Down sendromlu çocuğa sahip iki ailenin ve okul öncesi öğretmeninin konuk olarak katıldığı programda toplumun özel çocuklara yaklaşımları, ailenin desteği, doğuştan itibaren başlayan eğitimin önemi ailelerin deneyim ve yaşantılarından örneklerle işlendi. İzleyicilerin soru ve yorumları ile katıldığı programda kromozom yapısındaki +1  ile özellik kazanan bu özel insanların hayatından kesitler verildi.

DOWN SENDROMU İYİLEŞECEK BİR HASTALIK DEĞİL, FARKLILIK

Programa uzman görüşlerini sunmak üzere katılan okul öncesi öğretmeni Özge Akagündüz, down sendromunun ne olduğundan başlayarak, eğitimin, aile ve toplum desteğinin önemini anlattı. Toplumun ve ailenin bu özel insanlara yaklaşımının çok önemli olduğunun altını çizen Akagündüz

"Onlara acıyarak değil sevgiyle bakmalı, sorumluluk verip hayata katılımlarının sağlanması gerekir. Bunun için doğumdan hemen sonra başlayan düzenli ve doğru eğitimle işe başlanmalı. Ailenin kabullenme sürecini çok kısa sürede geçip, özel çocukları hayata kazandırmak adına gerekli eğitim, destek ve donanıma kısa sürede sahip olması gerekir. Evde ve sosyal hayatta farklı bir insan gibi değil, onların yapabilecekleri her türlü aktiviteye yönelimleri sağlanmalı. Toplum olarak unutmayalım, down sendromu tedavi edilecek bir hastalık değil, bir farklılık halidir. Bu farklılığı sevgi ve anlayış ile karşılamalı, konuşmalarımızda göz teması, sevgi aktarımımızda dokunarak iletişimimizi güçlendirmeliyiz."dedi.

ONLAR BİZİM SEVGİ KAYNAĞIMIZ, HANEMİZİN BEREKETİ

Down sendromlu Bekir Akmeşe ve annesi Elif Akmeşe ile Uğur Kılınçoğlu  ve babası Ali Kılınçoğlu +1 farkını yaşayan iki aile olarak programa katıldı. Programda ifade ettikleriyle izleyicilerin kalbine taht kuran iki ailenin ortak mesajı, 'onlar bizim sevgi kaynağımız, hanemizin bereketi' oldu. Elif Akmeşe, doğumdan hemen sonra öğrendikleri durum karşısında çok kısa da olsa üzüntü yaşadıklarını, ancak inançları gereği Allah'tan gelen bu özel hediyeyi severek kabul ettiklerini belirtti. Aynı duyguları paylaştığını açıklayan, çocuklarının hanelerine sevgi ve bereket getirdiğini belirten Ali Kılınçoğlu da eğitimin çocukların hayata tutunmaları, topluma kazandırılması için çok önemli unsur olduğunu ifade etti.

SORUMLULUKLARINI YERİNE GETİRİYORLAR

Yapıları gereği disiplinli ve düzenli bir hayat yaşayan çocuklarının evde ve işte verilen sorumluluklarını düzenli ve eksiksiz yerine getirdiklerini belirten aileler bunun kendilerini çok mutlu ettiğini söylediler. Ayşe Akmeşe "Hayatın her alanında kendi başlarına hareket edebilmeleri için destekten, yardımdan çok imkan verilmeye ihtiyaçları var. Başlangıçta belki biraz takip ederek, belki biraz da destek olarak onları bu tür sorumluklar vermek onların kendilerini ifade etmeleri bakımından önemli. Bekirin evde sorumlulukları var. Bunları aksatmadan yapıyor. Çarşıya, markete tek başına gidip işini rahatlıkla görebiliyor. Berberine gidip traşını oluyor. Kısacası sorumluluklarının bilincinde ve aksatmadan yapıyor. Bu da elbette bizleri mutlu ediyor" diyerek duygularını dile getirdi.

Kendi işyerinde yıllardan beri oğlu UĞUR'un kendisine yardım ettiğini, konfeksiyon atelyesinde düzenli olarak çalışarak üretimin ve hayatın içinde olduğunu belirten Ali Kılınçoğlu "bu çocuklara gerekli eğitimi aldırdıktan sonra, sevgiyle yaklaşıp sorumluluk yüklemek, onları topluma kazandırmak gerekli. Hayatın içinde aldıkları rol ile mutlu olan bu çocuklara biz de sadece sevgiyle yaklaşıp, normal insanlardan ayırmamamız gerekiyor. Uğur, her cuma abdestini alıp namaza gider. Hayatında bazı rutinler var. Bu da onlardan biri. Eğer yapamazsa çok üzülür. Biz de bunun farkında olarak yapmak istediği iş ve yelemler için ona fırsat tanıyoruz" dedi.