Akhisarpress.com - Akhisar Türk Eğitim Sen İlçe Temsilciliği Basın ile Akşam yemeğinde bir araya geldi. Akhisar Dayıoğlu Kasabı Muhtar’ın yeri restoranda gerçekleştirilen akşam yemeğinde Akhisar Türk Eğitim Sen İlçe Yönetim Kurulu Başkanı ve Ercan Yaşar ve yönetim Kurulu üyeleri katıldı.

Yemek sonrası çok sayıda konuda ile ilgili açıklamalarda bulunan Sendika Başkanı Ercan Yaşar sözlerine Mehmet Akif Ersoy’un şu dizeleri ile başladı.“Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım.Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!

Değerli arkadaşlar Uzun bir rahatsızlığımdan sonra basınla sohbet etmek ve gündemdeki konuları değerlendirmek üzere davetimizi kırmayıp buraya gelen herkese teşekkür ederim.

Sendikacılık bizim anladığımız anlamda hakkı tutup, kaldırmaktır. Ama hakkı tutup kaldırmak kolay bir iş değildir. Hakkı tutup kaldırmak için bazen çiğnenmek, namertlerin, ahlaksızların saldırısına uğramak da söz konusu olmaktadır. ‘Hiç kimse bana dokunmasın. Hiçbir bedel ödemeyeyim. Hiç risk almayayım. Gemimi yüzdüreyim. Gerisi beni ilgilendirmez’ anlayışını son zamanlarda üzülerek görmekteyim. Bu zihniyetteki insanlar, hakkı tutup kaldıramaz. İktidarlara göre konum alan, pozisyon değiştiren bir zihniyetle hakkı tutup kaldırmak mümkün mü? Doğrularımız, gelen iktidarlara göre değişiyorsa, hakkı tutup kaldırabilir misiniz? Elbette hayır.”

Bunlar, darbelerin yetiştirdikleridir. Darbeler olmasaydı, esameleri okunmazdı. Bunları besleyenler ve büyütenler..

Son zamanlarda bizleri karalamaya çalışanları, bizlere iftira atanları, her türlü yalanı, gayri ahlaki yöntemi kullananları görüyoruz. Bir kişiye Ergenekoncu, darbeci demek moda oldu. Bize iftira atanları anlamakta zorlanıyorum. Bu adamlar hayatlarının hiçbir evresinde risk almamışlar. Bedel ödemeyen, risk almayan, bir eli yağda, bir eli balda olan bu tatlı su demokratlarının, darbelerin inim inim inlettiği insanları darbeci diye adlandırmaları tam anlamıyla terbiyesizlik ve namussuzluktur. Kimseyi ezerek üye yapmayın. Bizim ezilmiş insanlara ihtiyacımız yok. Bu milletin başı dik insanlara ihtiyacı var.Yandaş sendikanın ve konfederasyonun korkutarak, sindirerek üye yaptığını kaydeden Ercan Yaşar, “Kimseyi ezerek üye yapmayın. Bizim ezilmiş insanlara ihtiyacımız yok. Bu milletin başı dik insanlara ihtiyacı var” dedi. Ercan Yaşar Sendikamızın ve konfederasyonumuzun büyümesi son derece önemli. Yetkiyi almak önemli, ama büyümek daha önemli. Bizim büyümemiz, hakkı tutup kaldıran anlayışın büyümesi demektir. Sendikamıza üye olsun diye kimseye eziyet etmeyin. İnsanların gönlünü kazanarak üye yapın. İnsanları korkutarak, ezerek üye yapmayın. Bizim ezilmiş insanlara değil, başı dik insanlara ihtiyacımız var. Sendikacılığımızı, saygıyı esas alarak ortaya koyalım. Kendini pazarlamaya hazır insan modelinin evlatlarımıza kazandıracağı hiçbir değer olamaz. Hangi devir gelirse gelsin, bu anlayışta olun. Biz üyelerimizi ezdirmeyiz. Yeter ki bizim arkadaşlarımız dik dursun.Hangi makamda olursa olsun, devlet bunları hangi yetkilerle donatırsa donatsın hiç kimsenin iradesi benim irademin üzerinde olamaz. Bu nedenle şahsiyetimize, ruhumuza sahip çıkacağız. Huyunu suyunu bozduğunuz bin bir takla attırdığınız devlet memurlarıyla bu ülkeyi bir yere götüremezsiniz. Defolu adama ihtiyacımız yok. Bizim sendikal mücadelemiz, ‘Çiğnerim, çiğnenirim. hakkı tutar kaldırırım’ noktasında olmalıdır.”Ataması yapılmayan Öğretmenlerin Ateşi; Bu Sorunu Çözmeyenleri, Görmezden Gelenleri Er Yada Geç Yakacaktır.

