Nisan ayı, Birleşmiş Milletler tarafından 2008 yılında bütün dünyada Otizm Farkındalık Ayı, 2 Nisan ise Otizm Farkındalık Günü olarak ilan edilmiş olması ile Nisan ayı boyunca tüm dünyada otizm konusunda bilinçlendirme çalışmaları yapılmaktadır. 

Otizm spektrum bozukluğu, doğuştan gelen veya yaşamın ilk üç yılında ortaya çıkan karmaşık bir nöro-gelişimsel bozukluktur. Sosyal etkileşim-duygusal alan ve sınırlı ilgi-aşırı uğraş gibi yaşamın temel iki alanını etkileyen otizm spektrum bozukluklarında, çocuktan çocuğa göre belirtilerin düzeyi farklılaşmaktadır. Otizmli bireylerde genel olarak sosyal etkileşim alanında şu davranış örüntüleri gözlemlenmektedir; başkalarının gereksinimlerinin ve sıkıntılarının farkında olmama ve bunlara kayıtsız kalma, göz teması kurmama, akranları ile gelişimine uygun bir ilişki kurup bunu sürdürememe, tek başına kalmayı tercih etme, sosyal kuralları anlamada zorluk yaşama. Sınırlı ve yineleyici davranış alanında ise; değişikliğe aşırı tepki, dönen objelere karşı aşırı hassasiyet, sallanma dönme el çırpma gibi basmakalıp davranışlar, sıradışı konulara karşı aşırı ilgili (uzay, fizik vb) olma durumları gözlemlenmektedir.

Otizm spektrum bozukluğuna neyin neden olduğu bilinmemekle birlikte genetik faktölerin rolü daha baskın görünmektedir. Ancak hangi gen ya da genlerin sorumlu olduğu henüz bilinmemektedir. Bunun yanında çevresel faktörlerin de otizme yol açabildiğine ilişkin birtakım görüşler  mevcuttur. Bu sebeple günümüzde hem genetik temellerin hem de çevresel faktörlerin etkileri üzerinde çok sayıda araştırma devam etmektedir. Tüm bunlarla birlikte kesin olarak şunu söyleyebiliriz ki, otizm spektrum bozukluğunun çocuğun psikolojik durumu, olumsuz ebeveyn tutumları ya da çocuğun içinde yetiştiği sosyoekonomik koşullardan kaynaklanmadığıdır.

Otizmin görülme sıklığı ise günümüzde büyük bir hızla artmaktadır. Günümüzde otizmin yaygınlığına ilişkin net veriler bulunmamakta birlikte pek çok farklı çalışmaya dayalı genel bir tablo çizilmektedir. 2012 yılında ABD merkezli Center for Disease Control and Prevention, ABD'de otizm sıklığını 1/88 olarak, 2014 yılında ise 1/64 olarak yayınlamıştır. Ülkemizde ise otizmin yaygınlığı tam olarak belirlenebilmiş değildir. Ancak MEB ve Tohum Otizm Vakfı'nın işbirliği ile 2010 yılında yapılan bir çalışmada tahmini rakamlara göre, Türkiye'de 2010 yılı itibari ile 100.000'i zorunlu ilköğretim çağında olmak üzere 500.000 otizm spektrum bozukluğu olan birey olduğu ifade edilmektedir. 

Yaşam boyu süren ve kesin bir tedavisi olmayan bu nöro-gelişimsel bozuklukta kritik olan şey, erken tanı ve özel eğitimdir. Günümüzde bu bozukluğu tamamen ortadan kaldıracak bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır, ancak bazı davranış geliştirme ve kişilerarası iletişim becerilerinin güçlendirilmesini sağlayan programlar mevcuttur. Toplumda ebeveynler çocuklarının gelişim dönemlerini ne kadar iyi gözlemler ise otizm gibi gelişimsel farklılıklar ve sapmalar da bir o kadar erken farkedilip ilgili uzmanlarca müdahale edilebilir. Böylelikle kendine yetebilen, kişisel ihtiyaçlarını giderebilen ve sosyal ortamda kendini daha iyi ifade edebilen pek çok otizmli birey toplumsal alanda yerini alacaktır.

Unutmayalım otizmde en iyi ilaç sevgi, ilgi ve şevkattir...

Akhisar Toplum Sağlığı Merkezi Başkanlığınca Otizm Farkındalık Etkinlikleri çerçevesinde, Akhisar Farabi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi(Akhisar Sağlık Meslek Lisesi) öğrencilerine, otizm spektrum bozukluğu hakkında bilgilendirici eğitim verilmiştir.Etkinlik kapsamında uçurtma  ve  boya baskı aktiviteleri gerçekleşmiştir.