Akhisar Özel Ege İlgi, Öze l eğitim ve rehabilitasyon merkezi 21 mart dünya Down sendromlular günü nedeni ile bir farkındalık paneli düzenledi. 

Belediye meclis salonunda düzenlenen panelde Libera klinik Kadın doğum Uzmanı Op.Dr. Özgür Kurtul, Özel Doğuş hastanesi Psikiyatri Uzmanı, Uzm. Dr. M. Hakan Adıgüzel ve Özel Akhisar Hastanesi çocuk hastalıkları uzmanı Uzm. Dr. Mehtap Halaza, Down sendromlu bireylerin anne karnından itabaren yaşamları hakkında önemli bilgiler verdi. 

İlk olarak söz alan kadın doğum uzmanı Op.Dr. Özgür Kurtul, Down sendromu belirtisinin anne karnında fark edilebildiğini ifade etti. Çeşitli testler sonucu teşhisin konulabileceğini ifade eden Kurtul, "Trizomi 21 ya da mongolizm olarak da bilinen Down Sendromu kromozomal bir bozukluktur. 35 yaş üstünde ve daha önceki hamileliklerinde Down Sendromlu bebeği olan anne adaylarının bebekleri en yüksek risk grubundadır. Buna rağmen down sendromuna sahip bebeklerin yüzde 80'i risk faktörüne sahip olmayan ve 35 yaşın altındaki kadınlarda görülmektedir.  "Hamileliğin 16. ve 21. haftaları arasında yapılan dörtlü test ile bebeğin down sendromlu olup olmadığı netlik kazanıyor. Dörtlü test anne adayından alınan kandan dört farklı değere bakılarak ölçülüyor. Bebeğe daha erken teşhis koymak için ise NT (ense kalınlığı ölçümü) tercih ediliyor. Ultrasonla ölçülen NT, 11. hafta itibariyle yapılabiliyor. NT, 35 yaş üzerindeki anne adaylarında yüzde 80 oranında bebekteki sakatlığı ve zeka geriliğini ortaya koyabiliyor; 35 yaş altındaki adaylarda ise bu oran düşebiliyor.

Dörtlü test ve NT'den daha erken bir sonuç almak isteyen endişeli adaylar için ise PAPP-A ve serbest beta HCG adlı kan ölçümleri mevcut. Bu amaçla kan örneği ideal olarak 11 ile 14 hafta arasında alınmalıdır. Ayrıca bu kan örnekleri NT ile birlikte kullanıldığında down sendromlu hamilelikler yüzde 80 oranında tespit edilebiliyor. Kan örnekleri ve NT'ye ilave olarak dörtlü test de yapılırsa tespit oranı yüzde 95'e kadar çıkabiliyor" dedi.

Down sendromunu önlemenin ve tedavi etmenin mümkün olmadığını ifade eden ve Özel Akhisar Hastanesi çocuk hastalıkları uzmanı Uzm. Dr. Mehtap Halaza'da, "Bunu tedavi edemeyiz ancak onların hayatını kolaylaştırmak için elimizden geleni yapmalıyız. Onların bizden bir farkılıkları yada bir eskikleri yok. Hatta fazlalıkları var. Down Sendromlu çocuk sahibi ailelerin en büyük düşmanı bilgi eksikliğidir. En basit tanımıyla Down Sendromu çocuğunuzun vücudundaki hücrelerin 46 yerine fazladan bir kromozoma, yani 47 kromozoma sahip olmasıdır. Down Sendromu bir hastalık değil genetik bir farklılıktır. İnsan vücudunu oluşturan hücrelerin çekirdekleri, kromozomlarla birbirlerine bağlanmış olan genlerden oluşmuştur. İşte bu genler ve kromozomlar fizyolojik ve kişilik yapımızın ana unsurlarıdır, dolayısıyla çocuğunuzun fazladan sahip olduğu bir kromozom onun hayatını etkileyecektir. Kromozom anomalilerinin çoğunda embriyo gelişemez. Down Sendromu embriyonun gelişimini tamamlayabildiği bir durumdur. Çocuğunuzun fiziksel görünümü diğer çocuklardan biraz farklı olabilir, bir takım sağlık sorunları bulunabilir. Fakat unutmayın ki, bazı çocukların sarı saçlı, bazılarının mavi gözlü olması gibi sizin çocuğunuzun da Down Sendromlu olması bir genetik farklılıktır.