‘Şubat’ta atama yoksa, oy da yok’ şeklindeki söylemi sosyal medyada kısa sürede geniş yankı buldu. Şubat’ta atama yapılması için siyasi erki harekete geçirmek isteyen Genel Başkanımız, atama bekleyen öğretmenler tarafından büyük destek gördü. Genel Başkanımız Koncuk’un bu söyleminin ardından atama bekleyen bir öğretmenimiz, Başbakan’a "Şubatta atama olmazsa, size oy vermeyeceğiz" dedi. Başbakan’ın öğretmenimize verdiği cevap ise ibretlikti. Daha önceden bir vatandaşımıza ‘Ananı da al git” diyen Başbakan, bu kez öğretmenimize “Al oyunu kendine sakla" dedi. Yani kamuoyunda ikinci ‘Ananı da al git” vakası yaşandı.Bu olayın ardından bazı yandaş internet sitelerinde Genel Başkanımızın şubat ataması bekleyen öğretmenleri yaktığına dair yalan, iftira içerikli mesnetsiz haberler yayınlanmıştır. Bir yerlere yaranmak adına yapılan bu haberler tamamen kötü niyetlidir. Bugüne kadar her platformda atama bekleyen öğretmenlerin yanında yer alan, onlar için sayısız eylem ve açıklama yapan, girişimde bulunan, her zaman doğruları söyleyen, mahkemede şaşmayan sendikamızı ucuz palavralarla sözüm ona itibarsızlaştırmaya kimsenin gücü yetmez!

4/C’Liler Hak Verilmez Alınır Demek İçin Ankara'da Eylem ve Çalıştay Yaptık

Türkiye Kamu-Sen, bugün Türkiye’nin dört bir yanından gelen 4/C’li çalışanlarımızın sorunlarını gözler önüne sermek, haksızlıklara “dur” demek için bütün imkânlarını ve gücünü seferber etmişken, bazı sözde sendikalar, sırça köşklerde, siyaset yalakalığı yapıyorlar. İnşallah birlikte, gücümüze güç, sesimize ses katarak, verdiğimiz mücadelede, başarılı olacak, çocuklarımızın geleceğine, alın terimize göz dikenlerden hep birlikte hesap soracağız. Şimdi siz 4/C’li çalışanlarımızın sorunlarına kör bakanlar, seslerine kulak tıkayanlar, o zaman geldiğinde sıcak köşelerinden verecekleri demeçlerle yapılanları sahiplenmeye çalışacaklar. İşte o zaman, hırsızlığı, haksızlığı meslek haline getirenlere ve bunlara destek olanlara da sizin “dur” diyeceğinizden hiç kuşkum yok.Ama şimdi mücadele zamanı ve biz her türlü haksızlığa karşı, sizlerle birlikte, omuz omuza, yürek yüreğe, haklarımızı alıncaya kadar, hiç durmadan mücadele edeceğiz.” dedi.4/C’LİLERİN HAYATI BİR DRAMA DÖNÜŞTܔ “4/C’LİSİN SEN, ÖYLE KAL” DİYEN BİR ANLAYIŞLA KARŞI KARŞIYAYIZ” “BU AÇMAZDAN KURTULMANIN TEK YOLU İŞ GÜVENCESİ VERİLMESİDİR”

