Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) 24 Ocak Uğur Mumcu’nun ölümünün yıldönümünde Ahmet Kayalı İş Hanındaki Lokalinde yaptığı basın açıklamasıyla Uğur Mumcu'yu andı. Basın açıklamasında ADD Gençlik kollarından Şule Efe ve Emre Ercan'ın "Vurulduk Hey Halkın" şiirini okuduktan sonra ADD yönetim kurulunun en genç üyesi olan Bahattin Yılmazoğlu basın açıklamasını okuyarak Uğur Mumcu'yu andılar.

ADD Başkanı Av. Günhan Bakırlıoğlu'da Uğur Mumcu'nun 1970 yılında yazdığı yazıyı okudu.

ADD yönetim kurulu üyesi Bahattin Yılmazoğlu'nun okuduğu basın açıklaması metni:
Uğur mumcu ve tüm faili meçhuller anısına……

24 ocak 2014, tam yirmi bir yıl önce bugün yani 24 ocak 1993 tarihinde karlı bir Ankara sabahı,cumhuriyet tarihimizin en önemli gazeteci yazarlarından birini araştırmacı gazeteci yazar sevgili Uğur Mumcu’yu korkunç bir suikast sonucu kaybettik.o sabah işine gitmek üzere arabasına bindiğinde,kontak anahtarını çevirmesiyle birlikte binlerce uğur mumcu atmosfere dağıldı.. Türkiye, en önemli aydınlarından birini teröre kurban verdi.oysaki uğur mumcu araştırmalarıyla,makaleleriyle kitaplarıyla ülkemiz üzerinde oynanan emperyalist oyunları halkın bilincine sunmaktaydı. Emperyalist güçlerin oyunlarını halkımıza anlatmasına izin verilmedi. Doğru ya bu halk aydınlanmamalıydı..gerçekleri bilmemeliydi. Onun gibi nice Türk aydınını benzer suikastlar sonucu kaybettik. Ve gerçek failler yani azmettiren güçler asla ete kemiğe bürünmedi..onların taşeronu katiller ve sözde örgütleri adalet sisteminin her türlü sanık lehine hükümlerinden faydalanarak komik cezalarla sıyırdılar. Atatürk’ü ve devrimlerini en iyi analiz eden, onu anlayan,laikliğin ne denli önemli olduğunu anlatmaya çalışan bu büyük gazeteciyi kaybedeli “tam yirmi bir yıl geçti.

Uğur Mumcu “Hukuk fakültesinde okuyup da daha önce imam hatip mezunu olanlara burs veriyorlar. Burs verilen öğrenciler de sınavsız yargıç ve savcı oluyorlar. 2000 yılına doğru baktığımızda, vali ilahiyat fakültesi mezunu, emniyet müdürü İslam enstitüsü mezunu, kaymakam imam hatip mezunu olacak” diyordu.Hepsi Gerçek Oldu. Ve Sözlerine Şöyle Devam Ediyordu “ Hangi iktidar din sömürüsüne dayanmış, mutlaka yıkılmıştır. CHP iktidarı, ‘49 yılında din derslerini kabul etti. Yıkıldı, kurtaramadı bu ödün. DP, 1957’de Said-i Nursi’nin cüppesini bayrak yaptı. Ne oldu? Yıkıldı. Süleyman Demirel 1960’ların ortasında Nurcuların, tarikatların, Süleymancıların sakallarını okşadı. Ne oldu? Yıkıldı. Hac seferleri düzenleyen ANAP ne oldu, yüzde 20’ye indi. Halka güvenmek gerekiyor. Her kim ki din sömürüsünü kullanır, bir süre yararlı olur belki, ama sonunda mutlaka seçim sandığında yenilgiye uğrar. Halk affetmiyor, din sömürüsünü affetmiyor halk. Bu son derece önemli bir sonuç, olgu ve gerçektir.” Müthiş bir öngörüye sahipti uğur mumcu. Söyledikleri hep gerçek oldu. Bu yüzden de hep hedefti..onu cismen yok ettiler. Ama bilinsin ki yiğidimiz aslanımız yaşamıyor olsa bile,onun bize aktardığı gerçekler yazılar asla hafızalarımızdan silinmeyecek.ve bizler bu gerçekleri yeni nesillere aktarmak için her zaman görev başında olacağız.olacağız ki Mustafa Kemal Atatürk’ ün kurduğu ve bizlere emanet ettiği bu cumhuriyet, emperyalistlerin intikam ve ele geçiriş harekatının kurbanı olmasın.
Bu gün aynı zamanda Diyarbakır emniyet müdürü olarak görev yaparken yine bir suikast sonucu yaşamını kaybeden Gaffar Okkan’ında ölüm yıldönümü. Biz ne acıdır ki aydınlarını ve ülkesi için hizmeti bir görev bilen bireylerini ya suikastlara,teröre kurban veriyoruz..yada onların cezaevlerinin karanlığına hapsedilişini kahırla izliyoruz..ve bizim güzel ülkemizde herkes sıra kendisine gelinceye kadar gözlerini kapatıyor. Sözlerimi Uğur Mumcu’nun sözleriyle bitiriyorum. “bir toplum böyle çöker işte;devletin yerini kaba kuvvet alır susulur…yasanın yerini din alır korkulur,yolsuzluklar ,cinayetler birbirini izler,eller kollar bağlanıp götürülür,vuran vurur,öldüren öldürür,ve bütün bunlardan sonra bir çete gelir devleti teslim alır”

Bir gün top yekun uyanmamız dileğiyle sevgili Uğur Mumcu’yu ve onun nezrinde teröre kurban verdiğimiz tüm aydınlarımızı rahmetle anıyoruz..

