SİL BAŞTAN…
 
“Akhisar için çok önemli bir karar alındı…”
 
Bu sözler Belediye Meclisinin olağanüstü yapmış olduğu toplantı esnasında, Belediye Başkanımız Salih HIZLI tarafından sarfedildi.
 
Neydi bu kadar önemli olan karar?
 
“…yarım kalan stadyum inşaatının Gençlik ve Spor Bakanlığına devrine, şimdiye kadar Belediyenin yapmış olduğu masrafların tespitine, bu masraflar karşılığında eski stadyumun arsasından pay alınmasına oy birliği ile karar verilmiştir…”
 
Aklıma dört yıl önce gene aynı mecliste yaşanan tartışmalar geldi. O dönemde de stadyum inşaatının kimin tarafından yapılması gerektiği tartışılıyordu. “Bakanlık bu inşaatı neden yapmıyor?” diyenlerimiz “Efendim eski stadyumun arsası çok değerli, buraya TOKİ’yi, Bakanlığı sokmayalım” cevabını almıştı. Belediye inşaat işini üstlendi… İhaleydi, oluyordu, olmuyordu derken dört yıl sonun da yarım kalan bir stadyum inşaatı ve gelinen son nokta:” İnşaatı Bakanlık yapsın…” Yani en başa dönüş…
 
Olayın seyri güldüğüm bir fıkrayı aklıma getirdi…
 
Efendim, zamanın birinde köyün birinde bir ağa varmış. Bu ağanın güzelliği herkesin dilinde olan bir atı varmış. Günlerden bir gün ağa, atını arabaya koşmuş, kahyasıyla birlikte kasabaya yol almış. Yol esnasında ağanın canı sıkılmış, “şu kahya ile bir eğleneyim” diye aklından geçirmiş.Kahyasına “atın tersini(dışkısını) yersen bu atı sana vereceğim” teklifinde bulunmuş.Kahya bir atın güzelliğine bir de tersin iğrençliğine bakmış… Sonunda atın güzelliği ağır basmış, kapamış gözünü ve tersi yemiş. Uzatmayalım kasabada işleri bitince dönüş yolculuğu başlamış. Köye yaklaştıkça ağanın aklı suya ermeye başlamış. “Eyvah! Ben ne yaptım? En kıymetli hazinemi marabama kaptırdım. Emrimdeki adam böyle bir ata binerse, benim ağalığım ne olur?” diye kara kara düşünmeye başlamış. Kahyasından atı tekrardan kendisine satmasını istemiş. Kahyaya servet teklif etmiş ama bir türlü satın alamamış. “Ne istersin be adam?” diye kükremiş. Kahyanın” Ağam ben sana bu atı tek şartla veririm, sende bu tersi yiyeceksin…”cevabı karşısında dona kalmış. Ağa da küfrede küfrede tersi yemiş. Tekrar yola koyulmuşlar…Uzun süren sessizliği kahyanın sorusu bozmuş.
 
-Ağam köyden çıkarken bu atın sahibi kim di?
 
-Bendim ne olmuş?
 
_Ağam şimdi sahibi kim?
 
-Gene benim ne demek istersin?
 
- Ağam o zaman biz bu b.ku niye yedik?
 
Teşbihte hata olmaz derler… Dört yıl sonunda bu inşaatı Bakanlığa bırakıyorsak “biz bu b.ku niye yedik” diye adama sormazlar mı?