(Haldun AKYÜZ / ÖZEL RÖPORTAJ) - Akhisar’da bir çok kez il şampiyonu, bir çok kez de Türkiye şampiyonluklarına katılan futbol takımları var.  Akhisar’da futbol  Cumhuriyetin ilk yılları sonrası oynanmaya başlanmış. İlk futbol takımı 1923 yılında  “Sanatkarlar İdman Yurdu”adı ile kurulmuş. Kurucusunun terzilik yapan, hafız olan, ilk siyasi parti olan Cumhuriyet Halk Partisi ilçe teşkilatında görev almış Ziya Tepeci olduğu yazılı notlar ve kitaplarda var. Bir yıl sonra 1924’ te   Akhisar Gençlikspor kurulmuş. 1940’lı yılların sonlarına doğru  Merkez Çarşı esnafı tarafından resmi adı  Günspor olmasına rağmen Akhisar’da her kes Güneşspor olarak belirlemiş kulübün ismini. 1956 yılında da başkanlığını merhum Refik Bıçakçı’nın yaptığı Doğanspor kuruldu. 1960’yı yollardan  sonra  sayısı 20’yi geçen değişik futbol kulüpleri kurulmuş Akhisar’da. 8 Nisan 1970 yılında  ilk kurucu başkanı Yılmaz Atabarut olan, Akhisar’daki özellikle Gençlikspor, Güneşspor ve Doğanspor yöneticilerinin de onayı ile   Akhisarspor kuruldu.

Akhisar’daki futbolun yerini belirttikten sonra, şimdi Akhisar’da yaşayan en eski futbolcusu lakabı “Sağlamcı” olan, 15 yıl önce felç geçiren, merkezdeki Hashoca Mahallesi 137 sokak no 21’deki gedik içindeki  mütevazi evinde, ufacık odasındaki  büyük  ekranda futbol maçı izleyen  1928 doğumlu, 91 yaşındaki  Bahattin Karanfil’i  ziyaret  ettik. Zaman zaman gülerek, zaman zaman duygulanarak 2 saat sohbet ettik. Lakabının nasıl konduğuna, ilk Gençlikspor forması giydiğini,  nasıl evlendiğini, çocuklarının yaşantısını, nasıl felç olduğunu,  çıkıp Akhisar’da  şu andaki şehrin merkezindeki  stat için neler istediğini,TÜRFAD’ın “İnsanlar Yaşarken Anılmalıdır” gecesini, aranmamanın kırgınlıklarını, ve daha neler neler anlattı Sağlamcı Bahattin. Bahattin karanfil’in her ne kadar sol tarafı felçli olsa bile, pırıl pırıl bir beyni var. Tarih sırasıyla değil de, değişik zaman dilimlerine ait karışık sorularımızı net  bir şekilde tek tek hatırlayıp anlattı.

H.A. (Haldun AKYÜZ) Senin Gençlik Spor da oynadığın günleri, yaşım 74 olduğu için hatırlıyorum. Daha sonra Merkez Çarşıda esnaflıkta yaptığını net bir şekilde biliyorum. Spor yapan, ideal bir vücuda sahiptin. Bu felç nasıl geldi ?

B.K. (Bahattin Karanfil)- Bundan 15 yıl önce 76 yaşındayken öğle yemeği için eve geldim. Gelirken fırından yeni çıkan  sıcak ekmek, helvacıdan da  helva aldım. Eşim  sıcak ekmek yeme demesine rağmen, ben içine helvayı koyup çabuk çabuk adeta arkamdan kovalayan varmış gibi yedim. 15-20 dakika sonra  başım dönmeye ve yanmaya başladı. Eşim hemen  başımdan aşağı iki kova su döktü. Hemen hastaneye gittik. Tansiyonum 27 olmuş. Beyin kanaması ve dolayısıyla sol tarafım inme (Felç) indi. (Söze 77 yaşındaki eşi Feride hanım girdi. Hastanede doktorlar iyi ki kafasından aşağı iki kova su dökmüşsün dediler. Çok daha fena olurdu dediler.)

