Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerine söz alan Aydemir; Türkiye’de son 11-12 yılda büyük başarılara imza attıklarını ve çok ciddi bir sıçrama kaydettiklerini dile getirerek, bu kalkınma hamlesinden Tarım sektörü de hak ettiği yeri aldığını ve almaya devam edeceğini belirtti.
Aydemir sözlerine şöyle devam etti; “Bakın bunu söylerken öyle ezbere ve hamasi bir nutuk olarak söylemiyorum. Somut verilere göre söylüyorum. Tarımda nereden nereye geldiğimizi birkaç örnekle ifade etmek isterim. 

Ülkemiz tarımsal ekonomik büyüklük itibariyle 2002 yılında Avrupa’da 4’üncü idik. Şu an 1’inciyiz. Yani Avrupa’nın en büyük tarımsal ekonomisine sahip ülkesiyiz. Dünyanın da 7. Büyük tarımsal ekonomisine sahibiz. 

Uygulanan etkin ve istikrarlı politikalarla, Tarım sektörü 2003-2013 arasındaki son 10 yılın 9’unu büyüyerek tamamladı. Ve son yarım yüzyılın en istikrarlı dönemini yakaladı.

Tarımsal milli gelirimiz 2002’de 23,7 Milyar dolar iken, 2013 yılında 61 Milyar dolara ulaştı. Yaklaşık 3 kat arttırmışız. 

Tarımda kişi başı milli geliri 1.064 dolardan 3.475 dolara çıkarıldı.

Tarımsal ihracatımız son 11 yılda önemli oranda artmıştır. Bu cennet vatanımız artık bölgesinde önemli bir tarımsal ihracatçı ülke konumuna yükselmiştir. Tarım ürünleri toplam ihracatımız 2002 yılında 4 Milyar dolar iken, 2013 yılında yaklaşık 18 Milyar dolara çıkarttık. Türkiye’yi 192 ülkeye 1.681 çeşit tarımsal ürün ihraç eden bir ülke konumuna getirdik. Bununla da gurur duyuyoruz.

Bizimle birlikte çiftçimizin yüzü güldü. Tarımsal destekler kapsamında hükümetimiz işletmeci ve üreticiye ayrım gözetmeksizin destekte bulunmaktadır. Örneğin tarımsal işletme kuracaklar için hibe destek programları veya uzun vadeli krediler vererek, bir işletmecinin aldığı krediyle yaptığı yatırımı kendi kendine ödemesi mümkün olmuştur.

Rakamlar ortada; önceden,  çiftçilerimiz %60’lara varan faiz oranlarıyla kredi kullanmak zorunda kalıyordu. (Bu oran Tarım Kredi kooperatiflerinde %69 idi.) Kullansa da parası olmadığı için geri ödeyemiyordu.  Bakın şu anda tarımsal kredilere uygulanan faiz oranı %0 ile %8,25 aralığındadır. İşletme kredilerinin vadesini 18 aydan 24 aya, yatırım kredilerinin vadesini 5 yıldan 7 yıla çıkardık. Tabi bu durum neyi getiriyor, yine rakamlarla söylüyorum, çiftçilerimize verilen tarımsal kredi miktarı 2002 yılında 529 milyon lira iken 2013 yılında 17 milyar liralara ulaştı. Tam 32 kat artış var. Oranlar bu kadar düşük, vadeler bu kadar uzun olunca, alınan kredilerin geri dönüş oranı da çok ciddi anlamda artış oldu. Bakın Ziraat Bankası, Tarımsal Kredi Geri Dönüş Oranı; 2002 yılında %38 iken, 2013 yılında %98 ulaştı. Bu çok büyük bir rakam arkadaşlar, çiftçimiz kazanıyor ki tıkır tıkır ödüyor. Kim kan ağlatıyor kim güldürüyor ortada.

Toplam tarımsal destek miktarı;  2002’de 1,8 Milyar lira iken, 2014 yılında destek miktarını yaklaşık 9,7 Milyar liraya yükselttik. 2003 ten bugüne çiftçilerimize toplam yaklaşık 70 Milyar TL nakit tarımsal destek verdik.

Çiftçilerimize mazot desteğini ilk kez biz verdik. Kimyevi gübre desteğini doğrudan çiftçimize ödedik.  

