1461’in tarih yazan kadrosunda başroldeydi, Trabzon’a gittiğinde herkes ‘Yeni 1 numara’ dedi. Ancak enteresan bir şekilde işler beklendiği gibi gitmedi. Fatih Öztürk, sessiz sedasız soluğu Akhisar’da aldı; burada adeta yeniden doğarak 2 kupa kaldırdı. Başarılı performansına rağmen milli takıma alınmayınca kamuoyunda kıyamet koptu. Artık Fatih’in de canına tak etti, “Kariyerimin yarın biteceğini bilsem bile artık insanların gerçeği öğrenmelerini istiyorum” dedi ve tüm gerçekleri anlattı...

'Biri yanacaksa ben yanayım’

“Ben tamamen saha içine odaklanmak istediğim için bugüne kadar hiç bir zaman konuşmak istemedim. Söylemek istemedim, çünkü çok fazla yeri vuracak. Ancak bu saatten sonra benim kaybedecek hiç bir şeyim yok. Çünkü ben milli forma için elimden gelen her şeyi yaptım, karşılığını alamadığım için bu saatten sonra söylemek zorundayım. Bu röportajı verdikten sonra belki milli takıma hiç seçilemeyeceğim. Belki ceza alacağım. Fakat kariyerimin yarın biteceğini bilsem bile artık insanların gerçeği öğrenmelerini istiyorum. Uzun süre sustum. Benim gibi susan çok futbolcu var Türk futbolunda. Bugüne kadar ezilen ve konuşamayan, milli takım hayali kuran Türk futbolcuları adına kariyerimin bitmesi pahasına ilk ve son kez konuşacağım. Eziliyoruz ve susmak zorunda kalıyoruz Türk futbolcuları olarak. Ama ben bu riski alıyorum artık. Ben yanayım ne olacak!”

‘Başarımız onaylandı’

“Milli takım hedefi her Türk futbolcunun rüyalarını süsleyebilecek bir hayaldir. Performans olarak tırmanmaya başladığında bu, hayalden hedefe dönüşür. İnanmaya başladığında da o formayı üzerinde görmek istersin. Elbette biz takım olarak geçen sezon zor bir süreç yaşadık. Ben son 5 hafta kaleyi aldım, ligde kalma mücadelesi verirken bir yandan da kupa finallerini oynuyorduk. Yarı finallerde Galatasaray maçlarında oynadım. Takım halinde çok başarılı olduk. Sonrasında finalde Fenerbahçe gibi Türkiye’nin en büyük camialarından bir tanesini eledik. Kupayı kazandık, devamında bunu Galatasaray’ın elinden Süper Kupa’yu alarak taçlandırdık. Bir anlamda başarımızın tesadüf olmadığını onayladık.”

‘Haklar savunulmalı’

“Tercihlere elbette saygı duyuyorum. Milli Takım bir omurgadır sonuçta. Bazı futbolcular vardır, milli takımın omurgasıdır. Onların performanslarında dönem dönem düşüş yaşansa da seçilecekleri bellidir. Omurgayı oluştururlar çünkü. Ancak bunun devamında da bir kontenjan vardır. Onlar da güncel başarıya, performansa göre orada olmalıdır. Güncel başarıyı elde etmiş futbolcuların hakkıdır bu. Sonuna kadar da bu hakların savunulması gerekir.”

‘Boğuşlu yüzüme bakmadı'

“Ben aslında milli takıma alınmayacağımı daha açıklanmadan tahmin ediyordum ama bir yandan da umudumu koruyordum. Bu tercihleri yapan milli takım kaleci antrenörü Alper Boğuşlu ile benim aramdaki sıkıntı Trabzonspor dönemine dayanıyor. 5 sene öncesine yani... 1461’deki başarımızdan sonra Trabzonspor’a imza attım. O dönem Tolga abi Beşiktaş’a gitmişti. Taraftarın bana müthiş bir desteği vardı, çok mutlu bir şekilde gitmiştim oraya. Bir nevi Tolga’nın yerini aratmayacak şekilde almışlardı beni. Ancak maç haftaları başladı ve ben kadroya bile alınmıyordum. Zaten Onur oynuyordu. Onur gibi bir kalecinin arkasında beklemek zorundasın elbette ama kadroya girmek istersin, beklersin bunu. Bırakın kadroya girmeyi yüzüme bile bakılmıyor. Alper Boğuşlu yüzüme bile bakmıyor.”


‘Beni de kazandırın!’

“Nedenini hiç bilmiyorum, daha önce de hiç tanımam kendisini. Bir gün, ‘Hocam konuşabilir miyiz?’ dedim. Oturduk masaya. Benim sözlerim şunlardı: Hocam Türkiye’ye çok önemli iki kaleci yetiştirdin ve sundun. Çok başarılı bir kaleci hocasısın. İnşallah beni de bu seviyeye getirirsin. Beni kadroya almıyorsun. Asla neden almıyorsunuz diyemem, haddim değil. Bu tercihindir. Saygı duymak zorundayım. Ama beni almıyorsanız muhtemelen benim eksiklerim var ve ben eksiklerimi bilmek istiyorum. Bunu kapatmak için daha fazla ekstra çalışıp bunu kapatmak istiyorum.”

