Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Akhisar Genç İş Adamları Derneği'nce (AKGİAD) Akhisar Belediyesi Gölet Tesisleri'nde düzenlenen "Tarih Perspektifinde Kıbrıs ve Türkiye İlişkileri" konferans gerçekleştirdi.

Konferansa Akhisar Kaymakamı Kaan Peker, Akhisar Garnizon Komutanı Hava İstikham Albay Coşkun Bumin, Akhisar Belediye Başkanı Salih Hızlı, İlçe Emniyet Müdürü Engin Pınar, Siyasi Parti temsilcileri, Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileri, Akhisar Muharip Gaziler Derneği Üyeleri, Genç İş Adamları Derneği Üyeleri ve birçok vatandaş katıldı.

Yaklaşık 2,5 saate yakın süren konferansta açılış konuşmasını yapan AKGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Özkan Kalın; “Toplumların hayatlarında bazı günler vardır, ilk bakıldığında diğer günler diğer günlere benzer ama bu günlerin içinde öyle günler vardır ki o günler toplumun tarihi günlerinden biri olur. İşte bu gün öyle bir günü yaşıyoruz. Tarih bu günü KKTC 2. Cumhurbaşkanımız Sayın Mehmet Ali Talat’ın Akhisar da konferans verdiği gün olarak tarihe geçecektir. Dünya tarihinde hiçbir barış kelimesi ile birlikte aynı cümle içerisinde yer alan çok fazla insan yoktur. Sayın Cumhurbaşkanım Mehmet Ali Talat beyi bu Ankara deki isimlerden biri olarak tarih perspektifinde Türkiye –Kıbrıs ilişkileri konferansını unutmayacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımızı değerli vizyonlarından çok şey kazanacağımı biliyorum.” Dedi.

KKTC 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat Talat "Tarih Perspektifinde Kıbrıs ve Türkiye İlişkileri" konulu konferansında; “1954 ten beri BM gündemindedir. Kıbrıs sorunu ele alınırken ilk defa Türkiye de resmen Kıbrıs sorunu tartışır hale gelmiştir. İngilizler Kıbrıs’ı elden kaçırmamak için Türkiye’yi de Londra’ya davet etmiştir. Türkiye ve Yunanistan 1959 yılında Londra Antlaşmasını imzaladılar ve anayasa hazırlanarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ilan edilmiş oldu.

Adanın %3 kadarı Kıbrıslı Türkler elindeydi geri kalanı da Kıbrıslı Rumların elindeydi. Türkiye çeşitli dönemlerde Kıbrıs Rum tarafına yönelik uyarılarda bulunmuştu. Sonrasında da 1964 te Eren köy tarafına Türkiye hava operasyonu başlattı ve Rumları geri püskürtmüştü. O tarihlerde bu hareket çok önemliydi, Dünya’ya Kıbrıslı Türklerin direniş halinde olduğu mesajı verilmişti. Türkiye’nin de Kıbrıslı Türkleri koruyacağı sahip çıkacağı belli olmuştu. 1967 de Kıbrıslı Rumlar 2 köyümüze saldırmıştı. Türkiye yine sessiz kalmadı ve büyük devletler araya girmişken Yunanistan 10.000 askerini geri çekti. Kıbrıslı Türklere karşı yapılan ablukaya son verildi.

1968’de de toplumlar arası müzakereler Beyrut’ta görüşmelerle başladı. 1973’te her iki taraf anlaştı fakat Kıbrıs Türk tarafı bazı tavizler verdi. Belediyelerin kurulması kabul edildi. Allahtan kabul edildi çünkü edilmeseydi Kıbrıs komple Rumların elinde olabilirdi. Rumlar Yunanistan da büyük bir prestij kaybetti. Türkiye kararlılıkla iyi bir politika uygulayarak 1974 te barış hareketi ile önemli bir zafer kazanmıştı ve Kıbrıslı Türklerin akan kanı durdurmuş oldu. 26 Temmuza da Cenevre de Türkiye ve Yunanistan arasında antlaşma imzalanarak ada da iki toplumun varlığı kabul edildi. Kıbrıs Rum kesiminde Yunan cuntasının devrilmesinin ardından çıkan siyasi çalkantılar sürecin devamını engelledi. Ardından Türkiye de hükümet düşmüştü. Yeni gelen hükümette Ecevit’in başarısını bir taviz verdi gibi dedirtmemek için çözüm yolu bulamadı.

