Ünzile insan dölü
On kardeş beşi ölü
Büyüdükçe un ufak
Ve gelirde görücü
İnci gibi dişi
Görücü bilir işi
Söğüdüm ağlar gider
Olur hatun kişi

Varmadan sekizine
Ergin oldu Ünzile
Hem çocuk hem de kadın
On ikisinde ana
Bir gül gibi al ve narin
Bir su gibi saydam ve sakin
Susar kadın Ünzile

Yağmuru kim döküyor
Ünzile kaç koyun ediyor
Dayaktan uslanalı
Hiç bir şey sormuyor

Korkar durur gitmez
Köyün en son çitine
İnanır o sınırda dünyanın bittiğine
Ünzile insan dölü
Bilinmezlere gebe
Sırların mihnetini
Yükleyip de beline.

Diyerek  özetlemiş Sezen Aksu yurdumun kadınını. Ruhu ele geçiren sesiyle Şebnem Ferah, tüm gerçekliğini seriyor izbe hayatın.

Toplum olarak geldiğimiz noktada çok gelişme kaydettiğimizi, yaşam kalitemizi ve  en önemlisi düşünce yapımızı geliştirdiğimizi iddia etsek de ne yazık ki yerimizde saymaya devam ediyoruz.

On beşinde henüz bahçede çamurdan pasta yapan , küçük kardeşiyle üç taş oynayan Ünzile ve daha niceleri… töre gereği evlendiriliyor. Fikri sorulmadan, oluru alınmadan, hiçbir açıklama yapılmadan. Bazen 30 altın eder Ünzile , bazen 50 koyun. Sevme şansı yoktur Ünzile’nin. Gönül vermesi, bir müziğe ne mümkün. Elindeki kitabıyla bahçedeki çitlerden de ötede hayat olduğunu bilme hakkı yoktur.

Okullu olamaz Ünzile; tarlada tütün bekler, merada öküz. Nenesi olacak dedi mi olacaktır gelin. Ne de olsa almıştır babası 30 altın. Karılık ta yapacaktır, yemek de. Tarlada ki işleri unutmak ne mümkün.

Canı sokakta sek sek oynamak istese de evinin kadınıdır artık Ünzile. Hem ateşli oğlanı bırakıp gidebilir mi hiç? Ya karnındaki?

Akşam yediği dayağın sersemliğini atamasa ve karnındakinin sıhhatinden şüphelense de kalkmak zorundadır Ünzile. Akşam oldu olacak. Kahveden gelen koca yemek bekler. Aman yine dövmesin diye hazırlar sofrayı. Ama dayaksız olur mu hiç? Ağlayan bebeği susturmaya çalışırken duymadığı kocasından saatle dayak yer; tıpkı öncekiler gibi.

Şiş gözü acısa da , çatlak parmağı sızlasa da, kalbi morarsa da katlanmak zorundadır. Zaten babası da aynısını yapmamış mıdır  anasına. Gitse baba evine ne fark edecek. Bir de babası dövecek, kardeşleri de eklenecek neden geldin sorgusuna. Hem kol kırılsa da yen içinde kalmaz mı? Nenesi vermemiş miydi Ünzile’yi kocasına. Büyüğe saygısızlık olur kocaya yapma demek. Sevmeye çalışsa da olmaz bir türlü. Bir yarası kapanmadan yenisi açılır çünkü. Biri sırtında, biri karnında tarlada çalışırken huzurludur Ünzile. Etraf aydınlık ve kalabalık. Anlatamasa da kimseye derdini, yalnız olmaktan iyidir kalabalık içinde kaybolmak.  Ya akşam! Akşam ne yapacak Ünzile? Oğlanı uyuttuktan sonra ne yapacak? Gerçi alıştı artık. Neden diye sormaktan vazgeçti. Dayak karşısında uslandı. Zor oldu kabullenmek ama en sonunda boyun eğdi. Eğmeyip de ne yapacak? Kime dökecek içini? Kim tutup kolunu çıkaracak bataklıktan Ünzile’yi?  Karakola gitse üç gün sonra baş başa kalmayacak mı acınası hayatla. Geri dönmeyecek mi izbe sofaya. Yardım istese bir faydası olur mu ki? Sakın kocası öldürmeye kalkmasın kardeşlerini. O zaman ruhu çırpınan Ünzile hepten ölür.

Ünzile ve daha nicelerinin ölmemesi için, erken yaşta evliliklere dur demek için, çocuk işçilere engel olmak için, karı koca arasına girilmez diyip işkencelere sessiz kalmamak için sadece Ünzile’nin okula gitmesi yetmiyor. Polisin çocuklarıyla birlikte Ünzile’yi kadın sığınma evine götürmesi kesin çözüm değil. Ünzile bu keşmekeşten kurtulsa da daha çooook Ünzileler var. Sivil toplum kuruluşları, emniyet güçleri, yargı; binlerce Ünzile’den  üçüne ya da beşine çare olsa da yardım bekleyen çok Ünzile var.

Kırk sene öncesi televizyonu bilmeyen yurdum insanı, bugün akıllı telefonla dünyanın ötesine ulaşabiliyorsa eğer; kadının kiloyla satılmadığını, zorla kimsenin evlendirilemeyeceğini, çok sayıdaki çocuğun bakımının güç olduğunu ve  çocukların tarlada çalıştırılmak amacıyla dünyaya getirilmeyeceğini  bilmeyenlere anlatması gerekiyor. Komşusu kızını döverken,  küçük oğlunu işe koşarken, dur demesi gerekiyor.

Herkes nefes aldığı sürece bu yükün altında olduğunun bilincine vardığında ise Ünzileler hayata dönecek!!! Belki sokakta saklambaç oynayacak, belki de icatlar peşinde koşacak. Ancak yaşayan ölü Ünzileleri kurtarmak için herkesin desteği şart.

Toplum olarak erken yaş evliliklerini, cinayetleri tartışmadığımız; huzurlu ve sakin günler dileğiyle. 10.10.2019

Av. Tuğba LALE