H.A. Futbola dönelim  Bahattin ağabey, nasıl başladı futbol aşkın. Kaç yaşında başladın ? Hangi takımlarda oynadın?

B.K. 14 yaşında beni izleyen ağabeyler Gençlikspor’a gel dediler. Artık siyah beyaz forma giyecektim. Nasıl sevindim anlatamam. Benden büyüklerle antrenmana çıkıyordum. Antrenman bittikten sonra, şimdiki Akçalı mescidi  karşısında demiryoluna kadar yerde  çukur bir futbol sahası vardı. Orada daha en az 10 tur daha koşuyordum. Gençlikspor’dan  5 yıl  sonra Manisa’daki Sakaryaspor’da da 5 yıl top oynadım. Arkasından 3 yıl Balıkesir’de oynadım. Takımların yöneticilerinin girişimleri ile askerliğimi de erteliyorlardı. En sonunda İstanbul’da askerlik başladı. Futbolcuyuz ya  orada da  hem asker takımında hem de Sümerspor’da futbol oynadım. Tekrar Akhisar’a ailemin ve çok sevdiğim Gençlikspor  formasına kavuştum. 38 yaşına kadar  siyah beyaz Gençlikspor forması  ile ne maçlar yaptık. Neler yaşadık. Anlatayım mı ?

H.A. Anlat, anlat Bahattin amca.

B.K.Önce  kesin tarihini hatırlamıyorum ama, şu andaki şehir merkezindeki, Belediye sarayının yanındaki  saha için valiye çıktık. Deli doluyduk. Terzi Abbas, Köfteci Ramiz, ben ve bir iki arkadaş daha. Saha yapılacak ama çevre duvarları  için taş lazım. Taş ocakları sahipleri, “Dinamitimiz yok. Dinamit bulursanız size  taş veririz” dediler.  Valiye gitme kararı verdik. Manisa’ya gittik.  Vali beye “Bize yeni sahamız için dinamit lazım.” Dedik. Oda takip ediyormuş işi. Bize  2-3 kasa dinamit verdi.  Artık biz yeni sahada futbol oynayacağız diye çok sevindik.  

H.A. Size  neden Sağlamcı lakabı taktılar ?

B.K. Bana bu lakabı Fenerde oynayan Puskas Ergun’un abisi  İzzet Öztuna taktı. Galiba eski sahaydı. Altınordu ile maç yapıyoruz. Ben sol bek oynuyorum. Sait Altınordu kalemize öyle bir şut çekti ki top kaleciyi geçti, kaleye giriyor. O zamanki bağıcıklı suda ve çamurda işkembe gibi olmuş topa  kafayı uzattım. Gol olmadı. Rahmet İzzet abi  “sende ne sağlam kafa varmış” dedi. Adım sağlamcı Bahattin oldu.

H.A. Nasıl evlendin, yengem sana iyi bakıyor mu, ? 

 B.K.Futbolu bırakmaktan 3-4 önce, hem futbol oynuyor, hem de tütün şirketinde çalışıyordum.   Rahmetlik annem ve babam çok üzerime düştüler. “Evlen evlen” diye. Araya girenler, Yağköy (Şimdiki Zeytinliova) de  iyi bir aile kızı var dediler. Onunda yaşı yaşıma uygun. Yanımda ki eşim Feride ile evlendik. Bana 3 evlat verdi. İki oğlan bir kız. Çocuklarım ve özelikle kızım ve başımdan hiç ayrılmayan eşim beni çok iyi bakıyorlar. Çocuklarım 5 tane torun verdiler bize. Kızım kendi işini, çoluk çocuğunun işini bitirdikten sonra  her gün evi çok uzakta olmasına rağmen buraya gelir bir ihtiyacımız var mı diye sorar. Bizde kavga, değil tartışma bile olmaz. Tekrar dünyaya gelsem yine  Feride ile evlenirdim.

