1 Mayıs İşçi Bayramı sebebiyle Türk Eğitim-Sen, Türk Sağlık-Sen ve Ülkücü İşçiler Derneği ortak basın açıklaması ile 1 Mayıs İşçi Bayramını kutladılar.


Basın açıklamasına Türk Eğitim-Sen İlçe Temsilcisi Ercan Yaşar, Yönetim kurulu üyesi Nusret Aytekin, Abdullah Kurt, Türk Eğitim-Sen Manisa Şube Yönetim kurulu üyesi Kudret Aktaş ,Öğretmenler Halil İbrahim Dönmez, Türk Sağlık-Sen İlçe Temsilcisi Uğur Yalçınkaya, Ülkücü İşçiler Derneği Başkanı Halil Alpay , Yönetim kurulu ve dernek üyeleri katıldı.


Basın açıklamasını Türk Eğitim-Sen Manisa Şube Yönetim kurulu üyesi Kudret Aktaş ve Ülkücü İşçiler Derneği Başkanı Halil Alpay birlikte yaptılar.
Sevgili işçi ve memur kardeşim, Çok kıymetli misafirler ve basınımızın güzide temsilcileri;


Bizler Ülkücü İşçiler ve Türkiye Kamu-Sen ailesi olarak başta memurlarımız ve işçilerimiz olmak üzere bu ülkenin işsizleri, emeklileri, yoksulları, kadınları ve gençleri için mücadele vermekteyiz. Türk milleti olarak barış içinde, özgürce yaşamak için, demokrasi için, ekmek için, daha güzel bir dünyada, baskısız, insan onuruna yaraşır bir hayat için bu birlikteliği oluşturduk. En temel insani ve demokratik haklarımız için, sosyal adalet ve eşitlik için eylemler gerçekleştiriyoruz.


Ne yazık ki, güvencesiz ve kuralsız çalışmanın yaygınlaştığı, yoksulluğun insanların kaderi olarak sunulduğu, çaresizliğin ve biat kültürünün pompalandığı bir dönemi yaşıyoruz. Çalışanların yaklaşık yarısı kayıt dışında, sosyal korumadan ve sosyal güvenlik hakkından mahrum bir hayata mahkûm ediliyor. Ulusal İstihdam Stratejisinin çalışanlara karşı olan yaklaşımlarıyla, çalışanlarımızın kıdem tazminatına göz dikiliyor, asgari ücret bölgeselleştirilmek, esnek ve kuralsız çalışma biçimleri yaygınlaştırılmak isteniyor.


Memurlarımız iş güvenceleri ellerinden alınarak, zorunlu rotasyon yöntemiyle ve performansa dayalı ücret sistemiyle baskıya maruz kalacakları bir sisteme zorlanıyorlar.


Bundan 10 yıl önce kamuda 10 bin dolayında olan taşeron işçisi sayısının, 500 binlere ulaştığını üzülerek görüyoruz. Sendikasızlaştırma yaygınlaşıyor, sendikal örgütlenmenin önüne engeller çıkarılıyor.
Ama Ülkücü İşçiler ve Türkiye Kamu-Sen olarak diyoruz ki; hiçbir baskı bizleri yıldıramaz. Hiçbir güç, bizleri yolumuzdan döndüremez. Tüm çalışanların grevli toplu sözleşmeli sendikal haklara sahip olduğu bir Türkiye için, sosyal devlet için direneceğiz. Çoğulcu demokrasinin sınırlarını genişletmek, gerçek anlamda sendikal haklarımıza kavuşmak, sosyal devlet ilkesini hayata geçirmek için direneceğiz. Toplumsal barış ve huzurun sağlanması için, uzlaşma, hoşgörü ve bir arada yaşama kültürünün geliştirilmesi için direneceğiz. Çevremizdeki ülkelerin savaşması için değil, barışması için, Atatürk’ün “yurtta sulh, cihanda sulh” şiarının hayat bulması için direneceğiz. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tüm kurumlarının hukuk devleti anlayışıyla hareket etmesi için direneceğiz. Anti demokratik sendikal yasalar değişsin diye, toplu pazarlık ve örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılsın diye, vatandaşlarımızın yüzü gülsün diye direneceğiz.


