İzmir'in Dikili İlçesi'nde 2011 yılının Ocak ayında eşi Selma Civek'i (39) 25 bıçak darbesiyle öldüren Hüseyin Civek'in (46) 'Ağırlaştırılmış müebbet hapis' cezası istemiyle Bergama Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada karar çıkmadı. Reddi hakim talebinde bulunan Hüseyin Civek'in isteğini değerlendiren mahkeme heyeti, davayı bir üst mahkeme olan Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Bir sonraki duruşmanın 29 Mart 2012 günü, Akhisar'da yapılması karara bağlandı. 


Bergama Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davaya tutuklu yargılanan Hüseyin Civek ile Pınar Civek ve avukatı Bilge Civa, katıldı. Annesini 25 yerinden bıçaklayarak öldüren babasına en ağır cezanın verilmesini isteyen Pınar Civek, "Annemde Ayşe Paşalı gibi şiddet görüyor, ölümle tehdit ediliyordu. Ne yazık ki kaderleri aynı oldu. Babam, annemi yaraladığı için cezaevine girdiği sırada koruma kararı alındı. Ancak annem koruma kararı varken sokak ortasında öldürüldü. Babamın ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çarptırılmasını istiyorum" dedi. 


Babasından şikayetçi olan Pınar Civek'in avukatlığını yapan Bilge Civa, "Selma Civek'in kaderi de kamuoyunun yakından izlediği Ayşe Paşalı olayının aynısı. Bu olaylar artık son bulmalı. Şiddet gördüğü eşinden boşanmak istemenin bedeli bu olmamalı. Yaşam hakkı kimsenin elinden alınamaz. Devlet, Selma Civek'i koruyamadı. Türkiye'de benzer bir çok olay yaşandı. Selma Civek, devlet korumasındayken öldürüldü. Yani onun yaşam hakkı korunamadı. Olayın ölümle sonuçlanması zaten iç hukuk yollarının tükendiğini gösteriyor. Sanık en ağır cezaya çarptırılmalı" dedi. 


Bergama Ağır Ceza Mahkemesi Savcısı Umut Sadak, mütealasında olayı 'namus meselesi' nedeniyle işlediğini iddia eden sanık kocanın şüpheyle cinayeti işlediğini ve 'haksız tahrik' indirimden faydalanamayacağına yer verip, 'Biran için sanığın şüphelerinin doğru olduğunun kabul edilmesi halinde dahi, bu durumun maktülün öldürülmesi için yeterli neden olmadığı' hususuna değindi. Savcı, kadın cinayetlerinin önüne geçilmesi yönündeki şu cümleleriyle dikkat çekti; "Aksi takdirde her aldatılan erkeğin eşini öldürmesi için haksız tahrike kapıldığının kabulü gerekecektir ki, bu durumu aldatıldıktan sonra eşini öldürmeyip sadece boşanma davası açan kişilere açıklamak mümkün olmayacaktır. Daha da kötüsü toplumda namus cinayeti bahanesiyle benzer suçların artmasına, herkesin karşısındakinden hesap sorma hakkı verilmesine yol açacaktır." 


Bir kişinin telefonda konuştuğunu duyduğu eşini, kendisini aldattığı şüphesiyle öldürmesi, normal bir insanda objektif olarak 'haksız tahrik' yaratmaya elverişli bir durum olmadığını savunan Cumhuriyet Savcısı Umut Sadak, sanığın aşırı kıskanç olmasının da, lehine 'haksız tahrik' hükümleri uygulanması için kanunun öngördüğü ve kabul ettiği hallerden biri olmadığına değindi. Öldürülen eşin kocasını dış dünyaya küçük düşürecek davranışlarının olmadığının anlaşıldığını ve sadakat yükümlülüğüne aykırı bir hareketinin tespit edilemediğini anlatan Savcı Sadak, şöyle devam etti; "Bayanın sadakat yükümlülüğü olduğu gibi kocanın da evine bakma, çalışıp para kazanma, eşin ve çocukların ihtiyaçlarını karşılama, eşini dövmeme, sevgi ve şefkat gösterme gibi yükümlülükleri vardır. Sanık bunların hiçbirini yerine getirmemiştir. Sadece telefonla birine 'canım' diye hitap ettiğini duyduğu eşini hapisten çıktıktan 2 ay sonra öldürmesinin haksız tahrikin etkisiyle olduğu kabul edilemez. Yalnızca sanığın duyduğu şüphe nedeniyle şiddetli eylemin etkisi altında eylemini gerçekleştirdiği kabul edilemez." 


Savcı Umut Sadak, sanığın olay günü suç yerinde bekleyerek olayı planladığını savunurken, mütealasına şöyle son verdi; "Tanık beyanlarından anlaşıldığı üzere sanık koca olaydan önce helallik istemiştir. Cinayet sırasında kendisini kaybetmediği yaptığı eylemin ve sonuçlarının farkında olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda sanık Hüseyin Civek'in boşanma davası süren resmi nikahlı eşini namus bahanesiyle ve töre saikiyle kasten öldürme suçundan 'Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis' cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmesi gerekmektedir." 


Mahkeme, savcının mütalasının ardından, sanık Hüseyin Civek'in reddi hakim talebini değerlendirerek, davayı bir üst hahkeme olan Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Hüseyin Civek'in tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme, bir sonraki duruşmanın 29 Mart 2012 günü, Akhisar'da yapılmasını karara bağladı. - İzmir