H.A. Sağlamcı Bahattin ağabey ile sohbet ederken, Ulucami Muhtar adayı olan  kızı Nesime Şakrak ile arkadaşı, Ragıbbey mahallesi muhtarı adayı Berna Şenbay’da mütevazi fakat neşe içinde sohbet yaptığımız, sobanın gürül gürül yandığı odaya geldiler. Hemen Bahattin amcanın ellerini ve yanaklarını öptüler. Bende  kızı ve eşine  Bahattin  amcayı anlatmalarını istedim.

N.Ş. (Kızı Nesime Şakrak.) Babam bizim bir tanemizdir. Bize iyi bir babalık yaptı. Çok çalıştı. Bizde annemle birlikte bebek gibi bakıyoruz. Günlerimiz, saatlerimiz neşe içinde geçiyor diyebiliriz. Söze karışan 77 yaşındaki eşi Feride Karanfil dahil oldu.Bahattin  bizi hiç sıkıntıya sokmuyor diyebilirim. Yemeğini yedirip, ihtiyacı giderilince o televizyon karşısına geçer. Kaç saat olursa olsun  maç izler.

H.A.Bahattin amca, hiç kırgınlıkların,üzüntülerin var mı ? Özellikle  hasta olduğun günlerde  unutamadığın bir anı var mı ?

B.K. Ben babadan öyle gördüm, her zaman  bardağın dolu tarafını görmeye çalışıyorum. Bu yüzden  kırgınlık yok ama  eski dostlar ve sizin gibi evlatlar daha sık gelirlerse moralim çok daha iyi olur. En çok üzüldüğüm nedir biliyor musunuz; evimizde yangın çıktı. Yüzlerce futbol hayatım boyunca olan hatıra olarak sakladığım  resimlerimde yandı. Bu resimleri kaybetmek beni çok üzdü.  

Unutamadığım günlerden biri de  Türkiye Futbol Adamları Derneği Akhisar şubesinin, ve Akhisarspor’un kurulmasında ilk ön ayak olan ve ilk başkanı Yılmaz Atabarut ile eski Belediye başkanlarından Hüsnü Kahraman’ın önderliğinde yaptıkları “İnsanlar Yaşarken Anılmalıdır”  toplantılarında beni unutmamaları ve bir anı plaketi vermeleri beni çok mutlu etti.

H.A. Bahattin amca, bizden bir isteğin var mı ? 

B.K. Geldiğiniz için ve bani hatırladığınız için çok sağ olun. 91 yaşına geldim. Futbol ve maçlardan hiç kopmadım. 24 saat maç yayını olsa izlerim. Manisa 19 Mayıs stadında Akhisarspor’un maçını izledim. Akhisar’ın yeri stadını televizyondan çok beğendim. Yalnız ölmeden önce orada bir maç seyretmek isterim.

H.A. Akhisarspor yöneticilerinden rica ederek mutlaka seni  özel yerden  uygun bir saatteki maçı izletmek için  stada davet edeceklerine inanıyorum. Bu irtibatı kurup sana tabi ki kızına ne zaman olacağını bildiririm.

H.A. Sağlamcı Bahattin’in eline  öpüp odadan çıkarken, kızı ve eşi ile vedalaşırken, televizyonun  başına geçtiğini orada kalan Berna Şenbay’dan  öğrendim. Televizyon başında fotoğraf çekip yollamasını isterken, büroya dönerken yolda, kendi kendime, çocukluğumda, gençliğimde izlediğim Sağlamcı Bahattin amcanın oynadığı maçları hatırlamaya çalıştım. Bazılarını hatırladım. Saha şartlarını, çamur içende, bağcıklı  deriden yapılmış toplarla oynadıklarını, amatör ruhla nasıl mücadele ettiklerini  anımsayınca, şimdiki futbolcuları ve onlara sunulan imkanları düşünerek iki kilometre uzaktaki büroma nasıl geldiğimi fark etmedim.