“İnsan onuruna yaraşır iş” herkesin hakkıdır. İstihdamın korunması, geliştirilmesi ve işsizliğin önlenmesi, güvenli bir gelecek, huzurlu bir toplum oluşturulmasının olmazsa olmazıdır. Ülkücü İşçiler ve Türkiye Kamu-Sen olarak 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününde insan onuruna yaraşır bir hayat, adil bir gelir dağılımı, hakça bir paylaşım, güvenceli bir çalışma hayatı istiyoruz. Taşeronlaşmanın son bulmasını, esnek, güvencesiz, sözleşmeli personel istihdamının kaldırılmasını, asıl işin taşeronlara yaptırılması uygulamasından vazgeçilmesini istiyoruz. Dar ve sabit gelirlinin üzerine bir karabasan gibi çöken vergi adaletsizliğinin son bulmasını istiyoruz. “Çalışanların, emeklilerin açlık sınırının altında ücret almasına bir son verilsin” diyoruz.


Ülkemizi gerginliğe sürükleyerek, memurun, işçinin, emeklinin sorunlarını hasıraltı etme, gündemi saptırma amacı güdenler, çalışanlara ve sendikacılığa en büyük darbeyi vurmaktadır. 1 Mayıs’ı devletle hesaplaşmaya çevirmek, çalışanların örgütlü mücadelesini zayıflatarak, küresel saldırılar karşısında bizleri çaresiz bırakmak isteyenler var. Gündemi çalışanların sorunlarından saptırıp, bölücülüğün mihmandarlığını yapmaya soyunanlar var.
Bir takım çevrelerin, yapacakları 1 Mayıs eyleminde Taksim Meydanı’nı kullanıp kullanmamayı çalışanların içinde bulunduğu açmazlardan daha büyük bir sorun haline getirme gayreti içinde olduğunu görmekteyiz.
Taksim, yalnızca 1 Mayıs kutlamalarını gerçekleştirme mücadelesi verilen alanın adı değildir. Bugün taksim, memuruyla, işçisiyle, işsiziyle, emeklisiyle, hepimizin sorunudur. Sorunumuz gelirin adil taksimidir; hakların adil taksimidir; hukukun adil taksimidir; külfetin de nimetin de adil taksimidir.
Bu nedenle 1 Mayıs, bir hesaplaşma günü değil, çalışanların sorunlarının gündeme taşındığı ve çözümlerin bulunduğu gün olmalıdır. 1 Mayıs’ın, gerginliklerin yaşandığı bir gün olmaktan çıkarılıp, bir bayram havası içinde kutlanan, daha uzun bir zamana yayılan, tüm çalışanların sorunlarının gündeme taşındığı ve çözüme kavuşturulduğu bir süreç olmasını arzu etmekteyiz. Ancak bu şekilde 1 Mayıs tarihi, tüm çalışanlar açısından daha anlamlı hale gelebilir, tüm sendikalar asgari müştereklerde, fikir birliği sağlayabilir.
Ne yazık ki bugün, çalışanlara karşı uygulanan hukuksuzluk vardır. Bugün, kamu görevlilerine verdiği sözleri unutanlar, attıkları imzaya sahip çıkamayanlar vardır. Bugün karın tokluğuna çalışacak bir iş arayan milyonlarca işsizimiz vardır. Üniversiteyi bitirmiş ama çaresizlik içinde kıvranan milyonlarca gencimiz vardır. Yüz binlerce okulda milyonlarca öğrenci öğretmen beklerken; ataması yapılmayan yüz binlerce öğretmenimiz vardır. Görevi başında, vatandaşlarımızı hayatta tutmaya çalışırken şiddete uğrayan, canını kaybeden doktorlarımız, hemşirelerimiz, sağlık çalışanlarımız vardır. Bugün en küçük ekonomik olumsuzlukta işten çıkarılan, sendika üyesi olduğu için sürülen, tehdit edilen, iş akdi feshedilen çalışanlar vardır. Bugün emeğinin karşılığını alamayan, alın terini akıtan ama kıymeti bilinmeyen çalışanlar vardır. Bugün daha iyi çalışma şartları için en temel ve demokratik haklardan olan sendika hakkını kullanan polislerimizin meslekten ihraç edildiği bir Türkiye gerçeği vardır. Bütün bu olumsuzlukların üstüne, bizleri birbirimize düşürmek isteyen, her fırsatta milletimiz içine nifak tohumları ekmek isteyenler vardır.