Bu dönemde de Kıbrıslı Rumlar mazlum rolü oynayarak BM’ye başvurdu ve kabul edildi. 1980’li yıllarda birçok girişimimiz olmamıza rağmen, 1983 te Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi. 1984 te de her iki tarafta büyükelçi talebinde bulundu. Artık en büyük hedefimiz izolasyonlardan kurtulmak. Bunu nasıl gerçekleştirirsiniz, bağımsız bir ülke olarak Türkiye gibi ya da Dünya’nın sizi benimsemesiyle sağlarsınız. Bu yüzden de Kıbrıslı Türklerin Türkiye’den değil Dünya’dan beklentileri vardır. Güvenlik konseyi kabul etmezse aktör olamazsınız ki kabul etmediler ve KKTC’nin önü kapatılmış oldu. Bunu görmemiz lazım bunu görebilirsek doğru bir çizgi çizeriz. Türkiye halen mali açıdan, güvenlik açıdan, savunma açıdan destek vermeye devam ediyor. Şehitler ve gaziler verdi. Sevgili Akhisar’lar biz 2004 yılına kadar vizyonumuzdan uzak durduk. Ülkeyi yönetenler bunu algılayamadı. Sonra çok uğraştık, tehditler aldık, hainlikle suçlandık ısrarla anlatmaya çalıştık.

2002 yılına gelindiğinde AB meselesi ortaya çıktı. Meşhur Annan planı BM tarafından sunuldu. Kıbrıs Rum kesimi AB’ye girseydi Kıbrıs komple Rum olarak tanınacaktı. Kıbrıs sorunu çözülecekti ve Türkiye’de AB’ye girecekti. Çatışmalar bitecekti çünkü AB barış projesiydi. 2003 te BM genel sekreteri her iki tarafı da çağırdı anlaşın dedi. Dönemin yöneticisi Rauf Denktaş antlaşmayı imzalamayacağını gitmeden duyurdu ve o şekilde de yaptı.

2003 yılında yapılan seçimlerde başkanlığını yaptım parti kazandı. Benim başkanlığımda koalisyon hükümeti kuruldu. 1Mayıs 2004 te de Recep Tayip Erdoğan genel sekreter ile görüştü ve Kıbrıs Türk halkı olarak 1 adım önde olacağız dedi ve müzakereleri tekrardan başlattı. Tabi bu süreç bize prestij sağladı. ABD bakanları bizleri makamlarımızda ziyaret ediyordu. Büyük bir kampanya başlattık ve izolasyonların kaldırımlasınız talep ettik. Avrupa İnsan Hakları mahkemesine başvurduk ve lehimize çevirdik. Avrupa İnsan Hakları Mahkeme başkanı ile görüştüm ve Kıbrıslı Türklerin ne kadar haksızlığa uğradığını ve zor durumda olduğunu anlattım. Bizde Türkiye ile yasa düzenledik ve içimizde tarafsız komisyon kurduk. Haksızlığa uğrayan Kıbrıslı Rumların haklarının geri verilmesi için düzenlemeler yaptık. AİHM Kıbrıslı Rumların bu komisyona başvurarak haklarını talep edebilirler dedi.

2004 ten 2008’e kadar bizimle el sıkışmayan Kıbrıslı Rum lider güney Kıbrıs’ta seçimi kaybedince yeni hükümet ile anlaşmaya varıldı. Bu zamana kadar benim kadar çözüm için çaba sarf eden başka bir lider çıkmadı. O yüzden de görüşmeler tıkandı. Yeni imkanlar doğdu ama vizyon olması gerekliydi. Vizyon çok önemliydi. Türkiye hiçbir öneriyi kabul etmedi. Türkiye taraf olduğundan dolayı güvenlik konseyine kabul edilmiyordu fakat 2008 yılında büyük bir oyla güvenlik konseyine kabul edildi. Çünkü Türkiye’nin çözüm projesi vardı. Türkiye her zaman destek çıktı her zaman yanımızda oldu.

Konferans sonunda AKGİAD Başkanı Özkan Kalın, başkan yardımcısı Bilal Özükırmızı ve Murat Aslan, Talat’a plaket takdim etti.