dostu ve o 5 müteahhidi ihya ederek milletimizi yokluğa mahkum etmekte. Maalesef bugün ülkemiz dünyada en yüksek enflasyona sahip 5. ülke. Hazine ve Maliye Bakanı yurt dışında yaptığı toplantılara MB yetkililerini davet etmiyor. Uygulanan akıl dışı politikalarla istihdam sağlanamaz oldu.

-Asgari ücret daha ilk ayda açlık sınırının altında kaldı. Ülkemizdeki büyüme yüzde 1’in altına indi. Yani Erdoğan ve ekibi daha elektriğin icat edilmediği o dönemde o karanlık dönemin başındakiler çok daha iyi yönettiler ülkeyi.

"BU KRİZ TARİHE ERDOĞAN KRİZİ OLARAK GEÇECEK"

-Bu kriz tarihe 'Erdoğan krizi' olarak geçecek. Erdoğan krizini Türkiye daha fazla taşıyamaz.

Yok olan 128 milyar dolardan, 20 Aralık gecesi olanlardan sonra nasıl doğrulacağımızı konuşacağız. Kredi piyasalarını nasıl yeniden düzenleyebileceğimizi, kur korumalı mevduat hesabından nasıl çıkabileceğimizi konuşacağız ve sizlerle paylaşacağız.

Partili Cumhurbaşkanlığı sistemine geçmeden önce kur şokları karşısında iyice kırılan devlet dengesini konuşacağız. Oluşan riskleri konuşacağız. Çarpık ve adaletsiz vergi sistemini ve artırılan vergi rakamlarının nasıl önüne geçebileceğimizi konuşacağız.

-Çarpık vergi sisteminde nasıl eşitliği sağlayabileceğimizi konuşacağız.

-Büyük yatırım projeleri için nasıl mali alan yaratacağımızı konuşacağız. Orta sınıfı yeniden oluşturup güçlendireceğiz. Oluşturacağımız sosyal destek mekanizmasını tartışacağız.

-Köylerin yükünü nasıl azaltıp, tarıma destek için yapacaklarımızı konuşacağız.

-Unutmayın ki İYİ Parti'nin önceliğinde adalet, demokrasi var. Vizyonun güçlü, zengin bir Türkiye var.