Öğrencilik hayatımız boyunca defalarca sınava gireriz. Bunlardan belki de en önemlileri LGS ve YKS. Sınav nedeniyle yaşanılan kaygı, stres ve çaresizlik gibi olumsuz duygular ergenlik çağındaki gençlerimizde farklı tepkilere yol açıyor. 

LGS'ye ve YKS'ye çok az bir süre kaldı. Tabii bu durum sınava ilişkin yaşanılan duyguların daha da yoğunlaşması demek anlamına geliyor. Öğrenci ve ailesi tarafından sınava yüklenen anlamlar, sınavla ilgili zihinde oluşturulan imaj, sınav sonrası duruma ilişkin atıflar ve sınav sonrası elde edilecek kazanımlara verilen önem, öğrencinin sınavla ilgili ne hissedeceği üzerinde belirleyici olur. Bunlar tabii ki sınav kaygısına yol açar. 

Aslında belli bir düzeydeki kaygı yararlıdır. Bizi güdüler, duyu organlarının çalışması hızlanır, algı hızı artar, hızlı ve doğru kararlar vermeyi sağlar, öğrenilmiş bilgiler daha hızlı hatırlanır, Tepkiler hızlı ve genellikle doğru olur. Ancak kaygının dozu oldukça önemlidir. Bunların tam tersi sonuçlara sebep oluyorsa o zaman kaygıyla başa çıkma yöntemlerinin devreye sokulması gerekir.

Herkes sınav kaygısı yaşar. Ama herkesin yaşadığı kaygı seviyesi farklıdır. Mükemmel olmayı isteyen, aşırı rekabetçi olan, başarısız olmaktan korkan, olumsuz düşünceleri olan, ailesinin beklentilerini karşılamak zorunda hisseden, ders çalışma alışkanlıklarının farkında olmayan, zamanını iyi yönetemeyen, erteleme alışkanlığı olan ve başkalarıyla kendini kıyaslayan kişilerin kaygı yaşama ihtimali daha yüksektir. Düşüncelerimiz bizim ne hissedeceğimiz üzerinde etkilidir. Olumsuz düşünceleri zihnimizden atmalıyız. 

Eğer öğrencilerimiz, sınavlara bir plan ve program dahilinde hazırlandıysa, çalışmalarını ertelemediyse, zamanı verimli kullandıysa, beklentilerini gerçekçi tuttuysa, olumsuz duygu, düşünce ve davranışlardan kurtulduysa başarılı olmamaları için bir sebep yok. Sınavı bir son değil de yeni bir başlangıç olarak görmeliler.

Sınav kaygısı olumsuz düşünceleri ortaya çıkarabilir. Örneğin “Hiçbir şey yapamayacağım” gibi. Bu düşünceler başladığında kendinize 'dur' deyin ve bu düşüncelerin devam etmesine izin vermeyin
Kendi iç diyaloğumuzun sınav üzerinde etkisi büyüktür. İç diyaloğunuz da olumsuz mesajlar yerine olumlu mesajların hâkim olmasına çabalayın. Örneğin; “Sınavdayım ve kaygılıyım, böyle düşünmem çok doğal çünkü yaptığım şeyi önemsiyorum. Elimden gelenin en iyisini yapacağım. Çünkü buna hazırım. Daha önce de sınavlara girdim ve sınavlar konusunda tecrübeliyim. Deneme sınavları benim için bu konuda yol gösterici oldu. Neler yapabileceğimi biliyorum. Başarabilirim çünkü yeterince çalıştım sınav benim için iyi geçecek” gibi cümlelerle kendimizi motive edebiliriz.

Ya da kaygı arttığında, sevdiğiniz kişileri, mutlu olduğunuz ortamları, veya arkadaşlarınızla geçirdiğiniz bir anı düşünün. Bu tarz düşünceler kaygıyı azaltmanıza oldukça yardımcıdır. Kendinizi en huzurlu en mutlu hissettiğiniz bir yeri ya da bir ortamı hayal edin. Kaygılandığınız her an mutlu bir zamanı düşünerek kaygı ile başa çıkabilirsiniz. 
Ayrıca gevşeme egzersizleri fiziksel olarak rahatlamak kaygının azalmasında oldukça etkili. Kaygı nedeniyle görülen fiziksel belirtiler zaten vücutta normal zamanda yaşanan tepkilerdir. Ancak dozları farklıdır. Bu nedenle bu belirtileri düzenlemek, normale döndürmek önemlidir. Bunun için en etkili yöntem nefesinize odaklanmak ve düzenlemektir. 

SINAV GÜNÜ İÇİN ÖNERİLER

Sınava gireceklere öncelikle tavsiyelerim şöyledir; 
•    Sınav günü erken kalkın
•    Kendinizi rahat hissedeceğiniz kıyafetler giyin.
•    Mutlaka kahvaltı yapın.
•    Nüfus cüzdanı, kalem, silgi, kalemtıraş, su ve peçete yanınıza alarak sınav başlamadan 30 dakika önce sınav binasında hazır olun.  

 Sınava başlamadan önce soru kitapçığına genel olarak göz gezdirin. Öğrencilerin kafasında “Hangi bölümden başlasam” diye bir soru varsa, sınavlara en iyi oldukları alandan başlamaları iyi olacaktır.
Deneme sınavları, öğrenciler en iyi olduğu alanları anlamaları, stratejileri oluşturmak ve geliştirmek için önemlidir. 

Sınavda zaman sorunu yaşamamak için öğrenciler her deneme sınavında kendilerine özgü zaman kullanımı stratejisi geliştirebilirler. Ayrıca şu unutulmamalı “Sorular hep zor değildir. Öğrenciler her testte bilgi düzeylerinin altında ve üstünde sorular bulunabileceğini, testin genelini standart bilgi birikimi ve yorum gücü ile çözülebilecek sorular oluşturduğunu akıllarının bir köşesinden tutmalılar. 

SINAV HEYECANINI KONTROL ALTINA ALMA

Öncelikle sınava ısınma sürecinde sınav hakkında karar verilmemeli.  Belki kitapçıkta ilk sorular zor gelebilir. Sınav başladığında heyecandan ilk soruya takılı kalıp defalarca okumak yerine hızlı bir taramayla en kolay soruları tespit edip kendine güven sağlanabilir. Eğer okuyorum ama anlamıyorum deniliyorsa öğrenci ya o konuyu bilmiyordur ya da odaklanma sıkıntısı yaşıyordur. Soruları ilk okumada anlamaya çalışmak önemli. Anlama kapasitesini geliştirmek için ise konuları tekrarlayarak kalıcı hale getirilebilir. Öncelikle adaylar şunu unutmamalı “Her soruyu çözemeyebilirler, ama çözebilecekleri yeterli sayıda soruya ulaşabilirler.” O nedenle gereksiz ayrıntılarda boğulmadan sadece soruda ne isteniyorsa onun üzerinde yoğunlaşmak lazım.