Çiftçimize her türlü destek verilmiştir. Mesela üzüm bağı kuracak olan bir çiftçimiz dekar başına 230 TL sertifikalı fidan desteği almaktadır. Bağ sahiplerine her yıl dekar başına 13,1 TL mazot+gübre+toprak analizi desteği verilmektedir. Yaş Üzümde yine ihracatçılarımız desteklenmektedir. 
Bizden önce tarımsal alanlarda genelde vahşi sulama yöntemi kullanılmaktaydı.  Vahşi sulamada sızma ve buharlaşma nedeniyle %80 su kaybı olmaktadır. Bitki suyun % 15’ni ancak kullanabilmektedir. Damlama sulama da ise verilen suyun % 90’nını bitki kullanabilmektedir. Bu durum verimi ve kaliteyi arttırmaktadır. Bağını vahşi sulama ile sulayan kardeşimle, damlama sulama yöntemiyle sulayan kardeşim arasında 4 kat verim farkı vardır. Çiftçimizin su tasarrufu yapması ve üretimini artırması için damla ve yağmurlama sulama yatırımlarına ilk kez sıfır faizli kredi ve %50 hibe desteği sağladık. Bende çiftçi bir aileden gelen kardeşiniz olarak bunun ne demek olduğunu çok iyi biliyorum. Şuanda Manisa’mızdaki bağ sahiplerinin tamamına yakını damlama sulamaya geçmiştir. Peki bütün bunlar yeter mi tabii ki yetmez. Bununla da kalınmadı. Çiftçimizin kurduğu kooperatiflere -bufrası çok önemli- yaptıkları her projede %100 hibe desteği sağlanmıştır. Çiftçimiz bizim başımızın tacıdır. Çiftçimizin yaşam kalitesini arttırmak, ürünün kalitesini ve verimini arttırmak için bütün imkanlar seferber edilmiştir. 

Bunun yanı sıra çiftçimizin tarlasını ve ürününü işlemek için alacağı tarım aletlerine %50 destek verildi. Hükümetimizin desteği ve çiftçimizin alın teri yine birleşiyor ve çiftçimiz bu ekipmanlar sayesinde toprağını daha kolay ve daha verimli işliyor, ilacını atıyor, ürününü alıyor. Bu sayede hem zamandan hem de yakıttan tasarruf edilerek her açıdan verimli bir süreçle üretim yapar hale geliyor. 

Doğal afetlere karşı çiftçinin emeğini koruyan Tarım Sigortası uygulamasını ilk defa biz başlattık. Kuraklık, don ve diğer tabii afetlerden çiftçimizi korumak için sigorta poliçe bedelinin %50’sini karşıladık. Sigortayı teşvik ettik. 

Geçen sene Manisa’mızda dolu ve don zararı oldu. 334 bin dekar alan ve 19 bine yakın çiftçimiz bundan etkilendi. 4 bine yakın çiftçimizin borçları ertelendi. 7 bin civarında çiftçimize 91 Milyon TL hasar tazminatı ödendi.  2013 yılında bağlardaki sigortalılık oranı %40 iken, 2014 yılında ise bağlarda sigortalılık oranı %60’a çıktı. 

Tarım Sigortaları Kapsamında Manisa’da 2006-2014 döneminde 171 bin poliçeliye, 310 Milyon TL prim desteği ve tazminat ödenmesi yapılmıştır.  
TARGEL kapsamında göreve başlatılan 10.000 veteriner hekim ve ziraat mühendisi, ahırda, tarlada, bağda, bahçede, merada çiftçimizin ayağına kadar gidiyor, onlarla omuz omuza çalışıyor. Bu uygulamadan yararlanan illerin başında Manisa’mız gelmektedir. Manisa’mız 250 (170 Ziraat Mühendisi+77 Veteriner) TARGEL personeli ile ilk üç il arasındadır. Bu mühendisler tamamen ücretsiz olarak çiftçilerimizi bilgilendirme, eğitim ve yayın faaliyetlerinde bulunuyorlar. İlaç tavsiyesinde bulunup, çiftçi kayıt sistemi oluşturuyorlar.     

Üzüm üretiminin %29’u Manisa’da yapılmaktadır. Bakın 2002-2013 döneminde toplam üzüm üretim alanı %13, üretim miktarı %17 artmıştır. 2013-

2014 dönemi tahmin değerlere göre üretimde %29 oranında artış olmuştur. 

2002 ile 2013 yılları arasını kıyasladığımızda;

Yaş Üzüm ihracatımız miktar olarak %150, değer olarak %442,

Kuru üzüm ihracatımız miktar olarak %23, değer olarak %261,

Toplam Üzüm ihracatımız miktar olarak %52, değer olarak %289 ARTTI.

Bütün artışlar uygulanan doğru politika ve desteklerle sağlanmaktadır. 

KURU ÜZÜMDE LİSANSLI DEPOCULUK ÇALIŞMALARI

Benim önemsediğim konulardan biri lisanslı depo uygulaması. Bilindiği üzere Lisanslı depo izni Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından, depolanacak ürünle ilgili fiziki altyapıyı ve diğer şartları yerine getiren depolara verilmektedir. Lisanslı depo kurmak isteyen herkese %50 ila %70’e kadar hibe desteği verilmektedir. Lisanslı depoculuk kapsamında kuru üzümde ürününü lisanslı depoya koyan üretici Ton başına aylık 10 TL destek verilecek.

Destek için Bakanlar Kurulu kararı bugün resmi gazetede yayınlandı.  

Ufuk çizgimiz olan 2023’e doğru ilerlerken; Sürdürülebilir büyümesini devam ettiren, Tarımsal Gayrisafi Yurtiçi Hasılası 150 Milyar dolara ulaşmış, Tarımsal ihracatı 40 Milyar doları aşmış, 8,5 Milyon hektarlık sulanabilir alanın tamamı suya kavuşmuş, bir TÜRKİYE temel hedefimizdir” dedi.