Ancak biliyoruz ki, birliğimizi ve beraberliğimizi yenecek hiçbir güç yoktur. Bizler birlik oldukça, hiçbir güç, bizleri yok saymaya, haklarımızı gasp etmeye yetmeyecektir. Hak aramak kutsal bir mücadeledir. Bizler bu mücadeleyi yalnızca bir alanda değil; her alanda, her platformda veriyoruz.

İnanıyorum ki, Türkiye Ülkücü işçiler ve Kamu-Sen çatısı altında oluşan bu birlikteliğin verdiği güç ve bu mücadele azmimiz sürdükçe bizleri ayırmaya, kardeşi kardeşe kırdırmaya çalışanlar asla bu emellerine ulaşamayacaktır.
Bu birliktelik, devletimize ve birliğimize karşı girişilen her türlü saldırıya, yanlış yönlendirmeye ve provokasyona rağmen Türk milletini ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini, bir ve bütün olarak ilelebet payidar kılacaktır. Çalışanlarımız emeğinin, alın terinin ve yüreğinin gücünün farkına vardığında yarınlar daha güzel olacaktır.


Ülkücü İşçiler ve Türkiye Kamu-Sen olarak, 1 Mayıs’ta bizler,
• Memurlarımız adına, huzurlu ve insan onuruna yaraşır bir yaşam istiyoruz.
• 4/C li tüm çalışanların derhal kadroya geçirilmesini istiyoruz.
• Yıllardır ihmal edilmiş, haksızlığa uğramış memurlarımıza, haklarının iade edilmesini istiyoruz.
• Nimette de külfette de adalet istiyoruz. Büyümeden pay istiyoruz. Adil bir gelir dağılımı istiyoruz.
• Memurun da vatandaş olduğunun; demokratik, siyasi ve ekonomik hakları olduğunun unutulmamasını istiyoruz.
• Artık, memurlarımızın yüzünün gülmesini, geleceğe umutla bakmasını istiyoruz.
• Güçlünün haklı olduğu değil; haklının güçlü olduğu bir ülke istiyoruz.
• Cumhuriyetimizin bizlere kazandırdığı değerlere saygı duyulan bir ülke istiyoruz.
• Özgürlükler alanının genişletildiği, kamu görevlileri ile birlikte tüm çalışanların örgütlenme, siyaset yapma ve grev haklarını özgürce kullanabildiği bir ülke istiyoruz.
• Değerlerimize saygılı, dünya standartlarında bir yaşam tarzı istiyoruz.
• Kendisi ve ailesinin, insanca yaşamasına yetecek düzeyde ücret alan kamu çalışanı görmek istiyoruz.
• Şeffaf ve adil bir yönetim istiyoruz.
• Baskılardan kurtulmuş, çalışma barışını sağlamış, yönetime katılma hakkı olan çalışanlar görmek istiyoruz.
• Geleceğe güvenle bakan, birbirine saygılı, mutlu, müreffeh bir toplum istiyoruz.


Bu duygular içinde “Bir arada kardeşçe, daha çok çalışacağız, daha çok üreteceğiz, haklarımızı elde edebilmek için daha güçlü bir mücadele vereceğiz. Bu birliktelik, bizleri Atatürk’ün işaret ettiği muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkaracaktır.” diyor; tüm çalışanlarımızın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutluyoruz. "


Basın açıklamasından Sonra Türk Eğitim-Sen İlçe Temsilcisi Ercan Yaşar 1 Mayısın anlamına uygun olarak İşçilerle birlikte kutlamak için burada toplandıklarını söyledi. Daha sonra; Ercan Yaşar Ülkücü İşçiler Derneği Başkanı Halil Alpay’a, İşçilere ve basın mensuplarına karanfil dağıtarak herkesin 1 Mayıs işçi bayramını kutladı. Toplantı dışarıda toplu olarak hatıra fotoğrafı çekimi ile sona erdi.


Katılımcılar:
Akhisar Türk Eğitim –Sen İlçe Temsilciliği
Akhisar Ülkücü İşçiler Derneği
Akhisar Türk Sağlık-Sen İlçe Temsilciliği