Down Sendromu konusunda iki şey kesindir. Birincisi, Down Sendromunun kaynağı anne-baba değildir ve hamilelik öncesi veya sırası olan hiç bir şey çocuğun Down Sendromlu doğmasına yol açmaz. İkincisi, diğer çocuklar gibi Down Sendromlu çocukların da kendilerine özgü kişilikleri, yetenekleri ve düşünceleri vardır. Diğer çocuklar gibi onlar da farklı kişiliğe sahip bir birey olarak büyüyeceklerdir. Kas dokuları yumuşak olduğu için çok çabuk kilo alabiliyorlar bu nedenleözellikle beslenmesine ve alışkanlıklarına dikkat etmemiz gerekmektedir. Eğitimlerinde ise mutlaka özel eğitimden faydalanmalıyız." ifadelerini kullandı.

Down Sendromlu çocukların çok hassas ve kırılgan bir yapıya sahip olduklarını ifade eden Özel Doğuş hastanesi Psikiyatri Uzmanı, Uzm. Dr. M. Hakan Adıgüzel, "Elinizden geldiği kadar onlara başarı duygusunu tattırın ve destek olun" dedi. 

Sözlerine şöyle devam eden Adıgüzel, "Down Sendromlu çocuklar birçok olağanüstü işin üstesinden gelebiliyorlar. Fakat bu çocukların öğrenimleri ve gelişimleri engelli olmayan diğer çocuklar ile asla kıyaslanmamalıdır.
Beraber oynanan oyunlar tüm çocukların gelişmesi için önemlidir. Oyunların özellikle engelli çocuklar için daha büyük bir önemi vardır. Çocuk oyunları, tekerlemeler ve şarkılar anne ve çocuğa keyif verir. Çevre ile kurulan ilişkiler ise konuşma ve sosyal gelişmeyi destekleyerek, çocuğa, kendisine uygun olana katılma imkanı sağlar.
Diğer çocuklar gibi, Down Sendromlu çocukların da fazla oyuncağa ihtiyacı yoktur. Sadece hareket kabiliyetlerini arttıracak ve tecrübe kazandırabilecek oyuncak madde ve materyallerine ihtiyaçları vardır. Oyunda önemli bir diğer nokta ise başka çocukların da bulunmasıdır. Çevrenizde çocuğunuza birlikte oynayabileceği arkadaşlar arayın. Bunlar engelli olmayan çocuklar olabilir. Göreceksiniz bu çocuğunuzun çok hoşuna gidecektir.
Birlikte oynamaktan engelli olmayan çocuklar da zevk alacaktır. Çocuğun kardeşleri varsa doğal olarak en iyi oyun arkadaşları onlar olacaktır.

İlk yıllarda çocuğun gelişimi için bir destekleme programı oldukça önemlidir. Erken destekleme sayesinde çocuğunuz birçok şeyi daha erken öğrenebilir ve böylelikle kendisini de geliştirebilir.

Çocuğa uygulanan fizyoterapi özel bazı zorlukları azaltabilir ve hareket gelişimini hızlandırabilir.
Çocuğun gelişebilmesi için yapılan yardım, öğrenme ve geliştirme programları, tüm zihinsel ve gelişim zorluğu çeken engelli çocuklar için aynıdır. Fakat her çocuk tektir ve tek başına bir kişiliktir. Bu nokta asla unutulmamalıdır." şeklinde konuştu.

Panelin sonunda ise Özel Ege İlgi, Öze l eğitim ve rehabilitasyon merkezi eğitmenleri katılan ailelere Down Sendromlu çocukların eğitimleri ile ilgili aşama aşama bilgi verdi.