“SON 50 YILIN EN REZİL TOPLU SÖZLEŞMESİ” Kamu çalışanlarının iş güvencesi artık alenen tartışılıyor. Gittiğimiz her yerde iş güvencemizin altını çiziyoruz. Eğer bu güvencemiz elimizden giderse devlet memurluğu sıfatı elimizden alınmış olur. Buna Türkiye Kamu-Sen olarak asla göz yummayız. 2 milyon 600 bin kamu çalışanı da göz yummamalıdır. Kimse bu konuda bize baskı yapamaz. Bu ülkenin geleceği için mücadele veriyoruz, iş güvencesini kaybetmemek için mücadele veriyoruz. Her yerde ifade ediyoruz. Yetkililere sesleniyorum, eğer böyle bir uygulama söz konusu olursa tepkimiz çok sert olur. Haklarımız elimizden alınmaya çalışılıyor. Son 50 yılın en iyi toplu sözleşmesi olacak dendi ama son 50 yılın en rezil toplu sözleşmesi yaşandı. Neden? Çünkü ağababalarına güvendiler, nasıl olsa her şeyimize evet dediler buna da evet derler dediler ama olmadı. Sendikacılık dik duruşla olur. Hala bu yaşananlardan ders almadılar. Unutmayın, bunların varlık sebepleri ağababalarıdır. Onlar gidince bunlarda gidecek. Bunlardan sendikacı da olmaz, bunlardan ne köy olur ne kasaba. Bizler tüm imkanlarımızla çalışarak, anlatarak, izah ederek yetkiyi ele almalıyız. Bunu hep birlikte başarabiliriz.

Ömer Dinçer, serbest kıyafet uygulamasını tribünlere oynamak için getirdi.Okullarda serbest kıyafet uygulamasına değinen Ercan Yaşar “Serbest kıyafet uygulaması başlattılar. Sayın Ömer Dinçer gibi tebeşir tozu yutmamış bir Bakanın, bu tür uygulamaların hangi sonuçları doğuracağını görememesi doğaldır. Zira Sayın Dinçer, bunu görebilecek bilgi birikimine sahip değildir, bu uygulamayı, tribünlere oynamak için getirmiştir. Oysa tepeden aşağıya bir taşı yuvarladığınızda başka hangi taşları harekete geçireceğini çok iyi hesap edeceksiniz. Bu uygulamayla ilgili sorunlar yaşayacağız. Bunun tüm vebali, uygulamayı getirenlere aittir. Tek tip kıyafetin militarizm olduğunu söylüyorlar. Aynı kıyafeti giydirsek, yine de herkes aynı şeyi düşünmez. Konuyla ilgili anket çalışmamız kamuoyuna açıklandı. Anketten çıkan çarpıcı sonuç, eğitimcilerin bu uygulamaya karşı olduğudur” dedi.

Kamusal alanda başörtüsü serbest olmalıdırKamusal alanda başörtüsünün serbest olması gerektiğini kaydeden Ercan Yaşar, şunları söyledi: “Kamusal alanda başörtüsü yasağının tamamen kaldırılmasından yanayız. Çünkü din istismarı Türkiye’de sona ermelidir. Yüce dinimizden nemalanma devri kapanmalıdır. 28 Şubat sürecinde imam hatipler kapatıldı. İmam hatiplerin kapatılması Türkiye’de din istismarını önlemedi, aksine din eğitimi, merdiven altına indi. İslam’ı doğru algılamaktan uzak nesiller türedi. Bugün Atatürk’ü düşman bilen nesiller var. Türk’üm demeyi, vatansever olmayı İslam’la taban tabana zıt zanneden nesiller türedi. Dolayısıyla 1997 yılında çok ciddi bir hata yapıldı. İmam hatiplerin kapatılması, tarihimizdeki din istismarını en yüksek seviyeye çıkardı. Türkiye’de kamusal alanda bırakın insanlar başörtüsüyle girsin. Milletin değerlerine karşı olanlar; bu milleti gere gere birtakım beceriksiz siyasetçilerin kucaklarına attılar. Kimse din üzerinden siyaset ve sendikacılık yapmamalıdır. Atatürkçülük, milletle beraber yürümektir. Atatürkçülük; milleti sevmektir, milletin değerleri ile beraber olmaktır. Elbette Atatürkçüyüz. Bunu gururla ifade ediyorum.” Dedi. Açıklamanın ardından Sendika temsilcileri ve basın mensupları uzun süre sohbet etti.