Atatürkçü Düşünce Derneği Akhisar şubesi

ADD Başkanı Av. Günhan Bakırlıoğlu'nun Uğur Mumcu'nun 1970 yılında yazdığı yazı 10 KASIM

Anıtkabir'in bir salonuna konulan altın yaldızlı bir defter devlet büyükleri, siyasal parti sözcüleri, yabancı devlet adamları tarafından imzalanır. Büyük günlerde, iktidardaki ve muhalefetteki politikacılarımız, bu deftere Atatürk'ün izinde olduklarını tekrarlayan cümleler yazarlar. Yönetici beylerimiz her 10 Kasım'da Atatürk'ün manevi huzuruna gelerek saygı duruşu yaparlar. Bunlar, Damat Feritler, Anzavurlar, Çerkez Ethemler, Saidi Nursiler, Derviş Vahdetilerdir. Atatürk'ün yıktığı ne kadar satılmış din sömürücüsü ve yabancı uşağı varsa, hepsi birer birer dirilip demokrasinin vazgeçilmez kişileri olmuşlardır.
Damat Feritler yaşamaktadır. Onlar, yabancı uşaklığının en aşağılık heykelleri olarak Türk siyasal hayatının içindedirler. Anzavurlar yaşamaktadır. Onlar, yabancı paraları ile beslenen irtica kuvvetlerinin kumandanlarıdır. Çerkez Ethemler yaşamaktadır. Onlar Türk halkına ihanetin canlı belgeleri olarak, demeç vermekte, radyolarda konuşmakta ve televizyonlarda görünmektedirler. Saidi Nursiler, Derviş Vahdetiler yaşamaktadır. Onlar, her gün gazete sütunlarında 31 Mart hazırlıkları yapmaktadırlar.

Osmanlı Devleti'ni çökerten ve tarihin bataklıklarına sürükleyen nedenler bugün birer birer canlanmıştır. Devlet yine ipoteklidir. Yabancı sermaye yine sömürü ağlarını örmüştür.
Türk halkını yabancıların vasiyetine sokmak isteyenler yine büyük koltuklardadır; irtica yine iktidar koltuklarına kadar uzanmıştır.

Bütün bu koşullar ortadayken, Atatürk'ün izinde olduğumuzu söyleyecek ve O'nun ilkelerine bağlılıktan söz edeceğiz! Bütün bu davranışları hangi yüce mahkemenin tutanağında, hangi tarih sayfasında ve utanmazlığın hangi sözlüğünde yer bulunur!?.
Türk demokrasisinin tomurcukları, böylesine bir bataklığın içinde yeşermektedir...
Atatürk, tam bağımsız Türkiye için mi savaşmıştı? Bakınız şimdi bağımsızlığımız hangi yabancı şirketin hisse senetlerinde hangi Amerikan subayının apoletlerinde ve hangi devlet başkanının vesayetinde!.. Atatürk laiklik için mi çalışıştı? Bakınız, laiklik şimdi kimlerin elinde!.. Cami minberinden iktidar sözcülüğü yapan imam, irtica gezilerine çıkmış müftü; din taciri milletvekili, şimdi iktidarınızın oy depoları! Atatürk halkçılık mı demişti?.. Bakınız Türk halkının alın terini kimler sömürüyor! Köy alıp satan ağalar, milyonlar vuran aracılar ve bu aracıların Başkent'teki temsilcileri!.. Atatürk milliyetçilik mi demişti?.. Bakınız, yabancı uşakları, ortaçağ kalıntısı ümmetçiler hep birlikte milliyetçiliğe sahip çıkıyorlar.

Bütün bunları söyleyenler yazanlarsa çevrelerinde her türlü baskıyla karşı karşıyalar.
Subaysanız, memursanız, devrimci öğretmenseniz, öğrenciyseniz, üniversitede profesör, doçent ve asistansanız, çevrenizdeki bütün açık ve kapalı güçler sizlerle savaşmak için kutsal ittifaklar kurmuşlardır. Namussuzlar, bütün namuslu aydınlardan, işçiden ve köylüden, aydınlık düşüncelerin hesabını sormaya kalkıyorlar!..

Bugün 10 Kasım... Yine törenler düzenlenecek. Yine şeref defterine "Atatürk izindeyiz" diye yazılacak. Atatürk'ün manevi huzurunda saygı duruşunda bulunanlar bilsinler ki, bu defter, ancak halkımızın davasına inanmış, tam bağımsızlıktan yana devrimcilerin imzaları ile şereflenir. Türkiye'yi, yeniden bir uçuruma sürüklemiş olan politikacıların imzaları Atatürk'ün şeref defterini kirletmektedir...