Manisa Rumeli Balkan Göçmenleri Derneği Başkanı İbrahim Alkılıç, 1989 yılında Bulgaristan’da yaşayan Türklerin, Türkiye’ye göç etmesinin yıldönümüyle ilgili açıklamada bulundu.

1984 yılında Bulgaristan yönetimini elinde bulunduran Komünist Parti’nin Türklere karşı asimilasyon başlattığını belirten Alkılıç, “Bu günler de; Bulgaristan’dan 1989 yılında zorla sürgün edilen Müslüman Türk Kardeşlerimizin ülkemize gelmeye başladıkları günlerin yıldönümünü yaşıyoruz. Elbette bu iyi olmadı. Yani böyle olmamalıydı. Evi, tarlası, bahçesi, hayvanları, komşuları vardı. Herkesin kurulu bir düzeni vardı. Bulgar bu düzeni bozdu. Bulgaristan'daki Türklerin 1989 yılında göçe zorlanması, 1984 yılından sonra giderek artan asimilasyon politikalarının sonucuydu. Rejim değişikliğinden sonra açıklanan belgeler, Bulgaristan Devleti'nin asimilasyon politikasını doğrudan komünist parti eliyle uyguladığını ortaya koydu. Sonra komünislik gitti, kapitalist sistem geldi. Ama hiçbir şey değişmedi. Yani o gün Komünist Parti ırkçılık yapıyorken, bu gün ayni işi diğer birkaç parti (Ataka ve saire) yapıyor” dedi.

“ASİMİLASYON 84’TE BAŞLADI”

Komünist Parti’nin asimilasyon çalışmalarında izlediği yol haritasından bahseden Alkılıç, “1984 yılı sonlarından itibaren Komünist Parti'nin en üst karar alma birimi olan politbüro, Türklere yönelik sistematik bir asimilasyon siyaseti başlatmıştı. Bu siyasetle belirlenen maddeler, ülkedeki Türklere kimliklerini koruyarak yaşamak hakkı tanımıyordu. Bu maddelerden bazıları şöyleydi:  Türk isimlerinin Bulgar adlarıyla değiştirilmesi.  Türkçe konuşmanın yasaklanması.  Türklerin yoğun yaşadığı bölgelerden koparılarak, Bulgarların yoğun yaşadığı yerlere yerleştirilmesi.  Türkçe eğitim kurumlarının ve kuran kurslarının kapatılması.  Bulgar ve Türkler arasında karma evliliklerin parayla teşvik edilmesi. Alınan kararlara uymayanların para ve hapis cezasına tabi tutulması” dedi.  

“HİÇBİR ŞEY DEĞİŞMEDİ”

Komin sistemin Bulgaristan’dan gitmesinin ardından Türkler açısından tablonun değişmediğini sözlerine ekleyen Alkılıç, “İnanın bu gün şu yukarıda yazılı olan komünistin yapmağa çalıştıkları işler Avrupa Birliği üyesi olan Bulgaristan’da aynen ama daha kibar, hukuk v.s. eliyle bir şekilde yürütülüyor. Bulgaristan’da iş sahası yok, çalışmak isteyen ancak Avrupa’da iş bulabilir. Fiyatlar yüksek. Ücretler, maaşlar düşük. Gelir adaletsizliği tavan yapmış. Ama bu gün Bulgaristan vizesi almak Amerikan vizesi kadar zor, neredeyse. Yani adam diyor ki, gelme Bulgaristan’a. Romanlar tamamen işsiz, Avrupa’da da iş bulamıyor, ayrımcılık ırkçılık var. Yani Romanlar çok mağdur. Açıkçası komünistler gittikten sonra da Bulgaristan’da işler düzelmedi. Hep sıkıntı, her zaman sıkıntı” dedi.

“ANADOLU SON KALE”

Anadolu coğrafyasının ezilenler için son kale olduğuna değinen Alkılıç, “Bulgaristan’ın içinde ve dışında olan birileri Bulgar halkının Türk düşmanı olarak kalmasını, Türk’ten nefret etmesini istiyor, hem de çok istiyor. Müslümanlığı Bulgaristan topraklarından silemediler ama Suudi Arabistan’ın iş birliği ile nifak sokmayı başardılar. Pomağı ile Türkü ile Romanı ile bir ve beraber olan Bulgaristan Müslümanları arasına vehhabilik fitnesini sokmaya çalışıyorlar 15-20 seneden beri. Ve daha ziyade Pomaklar üzerinde duruyor. Kısmen başarılı da oldular. Maksat iki kardeş toplumun arasına fitne sokmak, kardeşliği, beraberliği bozmak. Siyonisti, Irkçısı, Suudisi hepsi el ele, birlikte çalışıyorlar ki; Bulgaristan Müslümanının kardeşliği bozulsun. Aynen bu vatana yaptıkları gibi. 250 senedir bu Anadolu topraklarına batıdan, doğudan, güneyden ve kuzeyden hep göçler olmuş ve hala göçler devam ediyor. Anadolu Müslüman Türklüğün merkezidir. Son kaledir. Onun için başı sıkışan herkes buraya gelmek istiyor. Gelenler hoş geldi, sefa geldi” dedi.