‘Hacıosmanoğlu şahit!’

“‘Bu formayı taşımayacağımı düşünüyorsan devre arası geliyor, kiralık olarak yolla beni, güçlü döneyim. Ya da Fatih çok eksiksin, seni düşünmüyorum diyorsan satış listesine koy beni’ dedim. Bana verdiği cevap şu oldu... ‘Senin kadroya girmen için Zeki Ayvaz’ın ölmesi lazım’... Eski başkanımız İbrahim Hacıosmanoğlu, Mustafa Reşit Akçay ve o dönemki yardımcısı Hami Mandıralı da biliyor bunu, onlar da teyit etsin. Cümlesinin devamı, ‘İşine gelmiyorsa da s..... olup gidebilirsin’ oldu. Bırakın bir futbolcuya bir insana söylenmeyecek lafı duydum ben o gün. Ben o süreçte Trabzonspor gibi büyük bir kulüpte bu yüzden başarılı olamadım, bu içimde ukde kaldı hep. Ben o lafı hak edecek bir şey yapmadım.”


‘Ego savaşı yapıyor’

“Psikolojim tamamen alt üst oldu. Bugüne kadar hiç konuşamadım. Trabzon taraftarı bilmedi bunu hiç. O kalede psikolojim o kadar dip noktada durdum ki... Bunları açıklayamadım. Taraftar beni hatalı görmek istedi ama aslında işin içi yüzü böyleydi. Milli Takımı kime emanet ettiğimizi insanların bilmesi gerekiyor. Benimle ego savaşı yapıyor şu an. Başka hiçbir şey değil.”

‘Kamuoyu farkında!’

“Milli takım açıklandıktan sonra kinayeli bir paylaşım yaptım. Çok fazla destek aldım... Beşiktaş, Fenerbahçe, Akhisar... Bütün camialardan destek gördüm. Özellikle de Trabzon’dan gelen mesajlar beni mutlu etti. En çok sevindiğim şey ise haksızlığa karşı Türk futbolunun gözlerinin kapalı olmadığını görmek oldu. Herkes yapılan haksızlığın farkındaymış. Bu beni umutlandırdı.”

‘Seçilenlere lafım olamaz’

“Seçilen kaleciler meslektaşlarım ve onlara saygım sonsuz. Sinan, Belçika’da en iyi kaleci seçilmişti en son. Ancak ben Avrupa’ya katılacak bir kalecinin onore edilmesini bekliyordum. Şu anki performansımın üstüne çıkmak zorundayım ben, Avrupa’da ülkemi temsil edeceğim. Böyle bir zamanda milli takımın bana destek vermesini beklerdim. 3 kupanın 2’sine kaleci olarak ben uzanıyorsam bunun bir karşılığı olmalı. Her şeyi geçtim, Akhisar kaldırdı bu kupayı. Bu mutevazı takımın onore edilmesi gerekmez miydi! Lucescu hocayla bu işin hiçbir bağlantısı yok. Onu da çok iyi biliyorum. Kaleci konusundaki tercihler tamamen Alper Boğuşlu’ya ait. O yüzden Lucescu’ya karşı en ufak bir farklı düşüncem olamaz.”

‘Psikolojik destek aldım’

“Milli Takım kaleci hocası bütün kalecilerin hocasıdır. Yol göstermelidir. Kendi aralarında bir ‘WhatsApp’ (Mesajlaşma uygulaması) grupları var da biz mi bilmiyoruz... Akhisar olduğumuz için mi umursanmıyoruz. 5 yıl önce bana bu lafı söylediğin için mi beni almadın? Ego bu, başka hiçbir şey değil. Bir insana söylenmeyecek bir lafı duydum ve her şeye rağmen tırmanmaya çalıştım, belki de bu yüzden yıllarımı kaybettim. Uzun süre psikolojik destek almak zorunda kaldım. Bunu kaldıramadığım dönemler oldu. Ersun Yanal bana çok destek verdi ama o kadar kötü durumdaydım ki yapamadım. Bana çok da kızmıştı ama zihinsel olarak çok geriye gittim. Feyzi Layiç bana Akhisar’da gereken desteği verdi. Ayağa kaldırdı beni. Çok ilgilendi. Aynı şekilde Cihat Arslan hocam da öyle.”

‘Göz göre göre hak bu’

“Çekinseydim röportaj yapmazdım. Susamayız artık. Özellikle de milli forma için kesinlikle susamam. Bu milli değerdir. Buna herkesin sahip çıkması lazım. Orası kimsenin evi değil, milletin evi, bayrağın dikili olduğu yer. Kimsenin egolarını tatmin edeceği yer değil. Seçilmeyeceğini bilmene rağmen umutla listenin açıklanmasını beklemek kadar acı bir şey var mı! Efendiliğimi bozmadım, gün gelir daha büyük başarılar kazandığımda mecbur kalır dedim. Ancak bu kadar da göz göre göre olmaz. Türk milletinin evi orası.”

(Fanatik)