Kutlama programı Akhisar Belediyesi Parkiçi Sinema salonunda saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunması ile başladı. Akhisar Ali Şefik Ortaokulunun hazırladığı ve sunduğu programda sinevizyon gösterimi ardından günün anlam ve önemini belirten konuşmasını Ali Şefik Ortaokulu Müdürü Mehmet Tekin yaptı.

Yapılan yarışmalar sonunda İstiklal Marşı en güzel okuma yarışmasında birinci Akhisar Ticaret Borsası Altı Eylül Ortaokulu öğrencisi Mehmet Ali Yiğit, Akselendi Şehit Mümin Koca Ortaokulu öğrencisi Esengül Moral ve Dereköy Ortaokulu öğrencisi İbrahim Kemahlı ikinciliği paylaşırken Gazi Ortaokulu öğrencisi Büşra Eroğlu üçüncü oldu. Aynı yarışta Jüri ödülünü ise Zeytinliova Ortaokulu öğrencisi Erol Tan aldı.

Yine aynı gün içerisinde yapılan Mehmet Akif Ersoy şiir okuma yarışmasında birinci Akhisar Çağlak Anadolu Lisesi öğrencisi Esra İnal, ikinci Farabi Mesleki Teknik Anadolu Lisesi öğrencisi Deniz Barlık olurken üçüncü ise Özel Akhisar Koleji Anadolu ve Fen Lisesi öğrencisi Işık Erşan oldu.

Programa İlçe Kaymakamı Sabit Kaya, Garnizon Komutanı Hava İstihkam Albay Mehmet Şahin, Akhisar Belediye Başkan Yardımcısı Ali Velestin, İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Olcay Tekinay, İlçe Emniyet Müdürü Engin Pınar, Askerlik Şube Başkanı Per. Teğmen Mehmet Metin, İlçe Milli Eğitim Müdürü Süleyman Mermer, Siyasi Parti Temsilcileri, Okul Müdürleri, Kurum Amirleri, öğretmenler ve öğrenciler katıldı.

İstiklal Marşı yazarı Mehmet Akif Ersoy’un şiirlerinden birkaç mısra okuyarak sözlerine başlayan Akhisar Alişefik Ortaokulu Müdürü Mehmet Tekin yaptığı konuşmada, “Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, Kurtuluş Savaşının sürdüğü günlerde milli şahlanışımızı ifade edecek bağımsızlık marşına ihtiyaç duyulmuş ve bir yarışma düzenlenmişti. Maarif Vekili ( Milli Eğitim Bakanı) Hamdullah Suphi Tanrıöver,  gönderilen şiirlerin İstiklal Marşımızı ifade edecek kudrette şiirler olmadığını görmüş; Mehmet Akif Ersoy’un yarışmaya katılmamasına bir anlam verememişti. Kendisine katılmama nedenini sorduğunda ise milli şairimiz,  içinde para ödülünün bulunduğu bir yarışmayla milli marş yazamayacağını söylemiştir. Hamdullah Suphi Bey, yarışmanın şartnamesinde belirtilen para ödülünü iptal edemeyeceklerini, ancak kendisi şiir yazar ve yarışmayı kazanırsa ödülün bir hayır kurumuna bağışlayabileceğini söylemiş, böylece Mehmet Akif Ersoy’un yarışmaya katılması mümkün olmuştur. Oysa Mehmet Akif’in İstiklal Marşını yazdığı günlerde sırtında bir paltosu yoktu ve cebinde iki lira parası vardı. Ankara’da iken yakın arkadaşlarıyla Taceddin Dergâhında kalıyorlar, soğuk havalarda dışarı çıkarlarken sırayla çıkıyorlar ve aynı paltoyu giyiyorlardı.

Mehmet Akif Ersoy, Kurtuluş Savaşının yaşandığı en çetin günlerinde şiirini tamamladı. İstiklal Marşı şiiri, Hamdullah Suphi Bey tarafından TBMM’de okundu ve büyük alkış aldı. 12 Mart 1921’de Marş olarak kabul edildi; tekrar okundu ve ayakta dinlendi.

Mehmet Akif,  Birinci Dünya Savaşı yıllarında Çanakkale şehitlerine hitaben yazdığı bir başka şiirinde destansı ifadelerle;

” Vurulmuş tertemiz alnından uzanmış yatıyor; Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor!”    diyerek şehitleri emsalsiz ifadelerle tasvir ediyordu.

Bülbül şiirinde  ise  Bursa’nın işgal edilişine ve Osman Gazi’nin türbesinin çiğnenmesine şiir diliyle ağlayan Mehmet Akif, “Eşin var, aşiyanın var, baharın var ki beklerdin; Kıyametler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin? O zümrüt  tahta kondun, bir semavi saltanat kurdun; Cihanın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun,” diyordu.

İstiklal Marşı, bu duygularla temeli atılmış bir birikimin zirvesinde yazılmış bir şaheserdir ve kahraman ordumuza ithaf edilmiştir.  Milli şairimiz, kendisine sahip çıkacak en son insan kalıncaya kadar bağımsızlığımızın sembolü olan ay yıldızlı al bayrağımızın sonsuza kadar yaşayacağını vurgulayarak başlıyor marşımıza: “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak” “Hangi çılgın bana zincir vuracakmış;  şaşarım.  Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım. “    dizeleriyle şanlı tarihimize göndermelerde bulunuyor. 

Vatanın her karış toprağının şehitlerle dolu olduğunu, “Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda” mısrasıyla ifade ediyor.  Manevi duyguları dile getirirken de; “Bu ezanlar -ki şahadetleri dinin temeli-, Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli”  dileğinde bulunuyor.
Saldırılara maruz kalan vatan topraklarının korunması konusunda da her vatan evladına şöyle sesleniyordu: “Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın,  Siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın.” İstiklal Marşı, yapmacık duygularla değil, bizzat tarihi ve sosyal bir gerçeklik ortamında yazılmıştır.

Mehmet Akif’in dediği gibi “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırtmasın.”

Bugün Türkiye toprakları üzerinde özgürce yaşamamızı sağlayan başta büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e onunla birlikte hareket eden dava arkadaşlarına, silah arkadaşlarına, Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşında,15 temmuzda ,terörle mücadelede, her zaman  bu vatan için gözünü kırpmadan canını feda eden şehitlerimize, kahraman ordumuza; bize böylesine anlamlı bir marş hediye eden Mehmet Akif Ersoy’a ve İstiklal Marşımızın bestesini yapan Osman Zeki Üngör’e Allahtan rahmet diliyor, bu değerli büyüklerimizin hatıraları önünde saygıyla, minnetle eğiliyoruz; ruhları şad olsun.

“Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün kızıllığında ısındığımız, dağlardan çöllere düşürdüğü gün gölgesine sığındığımız” ve kanımızdan rengini verdiğimiz ay yıldızlı bayrağımızın eşliğinde İstiklal Marşımızın her zaman her yerde hakkını vererek, yeri göğü inleterek okunması dileğiyle, duasıyla sizleri en kalbi duygularımla selamlar, hepinize iyi seyirler dilerim” dedi.

(BG-ED)