Akhisar Eğitim Sen İlçe Teşkilatı kılık kıyafet serbestliği ile ilgili basın açıklaması düzenledi. İlçe binasında düzenlenen basın açıklamasını Sendika Başkanı Ramazan Dede okudu.

Konu ile ilgili sorunlara vurgu yapan Dede, “Amaç 12 Eylülden Kalma Anti-demokratik Kıyafet Yönetmeliğine Karşı Çıkmak Değil, Bu Kisve Altında Eğitime Dinsel Simgelerin SokulmasıdırTüm eşitlik ve özgürlük alanlarını daraltan AKP, “ kendine özgürlük ” anlayışını kılık-kıyafet serbestliği tartışmalarıyla sürdürerek özgürlük yanılsaması yaratmaya devam ediyor. Gericiliğin meşrulaştırıldığı, üzerinin “özgürlük” adıyla örtüldüğü bu süreç, AKP’nin gölgesinde sendikacılık yapanlar aracılığıyla kamusal alanda inşa edilmeye çalışılıyor.Eğitimde dinsel muhafazakarlaşmaya yönelik her gün yeni bir adımın atıldığı bu dönemde, Eğitimde aşağıda sadece satır başlarıyla değineceğimiz onlarca ağır sorun varken, bu yönetmeliğin ön plana çıkarılmasını art niyetli bir girişim olarak görüyoruz.

Şimdi bir anlığına duralım ve düşünelim, bu denli sorunlar varken, bir eğitim sendikası, neden sadece bir kıyafet yönetmeliğine odaklanır ?• 4+4+4 dayatmasının yol açtığı sıkıntıları saymaya gerek bile yok. Çünkü yol açacağı sorunlar gün gibi ortadayken öylesine pervasız bir dayatma yapıldı ve velisiyle, öğrencisiyle, öğretmeniyle toplumun öyle geniş kesimleri etkilendi ki, sonunda milli eğitim bakanının başını yedi. Bakan gitmiş olsa da, uygulamanın yol açtığı sorunlar orta yerde durmaktadır.AKP`nin on yılına ilişkin yaptığımız kapsamlı değerlendirmede de dile getirdiğimiz kimi sorunları özetlemek gerekirse; Eğitimde gizli özelleştirme uygulamaları adım adım hayata geçirilmektedir. Okullar birer ticari işletmeye dönüştürülürken, öğrenci ve velilere “müşteri” gözüyle bakılmaya başlanmış, öğretmenlik mesleği değersizleştirilmiştir. Anayasada yer alan “eğitim hakkı”, yok edilmiştir. Eğitimde esnek, kuralsız ve güvencesiz çalışma, sosyal hakları ve iş güvenliğini aşındırmış, eğitim emekçileri farklı statülere ayrılarak, mesleki dayanışmanın yerini rekabete bırakması hedeflenmiştir. İşsizler ordusunda ataması yapılmayan yüz binlerce öğretmen bulunmaktadır. Müfredatla ilgili sansürcü ve yasakçı zihniyet sınır tanımaz hale gelmiştir. Eğitim sistemi tümüyle sınavlara endeksli hale getirilmiş, öğrencilere yarış atı muamelesi reva görülmüştür. Siyasi iktidar tarafından “parasız eğitim uygulaması” olarak sunulan uygulamalar, aslında yandaş çevrelere rant dağıtma aracı olarak kullanılmakta, kamu zarara uğratılmaktadır. Devasa sorunlarla boğuşmakta olan yükseköğretim, hazırlanan yeni yasa ile daha büyük bir sorunlar yumağı haline gelecektir. Artan sosyal eşitsizliklere paralel olarak eğitimde cinsiyet eşitsizliği derinleşmektedir. Eğitimde dinselleştirme uygulamaları, müfredata ve yardımcı kaynaklara doğrudan yansımış, bu konudaki sınır tanımazlık, hız kesmeden devam etmektedir.Bu konularda bir sözünüz olmamasına karşın, kılık kıyafet noktasındaki duyarlılığınıza ne anlam verilir ?Bugün hukukun, insan haklarının ve sendikal hakların ayaklar altına alındığı, AKP’nin kendisi gibi düşünmeyen herkesin özgürlük hakkını, darbe dönemlerini aratmayan yöntemlerle saldırarak ellerinden aldığı baskıcı, zorbacı bu düzene ses çıkarmayanların,Gerçek bir özgürlük hesaplaşmasından bahsedebilmeleri için, önce tarihleriyle hesaplaşması gerekmektedir.Ezilenlerin ve emekçilerin birlikteliklerini, dinsel simgeler üzerinden parçalamaya çalışanlara karşı, gerçek bir laikliği savunmak, gericiliğe karşı mücadelenin ilerici adımları olacaktır.Devletin kimin neye nasıl inanacağına karışma hakkı yoktur; dinsel, mezhepsel, etnik, cinsel ayrım yapamaz. İktidarların kendi siyasi ideolojileri doğrultusunda muhafazakâr, dindar vb. insan yetiştirmeye yönelerek eğitim kurumlarını da kendi siyasal ikballerinin arka bahçesi olarak görmeye hakları yoktur.İktidar ya da yandaşları ne dinin ne de dinsizliğin propagandasını yapamaz. İnanç, bireysel ve vicdanidir. Eğitimin tek dayanağı ise evrensel olan bilim ve insani değerlerdir. Demokratik, özgürlükçü, çok sesli bir toplum için laik ve bilimsel eğitim olmazsa olmazdır.Uluslararası sözleşmeler, zorunlu din dersi uygulamaları ortada dururken bu düzenleme istismardır ve bizler açısından kabulü mümkün değildir.EĞİTİM SEN olarak, tüm kamu emekçilerini haklarına, taleplerine ve geleceklerine sahip çıkmaya çağırıyor ve bir kez daha hatırlatıyoruz,Kamu kurumlarında yaratılmaya çalışılan ” tek tip, biat eden ” emekçi tipine karşı mücadele etmek; insanların kültürel, dinsel kimliklerini öne çıkartarak, bir arada eşit ve kardeşçe yaşamın, önüne konulan engellerle de mücadele etmek olacaktır.EĞİTİM SEN, kamu hizmeti veren emekçilerin herhangi bir dinsel simge (türban, sarık, takke, haç vb) kullanarak kamu kurumlarında çalışmasına karşı durmaya devam edecektir.” Dedi.