Akhisarpress.com

 

 

Akhisar’da Türkiye ve Suriye arasında yaşanan gerginlik, “Savaşa Hayır” sloganları ile protesto edildi.


 KESK birleşenleri DİSK birleşenleri Halk-evler Alevi Derneği CHP, ÖDP, DSP, BDP,  EDP ve Halk Evler’ini katıldığı protesto Akhisar Öğretmen Evi önünde gerçekleştirildi  


Yapılan protesto da basın açıklamasını TÜM-BEL-SEN Manisa Şube Başkanı Doğan Koç okudu. 


Okunan basın açıklaması şu şekildeydi ”AKP hükümetinin aylardır sürdürdüğü Suriye politikası savaş sınırına geldi. Bu saatten sonra olacak her şeyden AKP Hükümeti ve bu tezkereye destek veren MHP sorumlu olacaktır. Hükümetin meşru savunma tezi boş laflardan ibarettir. Zira Türkiye uzun süredir Suriye'de devam eden iç savaşın tarafıdır.


Uzun süredir ABD'nin bölgede hakimiyetini kurmasına endekslenmiş politikasıyla birleşen AKP iktidarının dış politikası, bölgede çatışmayı ve huzursuzluğu körüklemekteydi. Keşif uçağını kim, nasıl düşürdü tartışmaları bugün top mermisi, nereden düştüye dönüştü.


Sınır boylarında karşılıklı sürdürülen çatışmalar ölümlere neden olurken TBMM Genel Kurulu'nda da savaş tezkeresiyle sonuçlanmıştır.


Hükümet yetkilileri, bu tezkerenin mutlaka savaş olarak değerlendirilmemesi gerektiğini açıklasa da, aylardır, bilinçli olarak sürdürülen gerilim politikaları bu tezkerenin, zamanı geldiğinde, savaş tezkeresi olarak kullanılacağını göstermektedir.

Bugün gelinen bu sonucun tüm sorumluluğu, Özgür Suriye Ordusu adındaki, silahlı, çete türü organizasyonları besleyen, destekleyen, her fırsatta düşmanlaştırıcı söylemlerle gerilimi kışkırtan AKP hükümeti ve Başbakan Erdoğan ile hükümetin bu politikalarına onay veren siyasi mihraklara aittir. Irak için planlanan tezkere Suriye ile genişletilmiştir.


Fakat şimdi artık her iki tarafın söyledikleri ile realitenin kendisini inkar etme cüretinin sınırına dayanmış durumdayız. "Özgür Suriye Ordusu"ndan kopamayanlara şunu söylemek lazım: Bu "özgür" ordu, iddia ettiği gibi özgür ise, iradesini Amerika'ya, Türkiye'ye, Avrupa'ya, Suudi'lere ve Katar'a ve hatta İsrail'e nasıl teslim eder? Hatta Birleşmiş Milletler hukuku ve uluslararası sözleşmeleri hiçe sayarak ülkenin eskilerde ceremesini çok çektiği açık işgalin çağrısını nasıl yapar? Benzeri görülmemiş bir hamlıkla BM'ye üye devletlerden Suriye'ye açık müdahale yetkisi verilmesini nasıl talep eder. Suriye'de çatışan bu devletler kendi ülkelerinde demokrasi mi uyguluyorlar? Bu nezih ve dürüst hükümetler, kendi halklarının iradesini mi temsil ediyorlar?


Bu tezkere ile savaş yetkisi alan AKP iktidarın ın bölgede yürüteceği savaşın iki ülke arasında olmayacağı açıktır. İşin içinde İran, Irak, Suriye Lübnan, bağlantılı olarak Rusya, Çin, Türkiye, ABD ve İsrail'e uzanan taraflarla bölge adeta kan gölüne çevrilecektir.


AKP iktidarı, ABD'nin bölgeye dair planlarının bilinçli olarak taşeronluğuna soyunmuştur. Bu politikalar Türkiye halklarına acı, kan, gözyaşı, yoksulluk getirecektir. Dahası etnik ve mezhep çatışmasıyla ülke tam bir cehenneme çevrilecektir. Şimdi emek ve demokrasi güçlerine düşen görev; bu savaş tezkeresinin kullanılmasına izin vermemek bu yetkiyi engellemek için mücadele etmektir.


