Akhisar Eğitim-Bir-Sen 18 Mart Şehitleri Anma Haftası ile ilgili olarak sendika binasında ‘Şehitlik ve Çanakkale’nin Önemi’ adlı program düzenledi.

Akhisar Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen İlçe Temsilcisi Rıza Bahar, Eğitim-Bir-Sen olarak üyelerimizden gelen istek üzerine bundan böyle her ay farklı konuklar ile farklı konuların işleneceğini belirtti.

Bahar, bu ay ki ilk konuğumuz olan sayın Osman Şahin’i ‘ Şehitlik ve Çanakkale’nin Önemi’ adlı konuşmalarını yapmak üzere kürsüye davet etti.

Çanakkale Muharebeleri, dünya tarihinde ender rastlanan deniz ve kara savaşlarından biridir. Siyasî açıdan, birçok emelin, ihtirasın, idealin düğümlendiği; askerî açıdan, insan gücünün, azminin, inancının yanısıra, âlet, edevat ve teçhizatının yeterince denge kuramadığı; vatanını savunanlarla istilâya gelenlerin birbirlerini boğazlamak, yok etmek üzere yarım milyonun üzerinde insanın hayatlarını kaybettiği veya sakat kaldığı ve sonuçları itibariyle de, geçmişte olduğu gibi, birçok yanlış hesabın suya düştüğü bir savaştır.

Mensuplarına dünya ve ahiret mutluluğu vadeden dinimiz vatan, millet ve devlet gibi kutsal sayılan değerlere büyük önem vermiştir. Bu değerlerin korunmasına çalışırken şehit ve gazi olanlar, Yüce Allah ve Sevgili Peygamberimiz tarafından övülmüştür. Bu hususta Âl-i İmrân Suresi’nin 169. ve 170. ayetlerinde:

“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü zannetme! Bilakis onlar hayatta olup, Rablerinin katında yaşarlar, rızıklanırlar. Allah’ın lutf-u kereminden ihsan ettiği nimetlere kavuşmaktan dolayı sevinç içindedirler. Arkalarından henüz kendilerine katılmayan müstakbel şehit dindaşlarına da kendilerine hiçbir korku olmayacağına ve üzüntü hissetmeyeceklerine dair de müjde vermek isterler.” buyrulmuştur [1].

Sevgili Peygamberimiz de şehitlik mertebesinin yüceliğine işaret eden bir hadis-i Şeriflerinde: “Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşıp öldürülmeyi, sonra diriltilip yine öldürülmeyi, sonra diriltilip yine öldürülmeyi ne kadar çok isterdim.”[2] buyurmuşlardır.

Müslümanların “ölürsem şehit, kalırsam gazi” inancı, nice zorlukları aşmada onlara yardım etmiştir. Böylece kendilerinden sayıca çok üstün durumda bulunan ordulara karşı pek çok zaferler elde etmişlerdir. Ancak, hemen belirtmek gerekir ki, ecdadımızın taraf olduğu savaşların hepsinde meşru bir müdafaa vardır. Yoksa sömürgeci ve yayılmacı bir anlayış ya da sadece toprak elde etme emelleri yoktur. İşte bu savaşların yakın tarihimizde en önemlilerinden biri de bu yıl 98. yılını kutladığımız Çanakkale Zaferi’dir.

Aziz vatanımız dünyamızın çok önemli bir noktasında yer almaktadır. Bu güzel topraklara sahip olmak asırlardır, pek çok devletin ve kumandanın hayallerini süslemiştir. Bundan 98 sene önce zamanın her bakımdan en güçlü devletlerinin askerleri bir hayalin peşine düşerek Çanakkale Boğazına kadar geldiler. Akıllarınca boğazları geçecekler, Müslüman anadolu halkını tarih sayfasından sileceklerdi. Hasta adam dedikleri Osmanlı İmparatorluğunu yok ederek, asırlardır süregelen haçlı zihniyetini dünyaya hakim kılacaklardı. Ancak, askeri anlamda çok üstün saydıkları planları ve harp taktikleri.Bu aziz milletin evlatlarının her şeyini ortaya koyarak yaptıkları yurt savunması karşısında, Çanakkale Boğazı’nda suya düştü. Böylece dünya durdukça konuşulacak olan “Çanakkale Geçilmez Destanı” yazıldı.Her Çanakkale Zaferinin yıl dönümünde hatırlamamız ve zaferden çıkarmamız gereken dersler vardır.

Bunların bir kaçını şöylece sırayabiliriz:

-Çanakkale geçilmez destanı yazılırken doğusundan batısına eli silah tutan vatan evladı görev almıştır. Bunlardan 250 bine yakını şehit olmuş, geride on binlerce gazi kalmıştır.-İnanç, vatan sevgisi, dayanışma, birlik ve beraberlik duyguları, zamanın en güçlü ve donanımlı ordularına karşı koymada en önemli faktörler olmuştur.

-Bu gün bu aziz vatanda canlarından ve namuslarından emin olarak bağımsız bir hayat yaşayan bizler, tüm şehitlerimize ve gazilerimize minnet ve şükran duygularıyla dolu olmalıyız. Yeni nesilleri bu duygularla yetiştirmeliyiz.

Bu duygularla bütün şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz.Ve diyoruz ki İleri atılıp sellercesine/ Göğsünden vurulup tam ercesine/Bir gül bahçesine girercesine/Şu kara toprağa girenlerindir. RUHLARINA FATİHA..([1] Âl-i İmrân, 3/169.)
Rıza Bahar, Başta Osman Şahin hocamız olmak üzere tüm dinleyicilere teşekkür ediyor Nisan ayı içerisinde farklı konu ve konuklar ile buluşmak üzere,herkese hayırlı akşamlar diliyorum dedi.