Cumartesi ve pazar günleri kendimi sınava hazırlanan tembel öğrenci gibi hissediyorum. Ve her tembel talebenin yaptığı gibi bahaneler uydurup, masanın, makinanın başına geçemiyorum.

Bu üşengeçlik son zamanlarda daha da arttı. Kafamı bir konuya bir düşünceye bir olguya toplayamıyorum bir türlü. Odaklanamıyorum, konsantre olamıyorum Yani!

Halbuki günümüzde yazılacak konular belli… Bu köşede edebiyat yapamıyacağımıza göre, ya futbol yazacağız ya da siyaset!

Futbol dünyası benim için hem genelde hem yerelde berbat. Taraftarı olduğum takımların durumları belli… TM Akhisarspor son hafta kendi sahasında yine yenildi. İç sahada kaybettiği puanlara 3 daha ekledi. Şöyle geriye baktığımızda TM Akhisarspor’un ligdeki son yedi maçında galibiyet alamadığını, iç sahada oynadığı son dört karşılaşmada da galip gelemediğini görüyoruz…

Beşiktaş’ın durumu da belli, Ziraat Türkiye Kupasında bu yılı geçtik, önümüzdeki yıl da sahalard a yokuz. Ligdeki şampiyonluğumuz ise mucizelere kaldı…

Söylemek istediğim, tembellliğimize bahane çok..,
***
Gelelim siyasete!
Sandık başına gitmemize (bugün vc 24 Haziranı dahil) 47 gün kaldı… Sen ona bir buçuk ay de.. Göz açıp kapayıncaya kadar geçer…

Önce Cumhur İttifakı kuruldu(AK Parti+MHP, daha sonra BBP), daha sonra da Ana muhalefet dahil 4 parti(CHP+İyi Parti+SP+DP ) bir araya gelip protocol metinlerini Yüksek Seçim Kuruluna verdiler…  Yani sandıkta iki ittifak ile şu anda herhangi bir oluşumun içinde görülmeyen HDP karşı karşıya.
Cumhurbaşkanlığı için adaylar da belli. Yağlı güreş cazgırlarının deyimiyle pelvanlar çıktı meydane, hepsi birbirinden merdane

Partilerde Aday Adayları yavaş yavaş sökün etmeye başladı… Partiler seçim stardlarını verdiler… Ama bana göre cılız! Yani seçim sandığı geçmişte olduğu gibi gümbür gümbür değil sanki... Seçim öne alındığı, seçim takvimi hızlandırıldığı için mi acaba?

Bu konuda yazacak çok şey ama, tembel öğrenciler aynı zamanda korkak olurlar deyip topu taca atalım…
***
Günümüzde seçim konusunda sosyal medya çok faal… Oraya dalarsanız her olayı sansürsür, korkusuz ve biraz da terbiyesizce öğrenebilirsiniz. Biz gazeteciler de arasıra o mecrayı kullanıyoruz. Örneğin, “Tam İnanacam!” diye bir metin dolaşıyor ki okumaya değer! Bana en çarpıcı gelen kısmlarını aşağıya aldım…
***
Tam İnanacam! Askerin başına geçirilen çuval ve ne notası, müzik notası mı veriyorsunuz? denildiği geliyor aklıma. 
Bakara, makara ve camilerde, Hac'da boy boy poz veren; elinde Kuran'la siyaset yapan Din tüccarı sahtekarlar geliyor aklıma.

Kızılay Maden Suyu şişesine kadar kaldırılan TCAndımız, Ulusal Bayramlar; alçakça indirilen Bayraklar geliyor aklıma.

Tam İnanacam! Kıbrıs, Ege'deki adalar geliyor aklıma.
Daha neler geliyor, neler aklıma.

Madenlerde birilerinin çıkarı için ölen işçiler;
Tarikat Yurtlarında tecavüze uğrayan masum çocuklar, bunları savunan hükümet üyeleri ve yalanları geliyor aklıma. 
Tam İnanacam! Bir de açlıktan kıvransa bile bunlara tepki gösteremeyen, gösterdiğinde sahte, uydurulan suçlamalarla sindirilmiş halkımız geliyor aklıma...

Dünya'nın en pahalı suyu, elektriği, benzini; doğal gaza, ha bire, dolar nedeniyle denilerek tekrar tekrar yapılan zamlar geliyor aklıma. 

Askerimize kumpas kuranlar; TSK'nın en önemli, en mahremine, en gizli dosyalarına, planlarına el koyanlar, koyduranlar ve bunlara müsaade edip sahip çıkanlar geliyor aklıma.

Tam İnanacam! Amerika, İsrail, İngiltere ve Fransa'nın Terörist olduğunu bile bile, masum, üstelik de Müslüman insanların Öldürülmesine, bu İslam Ülkelerinin parçalanmasına destek olunması geliyor aklıma...
Ve çok canımı yakıyor ...

Aklıma daha daha sayamayacağım haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlikler geliyor.
Önümüzdeki seçimlerde bunları düşünerek oyumu kullanacam...
Umarım daha güzel günleri görebiliriz...
***
Bugünlük de bu kadar!

Sağlıcakla Kalın, Akhisarsız Kalmayın!