Size de olur mu?
Yapmak istersiniz yapamazsınız. Düşünmek istersiniz; düşünemezsiniz, beyniniz sizi bambaşka diyarlara sürükler. Kafanız çalışmaz durur, boş gözlerle etrafa bakarsınız. Bir işe niyetlenirsiniz, eliniz kolunuz bağlanır. İçi boş çuval gibi yığılır kalırsınız…
Sebep ne, niye böyleyim dersiniz? Yanıt bulamazsınız. Herşey iyi gidiyor gibidir, ancak durum içinden çıkılmaz bir hâl almıştır. Ufak düşünce kırıntıları başınızı ağrıtır. Ne olduğunu anlayamazsınz.
Bugünlerde öyleyim…

***

Ancak yaşam sürüyor.
Ne kadar canımız sıkılsa, ne kadar yaşamın dışına çıkmak istesek, olaylar, gelişmeler, haberler size günün içine çekiveriyor...
Örneğin, Akhisar’da zeytin hasatı başladı. Çiftçimize, köylümüze -Büyükşehir Yasasından sonra kalmadı ya-, esnafımıza, kentimize hayırlı olsun…
Çocukluğumuzda daha geç başlardı hasat. Kırbağlardaki arazimizdeki zeytinleri toplarken ellerimiz donardı(şimdi oralar slime konut oldu). Ya yeni nesil ağaçlar erken ürün veriyor, ya mevsim değişikliği hasadı öne çekiyor.

***

Marmarabirlik, ürün alımları başlamadan fiyatları açıkladı.
Açıklamaya göre, tavan fiyat 180 tane için 9.80 TL, taban fiyat da 410 tane için 4 TL… Yağlık zeytin fiyatı ise 3 lira. Ürün alımları da iki gün sonra başlayacak.
Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Kooperatifleri eski Başkanı ve Balıkesir Edremit Ziraat Odası Meclis Başkanı Cahit Çetin, Türkiye'nin bu yıl 300 bin ton zeytinyağı üretimiyle dünya ikincisi durumuna geleceğini söyledi.
İspanya, İtalya ve Yunanistan'ın ardından dördüncü sırada yer alan Türkiye, Rekolte tespit çalışmalarına göre, bu yıl Zeytinyağı üretiminde dünya sıralamasında ikinci sıraya yerleşecek.
Sevindirici haberler…
16 milyon ağaca sahip, Akhisar’ın bu oluşumda payı büyük… Umarım bu konumu kaybetmeyiz.

***

Geçen yıl asırlık ağaçlar altında kutladığımız “Dünya Zeytin Günü”nün ikincisini, 26 Kasım 2017’de idrak edeceğiz.
Asırlık zeytin ağacımız kaldıysa, kökleyip başka yere göndermediysek bu yıl daha bir olumlu, anlamlı ve güzel kutlarız herhalde.
Neden böyle bir serzenişte bulunduğumuzu hemen söyleyelim.
Yaygın basında çıkan bir haberden söz edip bir önceki yazımızda işaret etmiştik; “İstanbul İzmir otoyol projesi nedeniyle Akhisar’daki bir araziden sökülen 800 ve 1200 yaşlarındaki iki zeytin ağacı Antalya’da Vakıf Zeytinliği’ne dikilmiş ve toprağa uyum sağlayan ağaçlardan 5’er kilo zeytin hasat edilmiş. Vatandaşlar ağaçları görmek için ziyarete geliyorlarmış.”
“Akhisar’daki bu ağaçlar hangi akla hizmet Antalya’ya götürülüyor? Akhisar’ın tarihi zeytin ağaçlarının Antalya’da ne işi var? Akhisar ağaçlarını koruyamıyacak kadar aciz mi?” demiştik. Bu durumun bir hak gaspı olduğuna işaret etmiştik.
Ancak sorularımıza yanıt gelmeden, can sıkıntımız geçmeden, başka yaygın bir gazetede, “İzmir’in Seferihisar İlçesi’nde 1800 yıllık ağaçtan üretilen yarım litre zeytinyağı 22 bin liraya alıcı buldu. Açık artırmada 137 litre yağ için 49 bin lira ödendi.” haberini okuduk.
Eskisi olmayanın yenisi hiç olmaz biliyorsunuz.
Uzatmadan soralım. Böyle bir müzayedeyi asırlık ağaçlardan aldığımız ürünlerle biz düzenleseydik iyi olmaz mıydı?

***

Biliyorsunuz, ”Zeytin sağlık demek, zeytin güzellik demek, zeytin barış demek.”
Madem zeytinimiz bu kadar değerli, madem bu kadar uğraşıyoruz, madem zeytin sektöründe “Amiral Gemisi”yiz. Akhisar’ın yaşamında bu kadar yer tutan sektörde daha rafine işler yapmalıyız.
Dağı taşa zeytin dikip ağaç sayımızı arttırmalıyız.
Ürünümüzün kalitesini arttırıp çeşidini çoğaltmalıyız.
Asırlık ağaçlarımızı daha iyi korumalıyız. Asırlık ağaçlarımızdan elde ettiğimiz zeytini ve yağı daha iyi pazarlamalıyız.
Butik firmalar kurup, yeni markalar yaratmalıyız.
Asırlık, tarihi bir “mahsere” bulup, restore edip; şahane bir zeytin, zeytinyağı ve zeytincilik müzesi kurmalıyız.

***

Akhisar’a ve Akhisarlıya bu yakışır.
Çünkü başka Akhisar yok…
Sağlıcakla Kalın Akhisar’sız Kalmayın!