Türkiye'de ve Ortadoğu'da barış, eşitlik, özgürlük ve kardeşlik isteyen halklarımız AKP'nin savaş politikalarına ve provokasyonlarına teslim olmayacaktır. Tüm Türkiye halklarını, her dilden ve her inançtan emekçi kardeşlerimizi savaşa ve savaş tezkeresine karşı çıkmaya, Türkiye'nin her yanında alanlara çıkarak bu politikaları protesto etmeye çağırıyoruz.


Türkiye halkları içeride barış, komşularla barış, bölgede ve dünyada barış istiyor.'


"Türkiye devleti gözü kapalı bölgesel bir savaşa doğru ilerlemeye başlayacaktır. Bu saatten sonra olacak her şeyden AKP Hükümeti ve bu tezkereye destek veren herkes tek tek sorumlu olacaktır. Hükümetin meşru savunma tezi boş laflardan ibarettir. Zira Türkiye uzun süredir Suriye'de devam eden iç savaşın tarafıdır. İsrail'e karşı atılan nutuklar nafiledir. Türkiye yoksul Müslüman Arap halkları nezninde büyük şeytanın ortağıdır. Türkiye ABD'nin ileri karakolu olmuştur. Onun adına savaşmaktadır. Hükümet kendi hesaplarını bölge halklarını yok edebilecek bir savaşa sürüklenerek gerçekleştirmek istemektedir. Ama bilinmelidir ki böylesi bir savaş sadece Suriye ve İran topraklarında yürümeyecek. Bu savaş sadece Diyarbakır ve Hakkari'de hissedilmeyecektir. Böylesi bir savaş Diyarbakır'dan İstanbul'a, Şırnak'tan İzmir'e Antalya dan Trabzon a bütün ülke savaş alanına dönüşecektir.


Türkiye dünyada en pahalı benzini kullanan ülke,


"AKP İktidarının, yanlış yönet, halka ödet olarak özetleyebileceğimiz uygulamalarının son örneğini, ard arda gelen zamlarla bir kez daha yaşadık. Geride kalan hafta içerisinde tapu harçlarına binde 3, Alkollü içkilere de 15 liraya kadar zam yapıldı.

 

Aynı zamanda araçların ÖTV oranı ise yüzde 37'den yüzde 40'a çıkarıldı. Bunlarla da yetinmeyen AKP doğal gaza yüzde 9,8, elektriğe de yüzde 10,1 zam yaptı.  Oysa daha Nisan ayında doğal gaza yüzde 18,7;elektriğe de yüzde 9,3 zam yapılmıştı. Son zamlar neticesinde vatandaşın doğal gaz faturası bir yılda yüzde 30,4, elektrik faturası da yüzde 20 artmış oldu. Akaryakıt fiyatları ise yaz boz tahtası gibi 3 indirip 5 bindiriyorlar. Son zamlarla Norveç'i de geride bırakarak, dünyanın en pahalı benzinini kullanan ülke olduk.


AKP, bir konuda daha bizi dünya birinciliğine(!) taşıdı, On yıllık AKP iktidarında, Cumhuriyetin tüm ekonomik kazanımları da çarçur edildi. Kendinden önceki tüm Cumhuriyet tarihi hükümetlerinin toplamının iki katından daha fazla dış borçlanma ile milletimizin geleceğini de ipotek altında bırakan AKP, dış politika, sağlık, eğitim, Kürt Sorunu gibi temel alanlardaki başarısızlıklarına, ekonomiyi de ekledi. Ülkenin sorunlarını çözme yerine, ülkeyi zam, zulüm, işkence, baskı Alanına çevirdiler. Bizler zaten AKP'nin hayırsız ve mirasyedi olduğunu biliyorduk. Fakat ekonomideki iyi gidişatın da koca bir yalan olduğu son zamlarla ortaya çıkmıştır.” Dedi. Gösterinin ardından guruplar olaysız bir şekilde dağıldı.