Geçtiğimiz cumartesi günü, ülke tarihinin en kanlı darbesinin yıldönümüydü. İstanbul Şehitler Köprüsünde toplanan yüzbinler bir yıl önce yapılan darbeyi ve Fetö’cüleri lanetledi. Türkiye Büyük Millet Meclisi de özel bir oturumla darbe girişimlerine geçit vermeyeceğini gösterdi. 
Darbeyi lanetleyen törenler ülkenin tüm il ve ilçelerinde büyük katılımlarla yapıldı. 
Anımsayacaksınız, bir yıl önce Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yuvalanmış olan FETÖ mensupları, emir komuta zincirinin dışına çıkarak 15 Temmuz 2016 Cuma akşamı saat 21:00 sularında bir askeri darbe girişimi başlatmış, ancak güvenlik güçleri  içindeki Cumhuriyetçilerle Halk direnerek darbe girişimini önlemişti.
Bu, ülkemiz tarihinde ilk defa gerçekleşen bir durumdu..
***
Ülkemiz tarihine bakınca nedense yukarıdaki başlık aklıma geldi. 
Çünkü Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana 2 darbe ve iki de darbe girişimi görüyoruz…
Ki biz bunların topuna darbe diyoruz. 
İlk darbe 27 mayıs 1960 tarihini taşıyor..
Darbe, 27 mayıs 1960'da, Demokrat Parti'nin (DP) "Türkiye'yi baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü" gerekçesiyle, Türk Silahlı Kuvvetlerindeki bir grup subayın ülke yönetimine el koymasıyla gerçekleşmişti.
O tarihte Akhisar’da lise öğrencisiydim.
Darbe öncesi gerçekleşen öğrenci eylemleri sırasında, İstanbul Beyazıt Meydanı'nda İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz, polis kurşunuyla hayatını kaybettiği için olaylar öğrencileri de ilgilendiriyordu. O nedenle, darbeyi öğrenciler yapmış gibi sevinmiştik.
Darbe sırasında tüm milletvekilleri tutuklanmış ve TBMM lavedilmiş, bazı askerlerin apoletleri sökülmüş, bazı ünlü polis şefleri mahkeme önüne çıkarılmıştı.
27 mayıs’ta, Demokrat Parti'den 9, 10 ve 11. dönemde milletvekili seçilen ve Menderes hükümetlerinde Devlet ve Ulaştırma bakanlıkları görevlerinde bulunan hemşehrimiz Muzaffer Kurbanoğlu Yassıada Mahkemelerinde yargılanmıştı.O günler Akhisar için kötü günlerdi…
***
Türkiye daha sonra iki darbe daha atlatmıştı.
Sırasıyla bir göz atalım.
“12 Mart 1971 Muhtırası” ya da “Darbesi” denilen muhtıra… 
Muhtıra, seçimleri kazanarak tek başına iktidar olan Adalet Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Süleyman Demirel hükümetine verilmişti. 
Genel Kurmay Başkanı ve  üç kuvvet komutanının imzasıyla yazılan mektup,  ülkede sürüp gitmekte olan şiddet olayları, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar sebebiyle bunların giderilmesi için parlamento ve hükümete karşı yazılmıştı. 
Mektupta, yeni bir Milli Birlik Hükümeti kurularak, Anayasa’nın öngördüğü reformların, Atatürkçü bir görüşle, inkılap kanunları uygulanarak yürürlüğe konulması istenmiş, aksi halde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetime doğrudan el koyacağı ima edilmişti.
Daha sonra meydana gelen olaylar herkesin malumudur. Binlerce kişi tutuklanmış, hapsedilmiş toplum ayrıştırılmış, muhtıranın istediği uyumluluk sağlanamamıştı…
***
En uzun soluklu darbe ise 12 Eylül’dür… Yani, Türk Silahlı Kuvvetlerinin 12 Eylül 1980 günü gerçekleştirdiği askeri müdahaledir. Bu müdahaleyle Süleyman Demirel'in Başbakan'ı olduğu hükümet görevden alınmış, Türkiye Büyük Meclisi hükümsüz kılınmıştır. 
Bu dönem yaklaşık dokuz yıl sürmüş, partiler kapatılmış, parti liderleri önce gözetim altında tutulmuş, ardından yargılanmış ve siyasetten men edilmişlerdir.
Bu darbe, yapanlara göre, kötü ekonomik gidişat, ülkedeki çeşitli güvenlik sorunları, Cumhurbaşkanı seçiminin yapılamaması gibi sebeplere oturtulmuştur.
Bu darbe de Türkiye’nin üzerinden bir silindir gibi geçmiş, demokratik unsurlar tek tek ayıklanmış ve ülke hiç istenilmeyen bir yöne doğru savrulmuştur..
***

Darbeler her zaman demokrasiye ve ülkemiz kuruluş felsefesine zarar vermiştir.
Geçen yıl 15 temmuz günü gerçekleşen son darbe girişimi ise Atatürk Cumhuriyetini bitirmek üzere, Fetö terör örgütünce tasarlanmış, ancak başarılı olamamıştır.
Ülkemizin en büyük kazancı budur… Çünkü başka Türkiye yoktur…
***

Sağlıcakla kalın, Akhisar’sız kalmayın…