Bakırlıoğlu yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı;

“Şu anda meclisimizde 128 sıra sayılı kanun teklifi görüşülmekte.  Söz konusu teklif yürürlük ve yürütme maddeleriyle birlikte 54 maddeden oluşmaktadır. İstanbul milletvekili Vedat Demiröz ve 97 milletvekilinin altında imzası olan teklif esasında 81 milyona ek vergiler getirmeyi öngörmekte ve ülkemizin ekonomik olarak içinde bulunduğu çıkmazı göz önüne sermekte.

Ancak bu teklifte araya sonradan sıkıştırılan bir 50. madde var. Bu madde 6446 sayılı elektirik piyasası kanununda değişiklik öngörmekte. Bilindiği gibi 2013 yılında özelleştirilen 13 termik santrale çevre yatırımlarını yapmaları, filitre ve baca gazı sistemlerini kurmaları için 2019 yılının sonuna kadar izin verilmişti. Bu izin sayesinde söz konusu termik santraller 6 yıl boyunca havayı kirletmeye, insanları zehirlemeye devam etti.

128 sıra sayılı kanun teklifinin 50. Maddesi bu süreyi iki buçuk yıl daha ötelemeyi öngörüyor. Yani bu termik santrallerin bulunduğu il ve ilçelerde yaşayan vatandaşlarımızın iki buçuk yıl daha zehir solumasına göz yumulmasına müsaade edilmekte. Esasında buna benzer bir düzenleme geçtiğimiz şubat ayında da meclis gündemine gelmiş, kamuoyu bu girişimi günlerce tartışmıştı. O günlerde Temiz Hava Hakkı Platformu ve yasa kapsamındaki santrallerin bulunduğu beş ilden yerel platformlar imza kampanyası başlatmış, bu kampanyaya 60 binden fazla kişi katılmış ve imzalar tüm siyasi partilerin grup başkan vekillerine iletilmişti. Sivil toplum kuruluşlarının mücadelesi ve kamuoyunda oluşan infialden sonra o günkü adıyla “madde 45” geri çekilmişti. Ancak bugün tekrardan ülke gündemine girmiş durumda.

Söz konusu termik santraller Afşin Elbistan, Seyitömer, Tunçbilek, Orhaneli, Çayırhan, Kangal, Soma, Kemerköy, Yeniköy, Çatalağzı ve Yatağan’da bulunmakta. Termik santrallerin bulunduğu bu bölgelerde hava kirliliği ve buna bağlı hastalıklar, ölümler buralarda yaşayan yurttaşlarımızın hayatını cehenneme çevirmektedir… İnsanlarımız adeta zehir solumaktadır. Memleketim Manisa’nın ilçesi Soma mesela… Soma’da üç termik santral bulunmaktadır ve Soma’da 2018 yılı ölçümlerine göre yıllık kükürt dioksit (SO2) düzeyi ulusal sınırların dört katından fazla olduğu görülmektedir… Olması gerekenin tam dört katı.

Soma’da yılın 224 günü kirli hava solunmaktadır. Kirli havanın otizm,diyabet, ani bebek ölümü sendromu, astım, koah,bronşit gibi solunun hastalıklarına, zatürre, bebek ölümü ve zeka geriliği gibi sağlık sorunlarına neden olduğu kanıtlanmıştır. Türkiye’de 2017 yılında yaşanan ölümlerin %13’ü hava kirliliği nedeniyle gerçekleşmiştir. Bu oran termik santral olan bölgelerde daha da fazla artmaktadır…

Manisa’da hava kirliliğine atfedilen ölüm sayısı ortalama 1957 kişidir. Afşin- Elbistan’da 33 yıldır çalışmakta olan A santrali ve 15 yıldır çalışmakta olan B santrali azot dioksit kirliliği nedeniyle bu güne kadar 17 bin erken ölüme neden olmuştur. Muğla’da bulunan termik santrallerden kaynaklı 1983’den bu yana hava kirliliğine bağlı olarak 45 bin erken ölüm vakasının meydana geldiği tahmin edilmekte. Bakınız binlerle ifade ettiğimiz bu rakamların her biri bir insan, insan hayatından bahsetmekteyiz.

Bu maddenin kabul edilmesi, bu erken ölümlerin devam etmesi demek. Halk sağlığının tehdit edilmesi demek… Bu kabul edilemez… Buna göz yummak kasten adam öldürmek demektir… Bu maddeye “evet” demek cinayete ortak olmak demektir…

Bu teklif belli ki Enerji Bakanlığı bürokratları isteği ile torbaya sonradan eklenmiş… Esasında biz bakanlık bürokratlarından Soma’da tazminatlarını alamayan işçilerimiz ile ilgili bir düzenleme bekliyorduk. İlk torba yasada işçilerin alacakları ile ilgili düzenleme yapılacağı sözü verilmişti ancak karşımıza böyle bir düzenleme ile geldiler ne yazık ki…

Bakınız arkadaşlar bu bacalar altı yıldır ölüm saçmakta. Bu santraller devletten milyonlarca lira teşvik almış… Bunca teşvike rağmen filtreler altı yıl boyunca takılmamış… Şimdi 2,5 yıl daha müsaade istenmekte… Bu madde geçerse yani iki buçuk yıl daha insanların zehirlenmesine izin verilirse bu eminim ki bu işletmeler gene yükümlülüklerini yerine getirmeyecekler biz bu tartışmaları iki sene sonra bir daha yapmak zorunda kalacağız”