Akhisar Huzur Evinde görev yapan Selim Yıldız, yaklaşık 3 ay önce yayınlanan kitabı “Her Şeye Rağmen Hayata Tutunmak” adlı kitabının ilk imza gününü gerçekleştirdi.

Akhisar Belediyesi Meclis Salonunda düzenlenen imza törenine Yıldız’ın okurları kitaplarını imzalattı.

Burada açıklamalarda bulunan Yıldız; “Manisa Yetiştirme Yurduna yedi yaşında teslim edilip üniversiteden mezun olana kadar burada kaldım ve 23 yaşında ayrıldım. Yani çocukluk ve gençlik yıllarım burada geçti. Memuriyet hayatıma polis memuru olarak başladım. İlk görev yerim İzmir Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğüydü. İleriki yıllarda kurum değiştirerek sosyal hizmetlere naklen geçiş yaptım. Halen Akhisar’da ikamet ediyor ve sosyal hizmetlere bağlı bir devlet kurumunda görev yapıyorum.  

 “Her Şeye Rağmen Hayata Tutunmak” 

Bana şimdiye kadar sorulan bu ve benzeri soruların ışığında kitabımın içeriği hakkında sizi biraz aydınlatmaya çalışayım. 

Değerli dostlar, bize bahşedilen bu hayat çok değerli ve özenle korunmaya değer. Dünyada genel kabul görmüş bir ilkeye göre normal şartlarda bütün canlılara, özelliklede insan hayatına büyük bir önem verilmekte ve saygı gösterilmekte. Belki sizlerde şahit olmuşsunuzdur. Günümüzde sağlık ekipleri, kaç yaşında ve durumu ne kadar ümitsiz olursa olsun bir insanı hayatta tutabilmek için son ana kadar her yolu denerler. Hatta bırakın insanı, zor durumda kalan hayvanlara bile yardım ediyoruz. Çünkü yaşama hakkı kutsal kabul edilir ve bunun için her türlü tedbir alınır. 

Fakat günümüzde yaşadığı çeşitli bunalımlar sonucunda insanlar bazen bocalayarak hayatlarına maalesef kendileri son vermekte veya vermeyi düşünmektedirler. Ya da bir şekilde devam etseler bile yaşadıkları büyük felaketler ve ağır travmalar karşısında kaçınılmaz olarak az veya çok etkileniyorlar. Özellikle küçük yaşta yaşanan acı olaylar mutlaka bir takım izler bırakıyor. Tabii bu izlerin derinliği kişiden kişiye değişebiliyor.

Küçük yaşta Yetiştirme Yurduna bırakılıp o ortamda büyümek zorunda kalmak bile başlı başına bir yıkım aslında. Devletimiz, özellikle günümüzde, sosyal hizmetlerden çeşitli şekillerde faydalanan insanlara çok büyük ve önemli destekler sağlamaktadır. Yine milletimiz de yardıma muhtaç olan bu kesimlere karşı son derece duyarlıdır. Sunulan hizmetlerin kalitesi ve standardı her geçen gün giderek artmaktadır. Fakat devletin sunduğu bu yardımlar ne kadar kaliteli olursa olsun yinede bir çocuğun ya da gencin öz anne babasının sevgi ve şefkatini hiçbir devlet kurumu ya da kişisi gerçek anlamda sağlayamaz.    

Manisa Yetiştirme Yurdunda kaldığım yıllarda bu kurumlardaki işleyişi ve ortamı bizzat yaşayan ve gözlemleyen biri olarak şu kanaate varmıştım. Buradaki çocuklar ve gençler maruz kaldıkları olumsuz hayat şartlarına olan tepkilerini değişik şekillerde açığa vuruyorlar. Bir kısmı hayata talihsiz bir şekilde başlamalarına tepki olarak sürekli sorun çıkarıp, içlerindeki öfkeyi, nefreti kendisine ve çevresine zarar verip, eşyaları kırıp dökerek, otoriteye ve kurallara karşı gelerek gösteriyorlar. Bazıları da tamamen içine kapanıp kendini dar bir dünyaya hapsediyor. Kimileri de ikisinin arasında bir yerlerde gidip geliyor. Hayata çok küçük yaşlarda acı tecrübeler yaşarak başlayan bu çocuklar ve gençler ister istemez kötü etkileniyor. Benliklerinde belki de ömür boyu taşıyacakları derin yaralar oluşuyor. Tabii bunlar benim gözlemlerim, bu konuda uzman değilim.

Ben de 7 yaşından 23 yaşına kadar bu koşullarda büyüyen biri olarak birçok acı tecrübeler yaşadım. Muhtemelen bu yüzden olsa gerek çevresine kapalı, karamsar biriydim. İnsanlarla olan ilişkim asgari düzeylerde seyrederdi. Yaşım ilerledikçe bunları aşmak için kendimce çeşitli yöntemler geliştirmeye çalıştım. 

Kişisel gelişimime katkısı olacak çeşitli faaliyetlere yöneldim. Bunlardan biri de yoğun bir şekilde kitap okumaktı. Nihayet, yaşadığım hayat tecrübesiyle ilgili bir kitap yazmaya karar verdim.” Dedi.